MB ormanı ve MB uçağı

Milliyet Bolg’da başlatılan ağaç dikme kampanyasını gönülden destekliyorum. “Milliyet Blog Ormanı” düşüncesi, pek çok blog yazarı gibi beni de heyecanlandırıyor. Yurtdışı seyahatlerimde, özellikle kuzey ülkelerindeki orman varlığını görünce hüzünleniyorum. Benim ülkemin de bir zamanlar övünülecek bir orman varlığı olduğu aklıma geliyor. Hani şu Timur’un Ankara Savaşı’nda fillerine yol açabilmek için, uzun uğraşlar verdiği ormanlarımız. Ankara Ovası’na havadan baktığım her an bunu düşünüyorum. Sadece Ankara Ovası mı? Ülkem her geçen gün ormanlarını kaybetmeye devam ediyor. İşin uzmanları, küresel ısınmanın bir çözümünün de orman varlığının artırılması olduğunu söylüyor. Orman varlığımız mutlaka artırılmalı. Yılardır bilinçsizce tükettiğimiz, tarım alanları oluşturmak için yok ettiğimiz, varsıllıklarımızın gücü ile ormanları keserek villalar yaptığımız, bazen kaza ile, bazen de düşmanca duygularla cayır cayır yanmasına neden olduğumuz, o güzelim yurdum ormanları gün geçtikçe azalıyor. Evet orman varlığımız mutlaka artırılmalı. Tema Vakfı’nın bu konudaki çalışmaları her türlü takdirin üzerindedir. “Milliyet Blog Ormanı” projesini bende destekliyorum. Başlatılacak bir kampanyada bende üzerime düşen katkıyı vermeye söz veriyorum. Bu ormanın gerçek bir orman olduğunu görmeye benim ömrüm yetmese de, çocuklarımın, torunlarımın, onların çocuklarının, kısacası ülkemin geleceğinin sağlığı için bu kampanyayı gönülden destekliyorum.

“Milliyet Blog Ormanı”, bu proje beni heyecanlandırıyor. Ama, -o yaygın Anadolu deyimi ile- “yüreğimi soğutmuyor.” Var olan ormanlarımız ne olacak? Bizlere atalarımızdan miras kalan, şu andaki duruma gelmeleri onlarca yıl alan, kimi ormanlarımızın bu günkü duruma gelmesi için yüz yılın üzerinde bir zamanın geçtiği, ormanlarımız ne olacak? Küresel ısınma pek çok canlıyı tehdit ediyor. Ormanlar yağmur için birer davetiye değil mi? Bilinen, bilinmeyen milyonlarca canlı için ormanlar bir yaşama alanı değil mi? Dünyada ki bu ısınma süreci, ormanlar için de büyük tehlike yaratıyor. Son yıllarda ki orman yangınlarında yaşanan artış mutlaka sizin de ilginizi çekmiştir. Bu tehlike, ısınma artıkça daha da artacaktır.

Orman yangınları artacak. Bu yangınların en az zararla söndürülmesi, her yangının yüzlerce, binlerce hektarlık ormanımızı yok etmemeden, işin başında, yangın henüz başlamışken söndürülmesi, en etkili yöntemdir. Bu da; havadan yapılan keşif uçuşları ve havadan yapılan yangın söndürme çalışmaları ile mümkün olur. Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nın sahip olduğu iki adet yangın söndürme uçağını saymazsak, Türk Hava Kurumu’nun 13 uçağı dışında, bu gün ülkemizde yangın söndürme uçağı bulunmamaktadır. Türk hava Kurumu bu 13 uçağı ile çok sınırlı bir alanda yangın söndürme etkinliğinde bulunmakta, kalan çok geniş bir alan için ise, Orman Bakanlığımız tarafından değişik ülkelerden uçak ve helikopterler kiralanmaktadır. Bu uçak ve helikopterleri de doğal olarak yabancı pilotlar kullanmaktadır. Bir yabancı için benim ülkemin ormanları ne anlam ifade eder? Dünyanın en riskli uçuş görevlerinden biri olan orman yangınlarını söndürme çalışmalarında, başka bir ülkenin milli varlığını korumak için bir yabancı ne kadar özverili olur?

