Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Ağustos '09

 
Kategori
Siyaset
 

Meğer Türkler ne kadar “tahrikçi” bir milletmiş !..

Meğer Türkler ne kadar “tahrikçi” bir milletmiş !..
 

Tahrik unusuru olan Malum kışlanın önüne dikilmesi öngörülen 33 kurşun anıtı tahrik değil midir ?


Son zamanlarda bir “Kürt açılımı” politikası izlenmeye başlandı ya ! Şimdilerde işin o tarafında Akp siyasetçileri, bu tarafta bu açılıma muhatap olan kesim yani Kürtler ve onların temsilcileri, muhalefet, Akp şakşakçıları, Kürt propagandacıları ve objektif olmaya çabalayan kalemşorlar ve tabiki de kafası karışık Türk milleti var.

Aslında kafası karışık olan o kadar çok büyük bir kitle var ki, tepeden baktığınız zaman hak vermemek elde değil. Bir tarafta, hükümetin “açılım” dediği ama içini dolduramadığı, aslında bir nabız yoklama politikası var ve her gün birileri ile görüşüp, fikir soruluyor, notlar alınıyor ve ‘çözüm planını projesinin’ içi doldurulmaya çalışılıyor. Öbür taraftan Dtp kanadında Emine Ayna gibi şahin kanadından sivri ve kışkırtıcı açıklamalar yapılırken, Ahmet Türk gibi bir adamdan ılıman fikirler çıkıyor. Pkk silahları konuşturmaya ara verdim derken, şehirlerdeki uzantıları küçük de olsa eylemler yapıyorlar. Ve günlerdir, gündemin başucuna oturan Öcalan’ın açıklamaları ile de senaryo içinde çıkılmaz bir hal alıyor. Çünkü herkesin elini taşın altına koyması gereken ve Kürdüyle, Türküyle, diğer etnik kökenli insanları ile, siyasetçisi, iş adamı ve sivil toplum kuruluşları ile herkes bu topraklar üzerinde yüzlerce yıl öncesinde olduğu gibi barış ve refah içinde yaşanması taraftarı. Herkes aynı ‘barış’ söylemini tekrarlıyorken, Öcalan’ın yaptığı açıklamalar ile hiç de arzu edilmeyen ve istenmeyen şartların öne sürülmesi, satırlar arasında tehdit edici, aba altından sopa gösterici söylemlerle de toplum gerilmek isteniyor. Bir anlamda, barış sürecinin tıkanma sebebi olarak gösteriliyor ki, kesinlikle katılıyorum.

Durum bu ahvalde iken, kimileri de durmuyor, fırsattan istifade ‘yol haritası’ ya da ‘çözüm paketine’ eklenmesini istediği maddeleri sıralıyor. Kendilerince doğru olanı yapıyorlar. Önce Kürtçe’ye özgürlük dediler, RojTv’nin kapatılmasına karşı çıktılar. Devlet TRT6’i faaliyete sokunca, sorunun bir televizyon kanalı açmakla çözülmeyeceğini buyurdular ve edindiğim bilgilere göre doğu ve güneydoğu bölgesinde bu kanalın seyredilmemesi için uğraş verenler varmış. Sebebi de devlet kendi propagandasını yapıyormuş. E, ROjTv’de etnik Kürt politikası ile Pkk’nın politikasını gütmüyor mu ? Bu mu demokratik olan ! Hayır Kürtler bu kanalla tahrik ediliyorlarmış !.

Bu kadarla yetinmeyip, yıllardan beri okullarda söylenen ‘türk andının’ tahrik ettiği gerekçesiyle kaldırılmasını istediler. Sonra, eskiden değiştirildiği söylenen köy, mecra, ilçe ve şehir isimlerinin de adlarının verilmesi için başta Dtp’li vekiller, belediye başkanları ve yandaş sivil toplum kuruluşu yetkilileri yoğun bir kampanya ve propaganda başlattılar. Bazı kaymakamlıklar ve valilikler de gelen bu talepleri geri çevirmiyor. Yani, özellikle Anadolu'nun doğu ve güneydoğusunda hızla bir isim değiştirme faaliyeti başlayacak gibi. Bunun yanısıra, birçok kesim Türkçe isimlerin Kürt halkını tahrik ettiğini belirtiyor.

Ençok yapılan tartışmalardan biri olan şu Anayasamızın 66. maddesi. Sanırım bu isim değişikliğinden sonra, Anayasa’nın 66. maddesindeki “… herkes Türktür” ibaresinin tahrik unsuru olduğu gerekçesiyle değiştirilmesi teklif edilecektir. Zaten, etnik bir unsuru işaret ettiği gerekçesiyle değiştirilmelidir bile denmedi mi? Netice de bu isimler tahrik unsuru olarak kabul ediliyor ya!

Tahrik meselesine devam ediyoruz. Geçtiğimiz aylarda, bazı DTP’liler Van’daki “Mustafa Muğlalı Kışlasının” isminin tahrik edici olduğunu belirtip, değiştirilmesini istemişlerdi. Daha bir iki günce, bunu bu kez söyleyen bir zaman Milli Eğitim Bakanlığı da yapan ve aynı zamanda Başbakan Erdoğan’ın Başdanışmanı olan Van Milletvekili Hüseyin Çelik bey. Sormak lazım kendisine, bu isim insanları nasıl tahrik ediyor acaba! Asker bu ismi kasıtlı olarak mı o kışlaya vermiştir. Hemen belirtelim, sanırım tahrik konusu olan kışlaya ismi verilen Mustafa Muğlalı’nın 1943’te Van’ın Özalp ilçesinde 33 köylüyü kurşuna dizdirdiği söyleniyor. Bu arada olayın özeti şudur.

