Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Eylül '08

 
Kategori
Edebiyat
 

Memnu diziler..!

Memnu diziler..!
 

Türk Edebiyatının popüler romanları, yine ve yeniden televizyon dizisi haline getiriliyor..Yaprak Dökümü ile başlayan furya, Dudaktan Kalbe ve nihayet Aşk-ı Memnu ile sürüyor..

Dizi bolluğunda konu kıtlığı çekilirken yeniden geçen yüzyılın ilk yarısında yazılmış romanlara sarılmak, kültürel devamlılığın sağlanması bakımından olumlu bir gelişme olabilir. Yeni nesiller, eski eserleri tanımış olurlar..Eskimeyen değerleri de görmüş olurlar..

Ancak, ortada önemli bir sorun var; diziler eserinin orijinaline ne kadar bağlı kalıyor..Sadece konu bakımından değil, karekterlerin canlandırılmasında, repliklerin yazarın kaleminden çıkmış haliyle verilmesinde eserin kendisi ile dizi arasında "kel alaka..!" denecek kadar farklılıklar var..

Son günlerin gözde dizisi "Aşk-ı Memnu" ya bakalım: Halit Ziya'nın Yirminci yüzyılın başlarındaki Boğaziçi hayatını yansıtan romanı ile bu yeni dizinin ne kadar benzerliği var..? Tamam isim aynı isim, kahramanların ismi de aynı..Ama bunlarını dışında bir benzerlik nerdeyse yok..

Günümüz şartlarına uyarlama olacaksa bu kadar olur mu..? Eğer muradınız Aşk- Memnu'yu günümüz hayatına adapte etmek idiyse, o zaman isimleri de günümüz şartlarına uyarlasaydınız..Aşk-ı Memnu yerine "Yasak aşk" deseydiniz..Behlül'ü, Bihter'i, Beşir'i bugün daha çok kullanılan isimler haline getirseydiniz.. O zaman da eserden geriye "eser" kalmazdı, diyorsanız; ben de diyorum ki, bir edebi eserin sadece isimlerini kullanarak onu canlandırmış olmazsınız..!

Edebiyat eserleri, yazıldıkları dönemin ruhunu taşırlar..Ancak o ruh, her dönem insanına hitap eder..Bu hitabı okuyucu kendisi alır, siz ona dikte edemezsiniz..Yani şimdi Sheakspeare'nin Macbeth'ini, Othello'sun, Kral Lear'ini günüm hayatına adapte ederek nasıl canlandıracaksınız..?

Kral Lear yerine, mafya liderlerini mi koyacaksınız..Çünkü günümüzde krallar ve krallıklar yok..

Aşk-Memnu'nun ilk çekimi, eserin yaşandığı dönemi canlandırıyordu ama oldukça büyük ilgi görmüştü..Yapılması gereken budur..Yeniden ve daha iyi kostüm ve sahne düzenlemeleriyle, yüzyılın başındaki Boğaziçi hayatını canlandırmalıydınız, günümüzün alabildiğine yozlaşmış hayatını değil..

Hele o replicler ne oluyor..? Halit Ziya'nın, kendi eliyle sadeleştirdiği Türkçesi bile mükemmel bir üslup taşırken, ne hale getirmişsiniz o konuşmaları..?

Hadi günümüz Türkçesine biraz daha yaklaştırmak için, bir parça daha sadeleştirebilirdiniz..Ancak sizin yaptığınız, Halit Ziya'yı katletmek olmuş, başka bir şey değil..

Yaprak Dökümü'ndeki Ali Rıza Bey'in ailesi için verdiği mücadeleyi ve bu mücadelede yaşadığı "yenilgi" yi de, ucuz aşk trafikleri içerisinde boğdunuz..

Ticari kaygılar, diziyi sonu gelmeyecek kadar uzatmalar, eserleri tam anlamıyla "suyunun suyu" haline getiriyor..Romanlar, yazarlarının elinden çıkmış halini yitiriyor; geriye sadece isimler kalıyor..

Bu edebiyat katliamına "dur" diyecek bir Allahın kulu yok mu..? Bu yazarların varisleri, torunları da mı yok, "Ne hale getirdiniz benim dedemin eserini" diyecek..?

Bunlar ne "memnu" diziler böyle..!!

 
Toplam blog
: 1645
: 822
Kayıt tarihi
: 19.01.08
 
 

Edebiyat, kamu yönetimi ve gazetecilik tahsili... 27 yıllık eğitimcilik hayatından sonra emeklili..