Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Eylül '10

 
Kategori
Öykü
 

Memleketimin delileri-18

Memleketimin delileri-18
 

Memleketimdeki maçın ikinci devresi başlıyor


Devre arasında soyunma odalarının birinde panik, diğerinde ise bayram vardı. Mantıkspor’lu oyuncular olanlar karşısında şaşkındılar ve ne yapacaklarını bilemiyorlardı. Çaresizce çözüm arıyorlar ve kendi aralarında konuşuyorlardı.

-Arada 13 fark var. Bu farkı kapatmalıyız ama nasıl?

-Yenildiğimize yanmıyorum da maçtan sonra herkes bizimle dalga geçecek, ona yanıyorum.

-Sokağa bile çıkamayacağız, rezil olduk rezil!..

-Yerli Pele onlarda iken, biz bir şey yapamayız.

-Yerli Pele’yi bir şekilde saf dışı etmeliyiz, fakat nasıl? Ayağına bir çelme atıp düşürsem, belki oynayamaz. Ben kırmızı kart görürüm, takım da maçı alır.

-Öyle şey olmaz! Hem sen onun ayağına vursan, onun değil de büyük bir ihtimalle senin ayağın kırılır. Adamdaki olağanüstü gücü görmüyor musun?

Birden Çok Öğretir Mahmut, yerinden fırladı:

-Buldum! dedi. Mahmut özel ders veren, dersi çok iyi anlatan bir öğretmendi. O kadar çok özel öğrencisi vardı ki bazı günler gece yarısına kadar çalışırdı.

Antrenörden izin alıp, dışarı çıktı ve Yerli Pele’yi beklemeye başladı. Kaçıkspor’lu futbolcular çıkmaya başladığında ayakkabısının bağını bağlıyormuş gibi yaptı ve tam yanından geçerken Yerli Pele’nin koluna girip:

-Merhaba! Aslında seninle hemşehriyiz, çünkü benim atalarımın da sizin oralardan geldiği söyleniyor. (Halbuki birazcık esmerliği dışında ona benzeyen hiçbir yanı yoktu.)

-Desene uzaktan da olsa burada benim de bir akrabam var.

-Niye uzaktan olsun? Belki de çok yakın akrabayızdır. O yüzden bizim birbirimizi korumamız lazım. Senin iyiliğin için şu söyleyeceklerimi iyi dinle! Senin kafanın şekli nasıl?

-Nasıl olacak, yuvarlak gibi!

-Peki, topun şekli nasıl?

-Yuvarlak.

-Sen ayağınla her topa vurduğunda diğer yuvarlak olan kafana da vurmuş olmuyor musun?

-Oluyorum.

-Kafana gelen bu darbeler, sana zarar vermez mi?

-Vermez olur mu? Araba kazasında da kafamı yere vurmuştum. Top oynarken de bazen başım ağrıyor. Ben de neden ağrıyor, diye düşünüyordum.

Sorumsuz Bülent yanlarına yaklaştı ve Yerli Pele’nin kolundan çekti, sürüklercesine Mahmut’un yanından uzaklaştırdı. Mahmut’un ona iyi niyetle yaklaşmadığından emindi.

İkinci yarının başlama düdüğünden sonra, topa ilk vuran takım Kaçıkspor’du. Maç başladıktan kısa bir süre sonra herkes Yerli Pele’nin kendi on sekizinin içinde bir yere çakılı kaldığını, yerinden hiç kıpırdamadığını gördü. Yerini değiştirdiği zaman ise ya birisi ona pas atmıştır toptan kaçıyordur, ya da top ona doğru geliyordur. Topa çarpmamak için defalarca yer değiştirmek zorunda kaldı.

Beş dakika içinde iki gol yiyen Kaçıkspor’lu oyuncular, Yerli Pele'nin eksikliğini hissetmekte gecikmediler. Neden orada durduğunu, neden oynamadığını anlamamışlardı. Sırayla neden oynamadığını sordular, oynaması için yalvardılar, hatta bazıları tehdit bile ettiler. O, hepsine aynı cevabı veriyordu:

-Oynayayım da kafama mı vurayım?

Ancak hiç kimse bu cevabın ne anlama geldiğini bilemiyordu. Antrenör Hayati, durumu fark edince bir ara Yerli Pele’yi çıkarıp Küt Küt Seyfettin’i almayı düşündü ise de:

-Boş ver şu hayvan katilini, deyip bundan vazgeçti.

