Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

18 Ocak '13

 
Kategori
Güncel
 

Mehmet Ali Birand öldü mü; geride Acun kaldı mı! Acun Ilıcalı, Menderes, belgesel

Mehmet Ali Birand öldü mü; geride Acun kaldı mı! Acun Ilıcalı, Menderes, belgesel
 

Merhum Birand, kuşağının en sevimli ve en verimli gazetecisiydi. Haberle halk arasında bağ kurmasını bilen biriydi. Seksenli yıllarda özellikle dışarda yaptığı röportajlar bugün için bile cesurca sayılacak cinsten gazetecilik örnekleriydi.

Birand bununla da kalmadı...Merhum Menderes belgeseli gibi, Türkiyedeki vesayetçi rejimi şok edecek çalışmalara imza attı...Televizyon gazeteciliğine yeni bir ruh getirdi. Onun izinden, onun talebeleri yeni belgesellere imzalar attılar.

Birand'ı farklı kılan sadece işine  olan saygısı değil, halkına olan saygısıydı. Sevimliliği, tevazusu ve işine ideoloji karıştırmayan tutumu ile, aynı kuşak meslektaşlarının çoğunun aksine, gönüllerde yer etti kendisine...

Şurası kesin ki, gerek yazılı gerekse görsel basında yükselmenin ve sevilmenin yolu "halka saygı" dan geçiyor. Halka yakın olmak, alçak gönüllülük ve güler yüzlülük işin püf noktaları. Günümüz televizyonculuğunun en verimli adamı Acun'un(Ilıcalı) da aynı özellikleri taşıdığını vurgulamak isterim. Bu yüzden başlığı böyle koydum.

Birand meslek hayatının son yıllarını haber spikeri olarak halkın huzurunda geçirdi. Çok iyi konuşan, kelimeleri inciler gibi peş peşe sıralayan biri değildi. Aksine, sık sık tökezler "ee..."ler yapardı. Ama, ilgiyle izlenir ve daha düzgün konuşan enkırmenlerden daha iyi anlaşılırdı.

Bunun nedeni elbette, Merhum Bırand'ın huzuruna çıktığı insanlarla televizyon ekranından kurduğu samimiyet bağı idi. Jestleri mimikleri, bir televizyon spikerinden haber dinliyor gibi değil de, mahalle kahvesinde samimi bir dostla muhabbet ediyor gibiydi.

Birant inançlı biri olarak öldü. Allah'a da inanıyordu elbette...Ama galiba onun asıl inandığı insanlardı. İnsanlara iyi şeyler verince bunun karşılığının sevgi ve ilgi olarak alınacağını biliyordu...Halkına gösterdiği saygıyı sevgi olarak devşirdi.

Bu bakımdan Bırand'ın ölümü herhangi bir televizyoncunun ölümünden çok farklı olmuştur. Bunca yazı, açıklama, taziye ve üzüntü bunu açıkça gösteriyor. Tabii, Birand'ın  "raiting kaygısı"yla gün boyu  öldürülüp öldürülüp diriltilmesi de manidar olmuştur. Buna da "mesleğin cilvesi" demek gerek herhalde...

Elbette, ölüm herkes içindir...Yıllarca ölüm haberlerini verenler için de ölüm vardır. Mehmet Ali Birand da bu kaçınılmaz olanı yaşamıştır bugün. Önemli olan, geride iyi bir isim ve kendisine hayır dua edecek insanlar bırakmasıdır.

Onun en zor zamanlarda bile (örneğin 28 Şubat sürecinde) halkından yana tavır koyması, bunun bedelini de ödemesi, onu demokratik gazeticiliğin duayeni olarak Türk gazetecilik tarihininin baş sayfasına yazdırmıştır.

Dürüst ve sevecen bir aile babası, nerdeyse son gününe kadar işinin başında bir gazeteci olarak Birant  dolu dolu bir hayat yaşadı. Kendi ifadelerinden çıkardığımız kadarıyla tam istediği hayatı yaşadı. Şu fani dünyada bu her kula nasip olmaz.

Güzel bir hayat ve güzel bir ölüm... Ötesini bilemiyiz.... Ama, yarın imam "nasıl bilidiniz" diye sorduğunda bu ülke insanının büyük çoğunluğu "iyi bilirdik" diyecektir Birant için...

Evet, iyi bir adam öldü bugün... Allah taksiratını affetsin!

 

Bu blog Milliyet.com.tr sitesinden 787 kez görüntülenmiştir

 
Toplam blog
: 1645
: 822
Kayıt tarihi
: 19.01.08
 
 

Edebiyat, kamu yönetimi ve gazetecilik tahsili... 27 yıllık eğitimcilik hayatından sonra emeklili..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara