Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Eylül '08

 
Kategori
Blog
 

MB'nin tarifi imkansız

MB'nin tarifi imkansız
 

Bu MB varya, yıllarca saklanan sonra kocaman bir tebessüm ile tek tek sayfaları çevrilen bir albüm gibi.

Üç buçuk ay yazmazsan böyle olursun işte. O kadar doluyum ki, hangi birini yazacağımı toparlayamıyorum ve oturup bunu yazıyorum iyi mi?


Gecenin geç saatine kadar, eski yazılarımı ve onlara gelen yorumları okudum. Kiminde çok güldüm, kiminde uzun uzun düşündüm, kiminde ise gözlerim doldu, hatta yanaklarımdan bir kaç damlada süzüldü.


Bugünlerde duygusallığım üstümde. “Bayram gelmiş neyime” gibi yazılar pek yaramıyor bana. Anılar kategorisinde harikalar yaratan iki kardeş varya bu sitede, işte onların yazdıkları da pek yaramıyor galiba. Sulu göz mü oldum ne? Tarih kategorisinin bir kraliçesi varya, onun İlhan Berk’i bir anışı var anlatamam. Kelimenin tam anlamıyla mest oldum.

Uzun bir aradan sonra “ Hazırlan geliyorum’ u” okudum az evvel. İlk okuduğumda nasıl etkilendiysem bu sefer de öyle oldum.

Aslında biraz kendimden bahsetmek istiyorum, dün geceden... MB’deki arşiv turumdan. Bazen çok yakın durduğun levhada yazanları göremezsin. İki adım geriye gidip bakınca levhaya işaretler daha iyi seçilebiliyor. İşte benimkisi de öyle oldu dün gece. Önceleri anlayamadığım birçok şeyi daha iyi anlayabildim. Sonra aramızdan ayrılan arkadaşların yorumları ilişti gözüme, kiminde belliydi pek kalmayacağı dediğim oldu, kiminde büyük bir kayıp diye düşündüğüm oldu. Kısaca muhteşem bir MB turu attım kendi sayfamda:) Tabii sadece kendi arşivimde değildim. Bir çok dostumun eski yazılarını tıkladım. Blog yazarlığına soyunup, ilk yazılan yazılarla yol aldıkça, eserleri güzelleşen nice yazarlarımızı ziyaret ettim.


Hepinize bunu, eğer uygulamıyorsanız, muhakkak yapmanızı tavsiye ederim. Gerçekten harika bir akşam yaşayacaksınız kendi ve dostlarınızın blog albümünde. Hem geçmişi yadedeceksiniz, hemde yerine oturtamadığınız cümleleri, düşünceleri daha iyi etüt edebileceksiniz. Arada sırada hiç görmek istemediğiniz yorumları da görüp, sinirlenmeyi göze almanız gerekir .


Kişiler hakkında nasıl yanıldığınızı da ( negatif veya pozitif ) tespit edeceksiniz. Yüzde yüz önerilmesi gerektiğini düşündüğünüz yazılarınızın iki gün bekletildikten sonra zor bela yayına gırdiğinde, hiç okunmadığı günleri hatırlayıp: “ Eeee, böyle hıyar gibi yazarsan tabii okunmaz, sahi nesini önereceklerdi bu yazının?” diye iç geçirmekte var işin içinde. Tabii bu duyguları yaşayabilmek için öncelikle öz eleştiri becerimizin olması gerektiğini göz ardı etmemek lazım.


Sonra ne kadar üretken olduğumuzu daha iyi anladım arşivlerin içinde gezdikçe. Ben bir televizyon kanalında bu kadar eylenemiyorum.


-Dizi, dizi yazılan 12-13 bölümlü öyküler,


-“Bilin bulun kimi arıyorum?” gibi sonu gelmeyecek muazzam zevk veren bir oyun.


-Şarkılardan tutulan fallar.


-“Onlar kocaman çocuklar” gibi ilginç ve ilginç olduğu kadar da eğlenceli bir üye ( Yazar ) tanıtımı.


- Blog yazarlarını birer aktör gibi alıp, Titanik gemisine bindirenler. Onları alıp ıssız bir adada kaybedenler : ))) yada cennet gibi bir mahallenin sakinleri yapıp, uzaylılarla uğraştıranlar.


- TRT Radyosunda dünyanın dört bir yanından iştirak eden MB’cilerin unutulmaz söyleşileri. Dostlarını radyoda dinleyebilmek için saat kurduran arkadaşlıklar...

Ve daha neler neler...


MB’nin arşiv denizinde yüzerken dikkatimi çeken diğer noktalar.

- Haber konusundaki inanılmaz hızımız: Daha televizyonda çıkmadan gazetelerde ( İnternet gazeteleri buna dahil) okunmadan bizim MB ‘ den alabilirsiniz haberi.

- Avusturalya da bir kangurunun adama tecavüz ettiğini bildiren magazinimsi haberlerimiz de unutulmamalı tabii:

- Kampanyalarımız. Ağaçlandırmadan tutun, karartılan sayfalara kadar.

- Ne yazık ki hiçbirine iştirak edemediğim ( Berlin’deki mini toplantı hariç ) MB toplantıları. Okuduğum bloglardan anlıyorum eşi benzeri olmayan buluşmalar olduklarını. ( Bizim Berlin’deki de öyleydi zaten: )) Dimi Ümit Abiiii?

- Köşe yazarlarımız. En ciddilerimiz. Yazıları yayına çıkınca heyecanla tıklayıp, onun fikirlerini bir bardak su içer gibi okuduğumuz, yuttuğumuz köşe yazarlarımız. Bizim Bekir Coşkun’larımız, Emin Çölaşan'larımız, Hadi Uluengin'lerimiz.

- Birçok Futbol otoriterlerini bile geride bırakacak nitelikte yazılan futbol kategorisinin usta yazarları.

- Sanal bir okul gibi, sahip olduğumuz en büyük değerlerimiz; öğretmenlerimiz. Kendi namıma söylüyorum; gerçekten MB okulunda öğrendiklerimin hakkını zor öderim.

- Doktorlarımız

- Şairlerimiz

- Kitaplı yazarlarımız ( Kemal, Murat, Mesut, ...)

- Kahkaha tufanı koparan türden mizah yazarlarımız ( Şu anda aramızdaki pasif yazarlarımızdan Faruk Sürener mesela )


Daha yazacak çok şey var MB hakkında ama nafile arkadaşlar. Yazdıkça anlıyorum ki, MB’nin tarifi imkansız!!!


Ha birde F klavyede şu yumuşak a harfini nasıl çıkartıyordum ya. Üç buçuk ay yazmayınca nasıl olduğunu unutmuşum. Günlerdir uğraşıyorum, bir türlü bulamadım.:)))

 
Toplam blog
: 121
: 1814
Kayıt tarihi
: 29.01.07
 
 

Almanya'da doğdum. Haylaz bir öğrenciydim. 16 yaşımdan beri ticaretle ilgileniyorum. Şu anda büyük b..