Küt Küt Seyfettin’in büyük bir kamyonu vardı. Bununla her türlü eşyayı her tarafa taşıma işi yapıyordu. Bu gidip gelmeleri sırasında önüne çıkan hayvan olursa asla fren yapma zahmetinde bulunmaz, o hayvana çarparak öldürürdü. O yüzden herkes ona “Küt Küt” lakabını uygun görmüştü. Seyfettin özellikle Kedi, Köpek, Tavuk gibi hayvanları ezerdi. Koyun, Keçi ve büyükbaş hayvanlara pek ilişmezdi. Çünkü onları ezdiğini sahipleri görürse bedellerini ödemek zorunda kalabilirdi. Kedi, Köpek, Tavuk işi öyle değildi. Zaten kedilerin ve köpeklerin çoğu sahipsizdi, tavuk için de sahipleri fazla zorluk çıkarmazlardı. Kahvehane önünden geçerken bazıları “Küt Küt, bu gün kaç tane?” diye sorarlar, o da bazen “İki” bazen “Üç” bazen de “Bugün şanssızdım” diye cevaplandırırdı.

Az sonra Mantıkspor’un antrenörü Bahattin bey, meslekdaşının düşüncelerini okumuşçasına Balıkçı Sadi’yi çıkarıp Küt Küt Seyfettin’i alıvermişti. Bu arada skor Mantıkspor:7 Kaçıkspor:14 olmuştu.

Kaçıkspor hiç gol atamıyordu. ”Her şey bu Pele bozuntusu yüzünden bu hale geldi” diye düşünen Anadın mı Samet, hakeme görünmeden Yerli Pele’ye öylesine bir tekme attı ki gariban çığlık atarak yere yuvarlandı. Olay yerine çok uzak olan hakem çığlığı duymasına karşılık Yerli Pele’nin yuvarlandığını görmemişti. Ancak olayı bir gören vardı: Bilgiseverof Umursamaz Rüştü. Hemen bayrağını kaldırdı hakem maçı durdurdu, Rüştü’nün yanına gidip meseleyi öğrendi ve Anadın mı Samet’i oyundan attı. Samet alkışlar arasında küfür ede ede sahayı terk etti.

Kaçıkspor, Samet’in atılmasıyla daha da zora girdi. Antrenör Psikiyatrist Hayati, saçlarını, bıyıklarını öfkeden yolmuş, bu da yetmemişti, şimdi ise bacağındaki kılları yoluyordu. Hayati, skor levhasına bir kez daha baktı: Mantıkspor-12 Kaçıkspor-14

Maçın bitmesine sadece beş dakika vardı. Böyle bitmesine de razıydı, ama nerde? İşte bir gol daha gelmişti. Fark bire indi.

Bitişe bir dakika kala Mantıkspor beraberliği sağladı. Dördüncü hakem ışıklı zaman göstergesini kaldırdı. İlk devrenin aksine sadece iki dakika eklemişti.

Psikiyatrist Hayati, son bir gayretle taç çizgisinin yanına geldi. Adeta çökmüştü. Bütün gücünü toplayarak bağırmaya başladı:

-Bana bak, uyduruk Pele! Seni ben Pele yaptım. Yarın süründürecek olan da benim. Sen ise bundan sonra kafana vur dur, kafana vur dur “Ben ne yaptım!” diye.

Uzatma dakikalarının da bitmesine saniyeler vardı. Yerli Pele antrenörünün söylediklerinden sadece iki kelime anlamıştı: ”Kafana vur, kafana vur!” Ötekileri duymamıştı bile. Ayağa kalktı, top ona doğru geliyordu. Başı ağrısa da Hayati’nin bu direktifini yerine getirecekti. Çünkü şimdiye kadar onun verdiği hiçbir emri yapmamazlık etmemişti.

Yerli Pele, kendi on sekizinin içinden topa öyle vurdu ki, topun rakip kaleye gidip ağlara takıldığını gören kişi sayısı çok azdı. Gol ile birlikte santra bile yaptırmadan hakem bitiş düdüğünü çaldı. Kaçıkspor maçın galibiydi.

Maçtan sonra, Yerli Pele’yi hareketlendirip maçı kazandığı için Kaçıksporlu taraftarlar Hayati’nin heykelini dikmeye kalkmışlar, ancak o bunu engellemişti. ”Ne de olsa psikiyatrist canım! Bizim gibilerin dilinden anlasa anlasa o anlar” şeklindeki konuşmalar hem futbolcular hem de taraftarlar arasında geçiyordu.

 
Toplam blog
: 1081
: 980
Kayıt tarihi
: 30.07.10
 
 

Uzun yıllar çeşitli sitelerde Oruç Yıldırım adı ile yazı yazdım. Dört tane romanım ve çokca da de..