Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Nisan '08

 
Kategori
Mizah
 

MB Cennet mahallesi (14. Bölüm)''Vaziyet kel !..''

MB Cennet mahallesi (14. Bölüm)''Vaziyet kel !..''
 

Allah düşürmesin !..


Topkapı Sarayının şimaline düşen bu muhteşem luna-Park civarında başlayan Meşhur Vak'a yi Vakvakiyye Olayı, pek hayra alamet değildi. Alyosa'nın annesi, evladını kaydırak'a bineceği sırada onu bulmuş ve yavrusunu bağrına basarak yeniçeri kethudasının yanından kaçırmaya çalışıyordu.

Fakat sarayın Çarkçıbaşısı, Kabakçı Abüzittin Efendi, onların kaçmasına fırsat bırakmadan ikisini de oracıkta yakalamıştı. Abüzittin Efendi iki metre boyunda, pala bıyıklı, geniş omuzlu cengaver bir adamdı. Hemen sormuştu:

''Nereye kaçıyorsunuz hanımefendüleeer!.. Burası Topkapı, burdan çıkış yok!..'' Alyosa hemen atılmıştı...

''Pala Amca ben dondurma almaya gidiyordum. Valla suçum yok !..''

''-Durun bre hatunlar!.. Ben size sarayda ''Saray Burması '' Yediririm... Geçin bakayım faytonuma!.. Bre yenüçerüüleeer!.. Diğerlerini de yakalayın getürün cenahımaa !..''

Ortalık ana-baba günü olmuştu. September Özlem, Sevda Işıklı, Dilek.Ç, Yağmur Zamanı, Sema Güzel, Emoş, henüz ellerindeki dondurmalarını bilem bitiremeden limuuzin'e benzer, dört tekerli fayton zindanına atılmışlar idü!..

Sabiş Abla, canhıraş feryad ile çarkçıbaşının elinden kurtulmaya çalışırken bir taraftan da elindeki ''çiğ köftelerini '' bitirmeye çaklışıyordu. Yaşam Çiçekleri de kaybolan çiçek desenli bebeğini aramakla meşguldü.

Ayrıntıda Gezinen Aynur, oyuncak fotoğraf makinesiyle habire resim çekiyor. O muhteşem tarihi anı kayıtlara geçiriyordu. Tam son kareyi çekecekti ki zindancıbaşı'nın gazabına uğramıştı ve elindeki makinesiyle yakayı ele vermişti...

Vak'anüvis burada olsaydı nelere tanık olurdu kim bilir?.. Özlem Akaydın, ''Yakan top '' oyunu için ekibini yeni kurmuştu ki arkadaşları: Moonlight, Halide, Yolun Diğeryarısı, Nursen, Shalimar, Zeynep Gülay, Işıl, İzmir'li Mavilim, Mine Sevinçoğlu, Yağmur Zamanı, Sema Sener, Tijhal de yakalanmışlardı.

O sırada Luna Park sahibi İlyas Bayram'ın komuta ettiği ''Manuel Tahta Tayyareden ''Arif Öğütçü, Talip Bölükbaşı ve Ali Gülcü aşağı indiriliyorlardı. Buna yürekler nasıl dayansındı ?.. Çocuklar ağlıyordu... Ve dışarda yağmur çiseliyordu... Pardon... Park ıslanıyordu...

Meral Yağcıoğlu, saklandığı hasır sandalyenin arkasında, elinde horoz şekeriyle ağlarken bulunmuştu.. Sürekli ''Annemi istiyorum'' diye ağlıyordu.

Nezom ise kaybolan ''Beşi biryerdelerinin ''peşindeydi. Ama yeniçerilerden kaçmak ne mümkündü ?.. Işıl da çok korkmuştu... Gözlerinden düşen yaşlar ''İnci '' olmuş, yuvarlanıyordu !..

Yeniçeriağası oracıkta bulunan ''Tahtarevalli kütüğünün'' üzerine çıkarak haykırmıştı :

''Heeeyyy Ahaliii !.. Duyduk duymadık demeyin !.. Saray efradı bugüne kadarki uyarılarımızı dikkate almadı !.. Sivil Toplum Örgütlerimizin seslerine kulak asmadı !..'' Yen-Der ''(Yeniçerilerin Haklarını Koruma ve Kollama Derneği)'in demokratik eylem yapma haklarını elinden aldılar !.. Bundan kellüüü... Kazan Kaldırmış bulunuyoruz !.. Aha da şincüü... Yenüçerülerüüümmm sarayı da işgal ettüleerr !.. Karşı ki ağacın altında kelleleri gidecektüüürrr !..''

Tam o sırada Zeynep Gülay atılarak haykırmıştı:

''İyi de Yeniçeri Efendüüü.. Biz sabilerin ne günahı vardııır ?.. Ne istersüüün bizdeeen !.. Günaha girmeyüüün !..''

