Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Ocak '13

 
Kategori
TV Programları
 

Mehmet Ali Birand’ın ölümünün ardından Acun sınıfta kaldı…

Mehmet Ali Birand’ın ölümünün ardından  Acun sınıfta kaldı…
 

Nasıl bir toplum olma yolunda ilerliyoruz kaçımız farkında acaba.

Tüm değerleri tüketmiş, hiçbir şeye saygısı olmayan, birçok tanımın yerle bir olduğu, erkeğin, kadının, başarının, ticaretin, ahlakın ve daha birçok şeyin değiştiği çokça da kirlendiği bir toplum.

Tabii tüm bunlara paralel ölüme, ölüye duyulan saygının da değiştiği bir toplum.

Değişen her şeyi kenara bıraktığımda ölüme bu denli saygısız olmak acaba vampir edebiyatıyla büyüyen bir nesil yetiştirmenin eseri mi demeden edemiyorum.

Öyle ya öleni sevmesek de ölüme saygı duymasını bilir susardık, ardından konuşmazdık, konuşulmazdı, küfürlü, kin dolu, ölünün sevenlerini acıtacak türden. Sadece rahmet okunur başsağlığı dilenirdi ya da ya da susulurdu. Ölüye değil ölüme olan saygıdan ötürü.

Şimdiyse …

Mehmet Ali Birand’ın hastaneye kaldırışıyla başlayan süreç ve ardından ölümü bana bir kez daha bu gerçeği sorgulamamız gerektiğini düşündürdü.

İnsanlığımızdan azar azar uzaklaşıyoruz.

Önce ölmeden öldürüldüğü haberleri gündeme düştü sosyal medya aracılığı ile yayılan dedikodular manşetlere taşındı her ünlünün ardından yapıldığı gibi sonra ölüm haberi geldi.

Yazılan, çizilen, söylenen, sarf edilen sözler ise…

Bir insanı seversiniz ya da sevmezsiniz, hakkınızı helal edersiniz ya da etmezsiniz ama bir ölüye hakaret etmek ya da alay etmek işte işte bu başka bir şeydir.

Hiçbir toplumun değer yargılarının içinde yoktur.

Sosyal medya aracılığıyla seslerin daha şiddetli duyulduğu bu dönemde sözlerde şiddetli oluyor maalesef ve gözünüze gözünüze batıyor.

Öyle trollerin, sıradan insanların hasetliği değip de geçiştirilecek türden de değil.

Sarf edilenler, yazılıp çizilenler o acıtan utanç verici sözler tanınmış herkesçe de kabul edilmiş insanların sarf ettiği sözler…

Hoş tanınmasalar ne olur gerçek olan ölüme karşı yapılan saygısızlık, terbiyesizlik.

Birand öyle ya da böyle iz bırakan isimlerden biriydi.

Bir okuldu; sektöre sayısız öğrenci yetiştirdiği gibi önlerini tıkamadan yollarını açan kendi şöhreti altında ezmeyen aksine onları da şöhret yapan belki de sektörde ki tek isimdi.

Biz onla çalışsak da, çalışmasak da, tanısak da, tanımasak da ondan çok şey öğrendik.

Gazetecilik mesleğini seçmemdeki nedenlerden biridir Birand. Birçoklarımız gibi.

Onun gibi düşünsek de düşünmesek de muhabirliğin önemini gazeteciliğin başlangıcı olarak kabul etmeği çoğumuz ondan öğrendik onu örnek aldık.

Onun her dönemde ki muhabir duruşu gazeteciliğinin de başarısı olduğunu ondan öğrendik.

Yani o mesleğe muhabir olarak başladı, muhabir olarak bitirdi.

Sektörü bilmeyenlerin öyle dangıl dungul konuşmaları Birand’ın yaptığı haberler üzerinden kinlerini boşaltmaları ise bilgisizlikten başka bir şey değildir.

Meslek ne gerektirdiyse Birand onu yaptı.

Sadece habercilik, herkesten önce ilkleri yapmak, ilke gitmek, ilki imzalamak.

Gazetecilik böyle bir şeydir. Yapılamayanı yapmak, yapılamayana ulaşmak, kimsenin ulaşamadığı isimlere ulaşmak, onlarla görüşebilmek, haber yapmaktır.

Öyle şimdiki nesil gibi oturduğu yerden sosyal medya üzerindeki dedikodularla manşet atmak değildir.

