Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Aralık '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Menapoz da bir kadın....

Menapoz da bir kadın....
 

Bugün yaşadığım bir olayı aktarmak, paylaşmak istiyorum. Beni bir kadın olarak derinden yaraladı.

En büyük zevkim, migros alışverişi sonrası, kendimi ödüllendirmek olarak adlandırdığım türk kahvemi içmektir çıkışta ki cafede. Yine böyle bir alışveriş sonrası oturdum kahvemi sipariş ettim. Beklerken de biraz uzaklara daldı gözlerim. Kadın olmanın güzelliklerini ve zorluklarını sorgulamaya başladım. "Masanıza oturabilir miyim?" diye bir ses kendime getirdi beni. Önce istemedim açıkçası. Her yer boştu çünkü. Ve ben iş dönüşü günün yorgunluğunu kendi kendimle kalarak ve kahvemi içerek üzerimden atmak ve eve her zaman ki polyanna tavrımla gitmeyi planlamıştım. Ama bayanın gözlerinde tuhaf bir ısrar vardı "lütfen" dedi. "buyrun" demek zorunda kaldım.

- Kusura bakmayın tek başıma oturmaya çekindim. Bakırköy'e ilk kez geliyorum. Bir bayan olarak sizi görünce rahatladım. Teşekkür ederim.

- Rica ederim. Neden bir bayan olarak tek başınıza ilk kez geldiğiniz bir yer bile olsa çekiniyorsunuz?

Burası bir alışveriş merkezi ve saat henüz 6. Tüm mağazalar açık ve büyük bir çoğunluk çalışıyor. Hatta personelin büyük bir çoğunluğu kadın. Dahası şu an kahvemi getiren de bir bayan.

_ Haklısınız. Ama ne bilim senelerdir her yere eşimle gittim. Siz evli misiniz? Çocuğunuz var mı?

diye devam eden soru cevap faslından sonra ağlamaya başladı durup dururken. Hemen hemen aynı yaştaydık. Ve ben sormadan anlatmaya başladı..

-Kendimi bir kafeste gibi hissediyorum. Ne demir parmaklıkları kırabiliyorum ne de ayağıma vurulan zinciri. Gecelerim kabus gibi. Sürekli sıkıntılarım var. Gece hiç uyanmıyorsam 10 kere uyanıyorum. Terliyorum. Ve bu dönemi tek başıma ve yanımda uyuyan eşime belli etmemeye çalışarak geçiştiriyorum. Adını telaffuz etmeyerek olayı doğallaştırıyorum kendimce. Menapoza girdim. Biliyorum ki sadece doğurganlığım bitiyor. Yine biliyorum ki her kadın bunu yaşıyor. Kızım ergenlik döneminde 17 yaşında. Sorunları var. Çalışıyorum sorumluluklarım var. Eşimle sadece iyi bir ev arkadaşıyız yıllardır. Ve ben çok yalnızım. Östrojen alamıyorum fibrokistlerim var. Dışa dönük görünsemde içimde fırtınalar kopuyor. Psikolojik destekte alıyorum ama sadece ilaç bazında. Terapiye inanmıyorum. İrademle yenmeye çalışıyorum. Çevreme, kızıma, eşime, aileme, arkadaşlarıma, hiçbir şey hissettirmemek adına çok yorgun düştüm. Eşime durumu anlattım. Geceleri ayrı yatalım dedim. "Seni boşarım " dedi. Ama her gece kendisi tv karşısında uyuyor. Ve sabaha karşı yerine gelip yatıyor. Alkolle sakinleşmeye çalıştım. Sonra düşündüm hiçbir şey hallolmuyor ki. Sabah kalktığımda sorunlar aynen karşımda. Aynı evi paylaşan iki insan. Ve içtikçe içimde ki boşluk katlayarak büyüyor. Kitap okuyorum bol bol. 2 ayda 17 kitap bitirdim. Herşeyi kendimce halletmeye çalışıyorum. Ama yaşamımda ki sevgi eksikliği katlayarak büyüyor. Kadın olmanın sancıları mı bunlar sizce?

Evet sevgili dostlar. Türkiye'de kadın olmak sanırım böyle birşey. Üstelik İstanbul gibi büyük bir metropolde. Varın gerisini siz düşünün. İçim acıdı. Amacı fikir almak ya da yardım istemek değildi. Sadece tanımadığı ve yüzünü bir daha görmeyeceği bir insanla dertleşmekti. Tüm ısrarlarıma rağmen ne adres nede telefon numarası verdi. Kendisine dostça uzattığım kartımı bile red etti. Yol boyu düşündüm.. Sayıları kaça varıyordu acaba sevgisiz ve iki kişi başlayan evliliklerde tek başına yaşamaya mahkum kadınların ?

Sevgi dolu günler..

 
Toplam blog
: 347
: 1365
Kayıt tarihi
: 31.10.07
 
 

İstanbul 25 Temmuz : /… İşletme tahsil ettim. Özel ilgi alanım olduğu için 2 yıl Psikoloji okudum..