''Sizler, saray efradının evlatlarısııız !.. Şincük sizlerüüü esüüür alıyoruuukk !.. Saraya götürüleceksünüüüz!..

İsteklerimiz yerine getürülene deek, bizim esirimizsünüüüz !.. Kılınıza ziyan gelmeyecektüüür !...

Prensesler gibi yaşatacuuuz sizlerüüü !..''

Tam o sırada Dilek Ç. atılarak:

''Peki amca biz saray bahçasında evcilik oynayabilir müyüüüz ?..''

''Tabikine deee!.. Hemi de yakan top, beştaş bilem oynayuuun !...'' Çocuklar hep bir ağızdan:

''-Oleeeeyyy !.. En böyüük ağa !.. Başka böyyük yoook !..''

Ağa kasılarak pala bıyıklarını burmaya başlamıştı ki tam o sırada Sevda Işıklı ellerini çırparak bağırmıştı:

''-Kızlaar.. Merak etmeyin... Teneke Kafa bizi kurtarır !..''

Aniden ortalık sessizliğe gömülürken karşıda dev gibi duran 200 bin yeniçeri koro halinde haykırmışlardı:

''Kimdiiir... Kimdiiir Bu teneke kafa !..''

Tüm çocukaların rengi sapsarı olmuştu... Durumu kurtarmak içün aniden ortaya çıkan (Onu Allah göndermişti sanki) Esma Kahraman aldı sözü:

'' NEW Çeri Amca !..Şey yeniçerü Amca !..''Teneke Kafa'' Sevda'nın oyuncak bebeğidir de...Onu şey etti yani !..''

''Ben anlamam bu işte bir bit yenüğü varduuur !.. İstihbarat teşkilatumuz buraya başka dünyalardan birilerinin geldüğünü ihbar eylemüşlerdüüürr !... Bu Teneke Kafa, küffardan mıdır.. Nedüüür ?..''

''Yok emmi!.. Bir oyuncak... oyuncak... tenekeden !..''

''Peki o halde haydeee... Binün bakalııım !... Faytonlara saraya gidiyoruuuz !..''

Tüm ahali çoluk-çocuk;kız-kızan arabalarla saraya getirilip odalarına yerleşmişler idü !.. (Tarih Teşnievvel vs..vs..İdü. ) Tüm ahali saraya 7 günde alışmış idü.
..........

Cansın Erol Abla geceleri ud çalıyor, çocuklara moral aşılıyordu. Sabiş, keşkekler yapıyor, Nezom içli pilavlar yaparken devamlı ''İç çekiyordu.''

Mine Sevinçoğlu saray ressamı olmuş; resimleri 1500 Dolardan satılıyor; Dilek.Ç, September Özlem, Sevda ışıklı şiirler yazıyorlar; ''ger-gefler ''işliyorlardı.Bir taraftan da geceleri de Dede Efendi'nin hocalık yaptığı, Türk San'at Musikisi korolarına devam eyliyorlar idü.

Moonlight, ''Beş taş'' oyunlarında birinciliği, Alyosa'ya, Emoş'a ve Yağmur Zamanına kaptırmıyordu. Yaşam Çiçekleri her tarafı güllerle donatmış; hatta ''Lale yetiştirme '' şampiyonalarına katılıyordu. September Özlem'in bebeği Eylül'le yaptığı yaramazlıklar tüm saray efradını 'canından bezdirmiş' idü...

Emel Dedeoğlu, Meral Yağcıoğlu, Aynur Yanardağ'ın saray cariyeleriyle yaptığı ropörtaj-sohbet toplantılarına katılıyorlardı.

Shalimar, hapse atılan Abdülleziz Paşa'nın çocuklarına ''Moral Kondüsyon '' dersleri veriyordu. SevdaIşıklı düzenlemiş olduğu ''Sarayda Şiir San'atı'' İsimli şiir dinletilerinde milleti ''Hüngür de Hüngür '' Ağlatıyordu.

Buna yürek mi dayanırdı.
.........

Bendeniz GÜM Gözetleme Kulesindeki izleme aygıtında, kanalı değiştirmek istediğimde, Şekerpınarıyla ''Teneke Kafa''nın da gözyaşalarına boğulduğuna tanık olmuştum.

''Teneke Kafa'' nın ağlamaktan gözlerinin gres yağı yerlere damlıyor; Şekerpınarının gözyaşları da ''Şeker gibi '' eriyip gidiyordu. Teneke Kafa bir taraftan mırıldanıyordu:

''Allah canımı alsaydı da bu Dünya'ya gelmeseydim!.. Bu günleri de mi görecektim !... Ühhüüü üüüüüü !.. Ben gidem de intihar edeeemmm !..''

Ben de dayanamamış bir kilo 70'liği bir dikişte halletmiştim de ''Bana mısın leyn !..'' dememiştim. Konuşmuştum:

''Ülen teneke Kafa başıma bu işleri sen açtın!.. Bak 15. Diziye geldim... Halen bitiremiyorum... Getirelim, MB Cennet Mahallesi Halkını buraya da bu zulüm bitsin leynnn !..''