Olay yerinden haber yapmaktır. Olay yerinde olaya şahit olmaktır.

Yani sizler o şunla görüştü, o bunla görüştü diye onu eleştiremezsiniz, eleştirmeye de hakkınız yoktur. Mesleğin anlamını bilmeden hasbelkader mesleğin içine düşenler ve dışarıdan çok şey bildiğini sananlar.

Tek dayandığınız eleştiri kaynağınız olan ilke imzasını attığı haberler onu da mesleği bilmeme ya da anlamama cahilliğinize veriyorum.

Buna dayanarak sarf ettiğiniz sözleri de dediğim gibi insanlığınızdan azar azar uzaklaşmanıza veriyorum.

Ama Acun işte sana söyleyecek söz bulamıyorum.

Kanal D Perşembe akşamı ölüm haberinin ardından yapması gerekeni yaptı ve tüm yayın akışını değiştirdi. Birand ile devam eden bir yayın akışıyla vefasını gösterdi. Tersi olsaydı zaten…

Haber saatinde herkesin gündemi Birand’ın ölüm haberiydi. Ardından herkes normal akışıyla yayınlarına devam etti.

Olması gerektiği gibi.

Gibi gibide tuhaf olan ne?

Tuhaf olan ölüm haberinin o kadar taze olduğu saatler içerisinde “Yetenek Sizsiniz Türkiye” adlı yarışma programının yayın akışına çengili yarışmacılarıyla devam ediyor oluşuydu.

Star TV’nin yayınını değiştirmesini elbette beklemiyorum. Zaten Kanal D dışında ki kanalların yayın akışlarını değiştirmesi de anlamsız bir hareket olurdu fakat yayına devam ederken saygısız içerik yayınlamak işte sorun burada başlıyor.

Mesleğin içerisinden gelen Acun’un programı yayınlasa bile içeriğine müdahale etmesi gerektiğini düşünüyorum.

Dansözlü, çengili bir Yetenek Sizsiniz-den sonra çok üzgünüm sözlerini sarf eden Acun olsa ne olur olmasa ne olur?

İsteseydi eğer yarışmacılarda değişiklik yapabilirdi, içeriğini eğlence havasından uzaklaştırabilirdi bir bölüm olsun bunu yapması mümkündü. Hiç yayınlamaması da mümkündü. Ama yapmadı.

İşte değerlerimizden uzaklaşıyoruz-u tetikleyen davranışlar böyle başlar. Yani bugün sokaktaki adamın sözlerini değil asıl onları bu noktaya getiren nedenleri sorgulamamız gerek.

Bu sadece Birand için de geçerli değil ülke için önemli olan ölümlerin ardından sergilenen her olumsuz davranış bir sonrakinin tetikçisidir.

Depremle sarsılmış, şehit haberleriyle yıkılmış ya da bir devre imza atmış önemli isimlerin öldüğü bir zamanda siz kalkıp eğlencenize devam ederseniz azar azar bir diğer ölüm saygısını yitirir.

Bugün olduğu gibi, Birand’ın ve Toktamış Hoca’nın ya da diğerlerinin ardından sarf edilenler ne ilk ne de son olacak.

Ama onlar hep yaptıkları ilklerle anılacak, başarılı, bir devre tanıklık etmiş, bir devrin üzerinde söz sahibi olmuş ünleri yurt dışına taşmış insanlar olarak.

Kaybeden taraf ise ölüme saygı duymayı unutmuş insanlık olacak…

Sevseniz de, sevmeseniz de, duysanız da, duymasanız da gerçek bu…

oyatekin@gmail.com                                                                                               

https://twitter.com/#!/oyatekin (@oyatekin)                                       

http://yurthaber.mynet.com/yazarlar/tum/1/o.tekin35

OYA TEKİN / MEDYABEY.COM

Not: Burada yazılan tüm yazılarım elektronik imza ve zaman damgası güvencesi altında yasal hakları korunmaktadır. Hiçbir şekilde basılı ya da elektronik bir ortamda (CD, Internet vs.) kaynak gösterilmeksizin izin alınmadan kullanılamaz.

 
Toplam blog
: 295
: 3718
Kayıt tarihi
: 01.10.06
 
 

Milliyet Bloğa nasıl geldim ve nasıl yerimi aldım bilmiyorum. Sanırım uzun yıllar okuduğum bölüml..