Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Aralık '09

 
Kategori
Güncel
 

Medeniyet ve yaşam mükemmelliği...

Medeniyet ve yaşam mükemmelliği...
 

İnsanoğlu eski çağlardan günümüze dek gelişim yolunda içgüdüsel olarak sürekli bir devinim içinde olmuştur. Belkide bu içgüdü olmasaydı en basit icatlar bile keşfedilemez ve tarihin akışı farklı bir yol çizerdi.

Daha iyiye ulaşmak için istemek , elde etmek için de sürekli mücadele etmek gerekiyor. İlkel çağlardan günümüze kadar gelen bu devinimin sonucunda elde edilen seviyeyi günümüzde bir isim altında ifade etmeye çalışıyoruz.

Medeniyetleşme...

Medeniyete giden yolculuk, olarak adlandırdığımız bu mücadele aslında geçmişden geleceğe doğru akan bir zorunluluktur. Bu mücadele için toplumu oluşturan bireylerin kültürlerindeki üretkenliğin sürekli olması ve korunması , değişimi , gelişmeyi ve daha iyi yaşamayı hedef seçmesi , eğitebilir ve eğitilir olması ve de geleceği düşünerek bugünü planlaması gerekiyor.

Medeniyetleşmenin gereklilikleri her geçen gün bizler için daha da ulaşılamaz boyutlara gelmektedir. Günümüzden onlarca ve hatta yüzlerce yıl önce alt yapıya , eğitime , bilime, sanata , hukuka, adalete , demokrasiye , sağlığa , çevreye , teknolojiye yatırım yapmış , ticaret ve endüstride yaygınlaşmış olan gelişmiş toplumlar , daha iyiye ulaşma yolunda gerekli birikime de sahiptirler. Var olan mekanizmada ortaya çıkan sorunları gidermek; onun bir parçasını geliştirerek ya da mecazi anlamda dişliyi değiştirerek , yağlayarak , kaynak yaparak gerçekleştirmek bu toplumlar için mümkündür.

Peki ya bizler ? Bu birikime ve medeni toplumların ulaştığı yaşam seviyesine ne zaman sahip olacağımız konusunda fikri olan varmıdır?

Dünya standartlarında üretim yapan ve global pazarda söz sahibi olan firmalarımız var. Bu firmalar işlerindeki mükemmelliğin derecesini , ticari ve manevi motivasyon olarak bizlere gösterebilmekteler.

Ancak, unutulmamalıdır ki, içinde yaşadığımız toplum sadece özel teşebbüslerden meydana gelen bir sosyal yapıdan oluşmamaktadır. Bu sosyal yapıyı oluşturan toplumun bir çok alt katmanı vardır. Bu katmanların içinde, kamu çalışanlarımız , belediyelerimiz , sosyal güvenlik şemsiyesi altında olmayan sigortasız işçilerimiz ve çıraklarımız , kentin varoşlarına tutunan insanlarımız , eğitim ve sağlık kurumlarımız , kısaca kentlimiz , köylümüz yani Türkiyemizin insanları . "Medeniyet ve Yaşam Mükemmelliğine" ulaşma yolculuğunda; onlar, kendilerini bekleyen ne bir otobüs, ne de o otobüsün yanaşacağı bir durağa dahi sahip olamamanın verdiği çaresizliği , daha kaç yıl içlerinde saklayacaklar ?

Bugün gazetelerde haberleri okuyorum...

Türkiye G20 denilen çeşitli platformlarda söz sahibi 20 ülkeden biri.

Tokat'da 7 askerimizin torağa verilmesi ile alakalı içler acısı görüntüler var......

Domuz giribinden ölen isanlarımızın sayısı 360'ı aşıyor ve bu rakamla dünyada "Domuz gribi' "nden ölen insan sayısında ilk 10 ülke arasındayız....

İhmalkarlık nedeni ile maden ocağı 20 kişiye mezar oluyor....

Her gün trafik kazaları haberleri okuyoruz. Bir yılda ortalama 8000 insanımızı kaybediyoruz. İş kazalarımızdan her yıl ölen insanlarımızın sayısı 1000'leri aşmaktadır....

Medeniyet bir ütopya değildir . Örneklerini gelişmiş ülkelerde sıkça görebileceğimiz bir yaşam biçimidir. Daha on yıl önce gelişmişlik seviyesinde bizlerin gerisinde olan toplumlar değişimin zorluklarına göğüs gererek , bugün ulaştıkları çizgide Japonya'yı , yaşlı kıta Avrupayı ve hatta Amerika Birleşik Devletlerini dahi zorlamaktadır.

Dünya değişirken biz nerde olmayı istiyoruz?

 
Toplam blog
: 62
: 2308
Kayıt tarihi
: 10.12.09
 
 

Üniversite yıllarında başladığım fotoğraf sanatını iş hayatına atıldığım dönemde geliştirdim. Bir..