Şeker Pınarı hemen atılmıştı...

''Aaaa vallahi olmaz Mesut Abiii !..Ben de... Ben de bir yerlere seyahat etmek isterim... Beni de Allah yaratmadı mı?.. Gece gündüz ders çalışmaktan işe koşturmaktan... Bir de GÜM'ün bitmeyen işleri vallahi fıttıracağım !...

Üüüüü...Ühüüü...!..''

''Haklısın Şeker !... Nayıırrr... Nolamazz... Biz de insanız canım... Üleyn Teneke Kafa, buraları sana emanet Haydaaa... Bizi de bir yerlere gönder de neş'emizi bulalım haaa ?..''

''Tamam Abüüü !... Sen emret... Aklıma geldi... Sizi Okan Abimlerin Ada'ya gönderem mi ?.. Hah haaa...''

Elimin tersiyle Teneke Kafa'ya bir tokat atmıştım... Atmaz olaydım... Teneke Kafası elimi yarmıştı !.. Şekerpınarına bir öneri sunmuştum:

''Şeker... Haydi biz de Londra'ya gidelim seninle Fener'in maçını izleriz ha ne dersin ?..''

''-Oleeeyyy !.. Mesut Abi!.. Harika fikir... Sonra beni pastaneye de götürürüsün değil mi?..''

''Tamam oldu... Haydi Teneke Kafa bizi uçur !..'' Teneke Kafa'nın morali bozuk gibiydi... Sormuştum:

''Ne o leyn ?.. Bir derdin mi var ?..''

''-Evet !.. Doing !.. Benim de bir isteğim var !..''

''Haydaaa !.. Bir bu eksikti !.. Söyle leynn !..''

''Ben de sevgilimi özledim !..''

''-Ne sevgilisi leyn ?.. Seni de mi sevgilin var?.. Kah kaaaahhh !..''

''Olmaz mı ağabey!.. Biz adam değil miyiz?..''

''Söyle bakalım kimmiş bu talihli kızımız ?.. Kiiih... kiiihh !..''

''Çu-Çi... Sarı Çu-Çi... Mars'ta bizim köyden... Muhtarın kızı !..''

''Deme leyn!.. Allah Allaah !.. Eeee çıkar şu baklayı !..''

''Valla abi, uzun zamandır özledim!.. Şu kızı bir istetsek de buraya getirsem... Muradıma ersem !..''

''Neeee ?.. İstetmek mi ?.. Biz mi?.. Nasıl ?..''

''Kolay Abi, Ben sizi götürürüm... Bir de çiçek yaptırırz.. Gres yağından bir kutu çikolata... Hazır Necip Abi, Ohannis, İsmail Amca uzaydayken bu iş biter!.. Murat Ertaş Hocamla Ahmet Balcı Abimizi de alalım... Hatta Dedem Korkut Dünür başı olur... Korkutur onları !.. Hemen verirler, anten saçlı sevgilimi... Haydi evet deyin noooluuurrr !.. Ühüüüü !...''

''-Peki kimden isteyeceğiz yahu ?... Hem onların dilini bilmeyiz ki?.. Bunlar in mi cin mi?..''

''Teessüf ederim !.. Ühhhüüüü !..''

''Peki peki !.. Hallederiz, sen şimdi burada bekle... GÜM'e kimseyi alma !.. Biz Şeker'le biraz gezip gelelim de hallederiz !...''

Teneke Kafa sevinçle ikimizin yanağına bir öpücük kondurup tam makinenin yanına götürecekti ki Gözetleme Merkez ekranından gelen çatırtıyla koştuk. Bir de ne görelim ?..

Okan, Metin ve Murat'ın olduğu kanalda olay var!.. Yam-Yam'lar bizimkileri kazana sokmaya çalışıyorlar; Metin ve Murat iki yam-yam'ı kucaklayıp kazana doğru fırlatıyorlar, Okan da elindeki değnekle Malkoçoğlu taklitleri yapıyordu. Yam-Yam'ların reisi gürlemişti:

''Durun !.. Tavuk eti lezzetinde ademoğulları !.. Uga sizin canınızı bağışlayacak... Ancak bir şartım var... İçinizden biri benim kızım ''YOGO''yla evlenecek... Ugh !.. Ancak o zaman kurtulursunuz...''
..........

(Haydaaa... Gel de şimdi çık işin içindeeennn !.. Dizi tüm Dünya'da hayranlıkla izleniyor... Devamını kaçırmayınız...)

 
Toplam blog
: 1521
: 1639
Kayıt tarihi
: 23.06.07
 
 

İnsan yontmakla geçti ömr-ü baharı... Güzel ve canlı heykeller yaptı... Kimisinin içi çabuk boşal..