Türkiye’de bu gün, yaklaşık 2 ton civarında su atma kapasitesine sahip, sadece özel hazırlanmış, bir su havuzu ile donatılmış meydanlara inme ve bu meydanlarda bulunan havuzdan su alarak yangına müdahale etme yeteneğine sahip 13 adet yangın söndürme uçağı bulunmaktadır. Söz konusu uçaklar Piston motorludur ve özel uçak yakıtına göre bir hayli pahalı olan yüksek oktanlı benzin tüketmektedirler. Oysa teknoloji gelişmiş, daha çok su alabilen, piston motorlarına göre performansı çok daha yüksek olan ve bir hayli ucuz olan özel uçak yakıtı kullanan, turboprop motorlara sahip uçaklar geliştirilmiştir.

Ülkemizin yedide biri oranıda orman varlığına sahip olan komşumuz Yunanistan’da, bu gün 50’nin üzerinde yangın söndürme uçağı bulunmaktadır. Bizim de sahip olduğumuz, piston motorlu, 2 ton civarında su atabilen ve havuz donanımı bulunan özel meydanlara inen 30 un üzerinde Dromader M-18 uçağının yanında, turboprop motorlu, hem karaya hem de suya inebilen, (Anfibik) iniş yaptığı su yüzeyinde kendi deposunu doldurabilme yeteneği olan, 6, 5 ton su kapasiteli Bombardier CL-415 ve 4 ton su alma kapasitesi dışında diğer özellikleri bir önce ki uçakla aynı olan Bombardier CL-215 uçaklarından 25 adetine sahip bulunmaktadır. Söz konusu uçaklar, kötü havalarda, 1.2 m. dalga yüksekliği olan denize bile, inip su gereksinimini karşılayabilecek teknik özelliklere de sahiptir.

1931 ve 1932 yıllarında çeşitli il, ilçe ve kasabalarımız adeta bir yarış halinde tam 72 adet uçağı satın alarak Türk Hava Kurumuna bağışlamıştı. Bağışlanan bu uçaklara bağışı yapan yerlerin isimleri o zamanki adı, “Zafer ve Havacılık Bayramı” olan 30 Ağustos törenlerinde verilmişti. İlk uçağı alan ilçemiz Ceyhan ilçesi olduğu içinde, İlk bağış uçağın ismi Büyük Kurtarıcı Mustafa Kemal Atatürk tarafından “Ceyhan” olarak konulmuştu.

Sevgili Milliyet Blogcular, 1931 ve 1932 yılarının o yoksulluk günlerinde 72 uçağı alarak, ulusana hediye eden o özveri abidesi büyüklerimize yakışır birer evlat olarak, yurdumuzun ormanlarının yanışına seyirci mi kalacağız? Sadece orman yangınları değil, büyük kent yangınlarında, İzmit Tüpraş yangınında olduğu gibi, sanayi ve stratejik önemi olan yangınlarda, yabancıların uçakları ve pilotlarının yardımını mı bekleyeceğiz?

“Milliyet Ormanı” düşüncesini ve hayata geçirilme çalışmalarını gönülden destekliyorum.Yurduma yepyeni orman alanları kazandırılması beni heyecanlandırıyor. Bunun yanında, var olan ormanlarımız için THK tarafından başlatılan yangın söndürme uçakları alınması kampanyasına biz de Milliyet Blogcular olarak neden katılmayalım? Önün de “Milliyet Blog” yazan, Ormanlarımızın üzerine bir melek gibi kanat açan, sadece orman yangını değil, büyük kent yangınları ve sanayi tesislerimizi tehdit eden yangın tehlikesine karşı, gurur kaynağımız bir uçağımız neden olmasın?

Haydi Milliyet Blogcular!! Gün o gün.