Muğlalı Olayı olarak tarihe geçen olayda Van'ın Özalp ilçesinde, Türkiye-İran sınırında asayişsizliğin egemen olması nedeniyle kaymakamın verdiği bilgi üzerine 33 köylünün kurşuna dizilmesi olayında sorumluluğu olduğu gerekçesiyle General Mustafa Muğlalı yargılanmış ve idama mahkûm olmuştur. Aldığı ceza yaşı nedeniyle 20 yıl hapis cezasına çevrilmiştir. Askeri Yargıtay kararı bozmuş ancak ikinci yargılamayı göremeden Aralık 1951'de hapishanede ölmüştür. Daha sonra, Bu olayın meydana geldiği Özalp'taki Jandarma Hudut Tabur Komutanlığı'nın adı ise 6 Mayıs 2004'te 'Orgeneral Mustafa Muğlalı Kışlası' olarak değiştirildi. Van’daki askeri kışla’ya adı verilmiş olan Muğlalı bugünlerde Kürt vatandaşlarını tahrik ettiği gerekçesiyle yeniden gündemde. Eski bakan Çelik, ya kışlanın kaldırılmasını ya da ismin değiştirilmesini öneriyor. Gerekçe malum ağır tahrik !..Altmışaltı yıl sonra olsa bile !..

Peki, Sayın Çelik’e soralım. Yakın zamanda Dtp’liler bu kışlanın karşısında eylem yaparken hem askeri, hem vatandaşı tahrik etmemiş miydi? Ayrıca, yakın zamanda Dtp’liler bu ismi telaffuz etmeselerdi, tahrik edici unsur olarak görmeselerdi, siz gündeminize alacak mıydınız ve meclis kürsüsünden bu ismin değiştirilmesini yine de isteyecek miydiniz? Bu isim tahrik edicidir diyecek miydiniz? Eğer cevabınız evet ise, sizn de bakanlığını yaptığını parti halen iktidarda, bu ismin değiştirilmesi teklifini, ortalık bu kadar telaşlı iken değil de, daha sakinken neden vermediniz ve MGK’da belirtmediniz?

Peki başka bir soru soralım!

Bugün Dtp’liler ya da bölge halkı, bir kesimin de diretmesiyle, dağlarda ölen teröristlere ‘şehit’ muamelesi yapıyorlar. Diyarbakır B.Ş. Belediyesi, öldürülen teröristlere Diyarbakır gibi bir şehirde ‘şehitlik’ yapıyor, taziye evleri tahsis ediyor. Tepesine de Pkk bayrakları dikiyorlar. Bırakın doğu ve Güneydoğu’daki şehirlerde ve ilçelerde, bırakın taziye evlerini, terörist cenazelerindeki Pkk bayraklarını, caddelerde sallıyorlar bu bayrakları.. Üstüne üstlük, şehir meydanlarındaki park ve bahçelere Pkk bayrağını simgeleyen peyzajlar bile yaptılar. Dağlarda yaralanan teröristlere devletin ambulanslarını gönderiyor, hastanelerde ücretsiz muayene ettiriyor. Ölenlere, belediyenin cenaze araçlarını tahsis ediyor. Ailelerine maddi yardımlar yapılıyor. Şehrin bazı sokak ve caddelerine öldürülen teröristlerin adlarını veriyor. Onlardan ‘şehit gerilla’ diye bahsediyorlar. Partinin bazı şahin vekil ve yetkilileri, her seferinde toplumu gerici mesajlar veriyor. İstanbul gibi büyük şehirlerde her gün kundaklamalar ve gergin olaylar yaşanıyor. Belediye otobüsleri yakılıyor, caddelere Molotof kokteylleri atılıyor.. Doğu ve güneydoğu illerimizdeki, çoğu Polis ve asker aileleri, çocukları, bin bir küfür ve tartaklamaya maruz kalıyorlar. Ayvalık olayı henüz hafızalardan silinmemişken, birkaç gün önce, Pkk taraftarlarının yoğun olduğu bir karmaşada bir polis memurunun nasıl bıçaklanıp, şehit olduğunu hepimiz anbean gördük. Yine birkaç gün önce bir ilimizde, doğu kökenli vatandaşlar, mahalle halkına sopalı, demirli saldırıp, hezeyan yaratmadılar mı? Peki, son söz ! Mustafa Muğlalı kışlasının hem de tam karşısına Dtp'li belediyenin "33 kurşun anıtı" dikme karına ne demeli ?

Kimsenin ve hiçbir kurumun yaptığını onaylamıyorum. Ama eğer bir tahrikten bahsedeceksek. Bu tek taraflı değildir. Eğer bir tahrikten bahsedeceksek, tüm bu gelişmeler gibi, birçok olay Türk milletini hiç tahrik etmiyor mu acaba?

../..

 
Toplam blog
: 671
: 2572
Kayıt tarihi
: 26.06.06
 
 

Anadan doğma bir İzmirliyim ve bu şehirli olmaktan gurur duyuyorum.. Hem bu şehirde doğmuş, hem b..