Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Temmuz '06

 
Kategori
Kent Yaşamı
 

Memleketi satar bunlar!

Memleketi satar bunlar!
 

Siz hiç şehirlerarası otobüslerde cep telefonunuzu açık unuttunuz mu? Yada İstanbul’da cep telefonuyla konuşmanın yasak olduğu yeşil otobüslerde?

Hiç tavsiye etmem. Dayak yiyeceğinize emin olabilirsiniz. Şehirlerarası otobüslerde cep telefonunu açık unutan birine, ne kadar düzgün giyimli ve beyefendi görünüşlü olursa olsun at hırsızına bakar gibi bakılır. Öyle aşağılayıcı bakışlar atılır ki yer yarılsada içine girsem diye düşünür insan. Hele bir de hasbelkader telefonunuz çalıp konuşmaya başladıysanız kesin linç edilirsiniz. Başka şu toplumda ne yaparsanız yapın, bu kadar şiddetle kınanmazsınız; hep hoşgörüyle karşılanırsınız...

Geçenlerde İstanbul’da Bakırköy-Eminönü otobüsüne bindim.. Lise çağlarına olduğunu tahmin ettiğim genç bir çocuk otobüste cep telefonu çalınca açıp konuşmaya başladı. Ben o ana kadar otobüs camlarındaki cep telefonuyla konuşmanın sakıncalı olduğu uyarı yazılarını görmemiştim. Telefonla konuşan delikanlı da bilerek yada bilmeyerek konuşmaya devam ediyordu.Tam o esnada ön koltukta oturan orta yaşlarda bir bayan arkaya dönerek:

- "Cep telefonunuzu kapatır mısınız lütfen?" dedi, normal ama kınayan bir ses tonuyla.

Delikanlı bayanın bu uyarısını duydu ama duymamazlıktan gelerek konuşmasına devam etti. Öndeki bayan kafasını sağa sola salladı ve burnundan derin bir nefes alarak yeni bir hamle için hazırlık yaptı. Delikanlının konuşmaya devam etmesi belli ki iyice sinirlendirmişti onu. Tekrar arkaya dönerek bu sefer daha yüksek bir ses tonuyla:

- "Şu telefonunu kapat artık" dedi. "Cep telefonuyla konuşmanın yasak olduğunu bilmiyor musun?"

Ortam iyice gerilmeye başlamıştı. Hanımefendinin bu çıkışı kendisine yandaş toplamaya yetti. Hemen yanında oturan biraz daha yaşlıca bir beyefendi:

- "Görüyorsunuz değil mi" dedi. "Bu ülke kimlere kalacak…"

Delikanlı hala telefonla konuşuyordu ve kapatmaya da niyeti yok gibiydi. Konuştuğu kişinin sevgilisi olduğu ağzının kulaklarına varmasından belliydi. Homurtular, el kol hareketleri artınca delikanlı telefonda konuştuğu kişiye:

- "Bir dakika canım, bana bir şey söylüyorlar" deyip, ön tarafa doğru bakarak:

- "Bana mı dediniz?" dedi.

Hanımefendi:

- "Tabi sana diyoruz, kör müsün, görmüyor musun telefonla konuşmak yasak, senin yüzünden yolda kalacağız" dedi.

Yanındaki diğer beyefendi de ayağa kalkıp elini delikanlıya doğru sallayarak:

- "Kapatsana şu telefonu" diye bağırdı.

Telefonu henüz kapatmamış olan delikanlı bu kadar sert tepkiye dayanamayarak:

- "Sizi ilgilendirmez, kapatmıyorum" dedi.

Gidişat kötüydü. Homurtular artmaya başlamıştı. Lakin otobüste delikanlıya tepki gösterenlerin yanında bir o kadar da gösterilen tepkiyi aşırı,ölçüsüz ve anlamsız bulanlar da vardı. Onlardan biri de bendim. Belki daha yumuşak ve uygun bir dille söylense telefonu kapatacaktı delikanlı. Serseri görünümlü biri değildi. Naif birine benziyordu. Otobüste o ana kadar susan her halinden emekli öğretmen olduğu belli olan bir amca öndeki tepki gösteren guruba dönerek:

- "Bu gençler bu güzel ülkenin kıymetini bilmiyor, satar bunlar memleketi. Baksana büyüklere saygısı bile yok.Yazıklar olsun" demez mi?

Bu gazı alan öndeki bayan şöföre doğru giderek:

- "Şoför bey, uyarsanıza şu çocuğu. Neden ağzınızı açıp bir şey söylemiyorsunuz. Söyleyin şuna kapatsın telefonu" dedi.

