- Kategori
- Mizah
Memefili ve memefobi gerçeği
Elbisenin modeli ne kadar hoş, di mi? :)
Yunanca kökenli ‘fili’ ve ‘fobi’ sözcüklerinin anlamlarını bilirsiniz. Biri sevicilik, diğeri korku. Hatta psikolojide nekrofili, agorafobi gibi birkaç rahatsızlığın isimlerinde de yer alırlar.
Gelelim benim icadım, memefili ve memefobiye:
Birbirine zıt bu iki durumun oluşumu, henüz minnacık bir bebekken, yeryüzünün en vazgeçilmez nesneleri olan annemizin memeleri ile başlar. O, pembemsi uç yanağımıza değdiği an hisseder, anında ağzımızı kuş yavrusu gibi açıp aranmaya başlarız. Denk getirdiğimiz anda curp curp... Genellikle gözlerimiz kapalıdır, çünkü aldığımız haz yalnızca karnımızı doyurma hazzı değil; içgüdüsel başka zevklerin de temelini oluşturmaktadır. (Bu fikir sapık Freud Amcamdan.)
İşte memenin bu yaşamsal fonksiyonu esnasında anne, bebeğini erken sütten kesmişse veya bebek yeterli süre emmemişse, yahut da emdiği süre bir türlü yeterli gelmemişse, kız bebeklerde (memeteşhirle birlikte) memefobi; erkek bebeklerde memefili oluşmaya başlar.
Memefili, yani meme sevicilik. Anne memesine yeterince doyamamış pisboğaz erkek bebek büyüdüğünde her gördüğü nesneyi memeye benzetmeye ve onunla ilgili hayaller kurmaya başlar. Gerçek bir çift meme gördüğünde de önceden yaptığı benzetmeleri şıppadanak ortaya sürüverir. Yoksa, “Portakallara bak yavrum benim!” nidaları, veya pazarda-panayırda “İkizlere takkeeeeee” çığırtkanlığı niye oluşsun?
Bebeklik döneminde tohumları atılan memefili, ergenlik döneminde zirve yapar. Nereden biliyorum? Tabii ki kendi lise yıllarımdan. Tahtada yazan H2+SO4 kimya formülünü bir türlü ezberleyemeyen yarı şabolarımızın sıra altlarında, meme uçları yıldızla kapatılmış mankenlerin yer aldığı yarı pornografik dergiler cirit atardı. Basit bir kimya formülünü ezberleyemese bile, o dergilerin, sayısı, sayfa numarası ve o sayfaya ait mankenin adını soyadını kendi adından bile daha iyi bildiğine hiç şüphem yok.
Teneffüslerde üçü beşi bir araya gelmiş ve sadece kafalardan oluşan bir yuvarlak içinde iseler bilirdik ki; yine o dergilerden biri karıştırılıyor. Hepsinin gözlerindeki o manyak pırıltıları görmemek mümkün değildi?! İlerleyen yıllarda bu durumun memefili olduğunu keşfedecektim! ( Roman cümlesi gibi oldu değil mi? Vay!)
Hasılı erkeklerdeki memefili sonraki yıllarında da gelişerek, renklenerek devam eder. Nerede bir açık yaka ve o açık yakadan şov yapan bir çift memenin çatalını görse, gözler anında, av görmüş köpeğin ferma verişi gibi o noktaya kilitleniverir!
Şov yapan hemcinsimin meramı da başka bir sapıklık cinsi olsa gerektir, diyeceğim; ama dekolte giymeyi seven hanımları sinirlendirmeyi göze alamıyorum. Yine de yazının sonundaki notuma bakarsanız bu duruma da gayetle bilimsel bir açıklama eklediğimi göreceksiniz.
Hemen konuyu kadınlardaki memefobiye getiriyorum: Meme korkusu. Kızlarda ergenlik döneminde başlayan ‘memesel’ kaygılar, yaş ilerledikçe korkuya, sonrasında da ‘adaaam sen de’ye dönüşen bir skala izler. (‘Adaaam sen de’ vaziyeti, ‘umutsuz vaka’ boyutundan başka bir şey değildir, benden söylemesi.)
İlkin; “Ne zaman çıkacak bunlar ya?” sızlanması, ardından; “Eyvah benim memelerim küçük, kimse beğenmeyecek!”serzenişleri, derken; “Benimkiler de fazla büyük, inan taşıyamıyorum” gerginlikleri ergenliğe damgasını vuran kaygı cümleleridir.
Yaş ilerledikçe; “Sarktılar mı ki?” kabusu baş gösterir. Sarkmaya karşı pratik bilgiler edinmenin yolları aranır. Basit jimnastik hareketleri, kremler, su pompaları kullanılsa nasıl olur ki, soruları arkadaşlar arasında memefobinin gelişmiş versiyonudur. Bazen biri, “Şekerim, estetik diye bir icat var, biliyorsun” der. Beriki; “Para denilen icat daha eski, şekerim” diye karşılık verir.
‘Sarkma testi’ konusunda sohbetleri duysanız gülmekten ölürsünüz:
“Şekerim, sarkma testini biliyor musun?”
“Nasıl bir şeymiş o?”
“Bak şimdi, memenin altına bir kalem koyuyorsun, düşerse sarkmamış, yok tutarsa, sarkmış demektir”
“Sadece kalem mi?”
“Evet, tek bir kalem.”
“O hooo! Benimkinin altına kalem, defter, kitap hatta okul çantası koy, onları bile tutar.”
“O-ha!”
…
Notum: Aslında hemcinslerimin şov merakı da bebeklik dönemlerine dayanır. Annesini yeterince emememiş kız milleti, büyüdüklerinde sırf annelerine nispet olsun; “Baaak! Benimkiler de var ve seninkilerden daha güzeller!” demek için teşhirci olurlar. Yani, sebep çok masumdur aslında. (Bu notumla hemcinslerimin oklarından sıyrılmış olmayı diliyorum.)