MEB, YÖK, katsayı ve inat...

Bir süre önce, Türk Eğitim-Sen kendi alanında bir anket yapmış. Anket, ülke çapında 1821 eğitimcinin katılımı ile gerçekleşmiş.

İşte! Bu anketin çarpıcı sonuçlarından birkaçı...

Katılanların yüzde 79, 3’ü, mevcut eğitim sistemini başarısız bulduğunu söylemiş. Yüzde 41, 4’ü kadrolaşmadan ve sebep olduğu haksızlıklardan rahatsızmış.

Eğitimde istihdam (ücretli ve kadrolu öğretmen) ve öğretmen yetiştirme konuları yüzde 21, 2 oranında başarısız bulunmuş

Ankete katılan eğitimcilerin yüzde 11, 4’ü sistemin yenilikçi ve çağdaş olmadığı konusunda hemfikirmiş.

“Okulların en önemli sorunu nedir?” sorusuna;

Yüzde 30’u ödenek yetersizliğini, yüzde 22, 6 öğretmen açığını, yüzde 21, 2 ‘si ise ders araç-gereç eksikliğini cevap olarak vermişler.

“Müfredatlar çağın gereklerine ve beklentilere cevap veriyor mu?” sorusuna verilen cevaplara bakalım.

Buna da katılımcıların yüzde 59, 6’sı “hayır vermiyor”, yüzde 32’si “kısmen cevap veriyor” ve yüzde 8, 4’ü “evet cevap veriyor” demişler.

Ankete katılanların yüzde 90’ı Milli Eğitim Bakanlığı ve Talim Terbiye Kurulu çalışmalarını yetersiz bulduklarını ifade etmişler.

Yukarıdaki tabloya rağmen eğitimdeki sıkıntıları göremezlikten gelen ilgililer, hala başka hayaller peşindeler.

YÖK Başkanı Özcan, Danıştay’ın katsayı kararını iptali sonrası “Hukuku arkadan dolanarak, katsayı problemine çözeceğiz.”demişti.

Ancak Danıştay YÖK’ün “hukuku arkadan dolanma” çözümünü de hukuka aykırı bularak, tekrar iptal etti.

Ne yazık ki ilgililer, sorunlara akılcı çözümler bulmak yerine, hala “arkadan dolanma” planları yapmaya çalışıyorlar.

Bu iş daha ne kadar sürebilir? Ülkede eğitimin gerçekleri ve yaşanan ciddi sorunlar daha ne kadar göz ardı edilebilir?

Öte yandan Danıştay’ın son iptal kararından sonra ne olacak? Çıkıp vatandaşa, ”Bakın, biz bu işi çözmek istiyoruz, ancak engel oluyorlar” mı denilecek?

Yoksa “Meslek liseleri mezunları da, düz lise mezunları da bu ülkenin evlatlarıdır.” deyip, bu “yap-boz” oyununa bir son mu verilecek?

Bırakalım sahiplenme ve korumacılık işlerini. Konu üzerinde dünya ve ülke gerçeklerine göre kafa yormaya bakalım.

Sonuçta çağa rağmen, bilime ve akla rağmen, inatla bazı uygulamalarda ısrarcı olmak, kimseye fayda sağlamaz.