Şoför eliyle "Delimi ne?" der gibi yaptı. Öndeki sosyetik giyimli başka bir bayan lafa girerek:

- "Asıl bu şoförü şikayet etmek lazım, baksanıza hiç umurunda bile değil. Görevini yapsana kardeşim" demez mi?

Cephe genişlemişti. İş meydan muharebesine dönmek üzereydi. Delikanlıyı Eminönü'den denize dökmeye kararlıydılar. Ben daha fazla dayanamayıp delikanlıya:

- Ya dedim, kapat istersen şu telefonu, tatsızlık çıkmasın. Tepkilerine aldırma. Ne yaptıklarının farkında değiller" dedim. Delikanlı kapattı telefonu sonunda ve sinirden ilk durakta aşağıya attı kendini. Ben Eminönü’ne kadar devam ettim. Çocuk indi inmesine ama dedikodular, homurtular ve zafer edasıyla yapılan konuşmalar son durağa kadar devam etti.

Delikanlı bir anda otobüste "memleketi satan hain" durumuna düşürülmüştü. Bu duruma daha önce şehirler arası otobüslerde, metroda ve birçok toplu taşıma aracında rastladığım için şaşırmadım doğrusu. Bundan çok daha önemli memleket meselelerine bu işe gösterilen tepki kadar neden tepki gösterilmiyordu acaba? Kamuyu ve kamu hukukunu ilgilendiren, yaşamımızı ve geleceğimizi direkt etkileyen hangi meselede toplum olarak bu kadar tepki duyabiliyoruz diye zihnimi şöyle bir yokladım.

Evet düşündüm saatlerce ama cep telefonuyla otobüste konuşmak kadar tepki gösterdiğimiz hiçbir örnek bulamadım. Hayret etmemek elde değildi...

- Memleketin 40 milyar dolarını hortumlayanlara ne tepki gösterdik bugüne kadar? Hatta bırakın tepki göstermeyi hortumculara yüzde 7 oy veren bu toplum değil mi?

- Dünyanın en pahalı elektriğini, en pahalı benzinini, en pahalı iletişim vergisini, en pahalı sigorta primini biz ödemiyor muyuz? Gıkımız çıktı mı bugüne kadar…

- Şu güzelim denizlerimize atmadığımız nane kalmadı. Şehirlerimizin tüm pisliği arıtılmadan belediyeler tarafından denizlerimize-geleceğimize dökülüyor. Umurumuzda mı?

- İstanbul’da bizi şu günlerde canımızdan bezdiren sözüm ona yol yapım çalışmalarına ne dersiniz? Sürekli çalışıldığı halde hiçbir ilerleme sağlamayan ve etrafımızı köstebek yuvasına çeviren bu çalışmalar daha mı önemsiz?

- Ya tarihi eserlerimize verilen zararlar. Müzelerimiz, devlet tarafından tayin edilen gözünü para hırsı bürümüş üstelik maşları bizim ödediğimiz vergilerle ödenen hain bürokratlarca soyulurken hiç içimiz cız etti mi?

- Ya bize bal diye glikoz şurubu satan, toz biber diye tuğla tozu yediren, dana eti diye domuz eti yedirenlere ve onlara meydanı boş bırakan yetkililere ‘’cık cık cık’’ deyip göbeğimizi kaşıyarak izlemekten başka ne tepki gösterdik söyler misiniz?

- Bütün bunları bırakalım da en basitinden yanımızda denize sigara izmariti atan birine hiç şu delikanlıya gösterdiğimiz tepkinin onda birini gösterdik mi acaba? O izmarit 150 lt suyu ve etrafındaki canlıları zehirliyor, ne olur yapma dedik mi?

Bütün bunlara tepki göstermeyen bizlerin cep telefonuyla konuşan çocuğu linç etmeye kalkması hiç samimi gelmiyor bana nedense. Yaşadığımız olumsuzlukların yanında bu hadisenin esamesi bile okunmaz. Bütün hıncımızı cep telefonuyla konuşanlara saklamamız hiç de adil değil doğrusu. Bu ne perhiz ne lahana turşusudur yahu. Asıl tepkimizi geleceğimizi karartanlara gösterirsek toplum olarak daha güzel günler göreceğimize inanıyorum. El insaf….

 
Toplam blog
: 9
: 869
Kayıt tarihi
: 14.06.06
 
 

Dünya ve toplum olarak çok büyük değişim ve dönüşümler sath-ı mailine girmiş bulunuyoruz. Ben sadece..