- Kategori
- Gündelik Yaşam
Merak

Bir şey olmanın, bir yere ait olmanın dayanılmaz hafifliğini yaşayamamak ne kadar zor bir hayattır. Sağcıların, solcuların, dincilerin, dinsizlerin, faşistlerin, liberallerin, Kemalistlerin, Atatürkçülerin, aklınıza gelen ne kadar izm li izm siz bir yerler varsa ve bu yerlerin hiçbirinde kendinizin tümünü bulup şekillendiremiyorsanız, düşünün hayatın zorluğunu. Adınız ebedi muhalif veya mutlaka fikirlere karşı insana çıkar. Oysa çabanız yalnızca ve masumca “ şöyle de bakılabilir bu olaya” tümcesidir özetiniz. Ama bu algılanmaz ve kabul edilmez bir durumdur.
Hayat size bir düşünce bütününde bulunan özelliklerin tümü ile tüm insanlığın tamamının mutlu edilemeyeceğini öğretmiştir. Mutluluk, ebedi mutluluk kayıtsız şartsız itaat etmeyi sindirmekten geçmektedir, bunun aksi mutluluğun arayış haline gelmesinden başka bir şey olmamaktadır.
Burada yeni bir durum ortaya çıkıyor, hayatın amacı mutlu olmak mıdır insan için, yoksa meraklı olmak mıdır?
İnsanın başına ne gelirse meraktan gelir diyerek, sorgulamayı ve soru sormayı ayıp ve kötü bir durum haline getiren bir kalabalıkta büyümüş iseniz, itaatin mutluluk olduğu kaçınılmaz olur. Diğerleri yani meraklılar ise, Christopher Colombus, Einstein, Behçet Uz, Feza Gürsey, Mustafa Kemal Atatürk, Magellan, Vinci falan vesaire vesaire olurlar.
Hangi yerde durmak daha iyidir sorusuna cevap vermek kolay mı dersiniz? Huzursuz bir meraklılık durumunu tercih etmeyip, huzurlu ve kendi halinde bir itaat durumunu tercih edenlere kötü gözle bakmak doğru mudur? Ya da her şeyi merak edip sorgulayanı dışlamak?
Serüven, fiziksel de olabilir, düşüncesel de. Düşünürsünüz, yazarsınız, çizersiniz ve bu âlemde bir serüven yaşarsınız, ya da yollara düşer serüven yaşarsınız. Veya topluma karışır ve bir huzur âleminde mutlu olursunuz. Her ikisi de kabulümdür, yeter ki kimse kimseye hayatın kendi düşündüğü gibi yaşanırsa doğru olduğunu anlatmasın, onu kendi hayatına zorlamasın.
Böyle tasarımlanmış bir dünyayı yönetmek pek kolay değildir. Böyle tasarımlanmış dünyada herkes özgür bireyler olarak düşünüleceği için, yöneticilerin çok teçhizatlı ve güçlü bir beyine sahip olması gerekir. Özgür insan olmayı isteyen birinin de aynı özelliklere sahip olması lazım bana göre.
Bugünkü hali ile dünya beyni boşlar tarafından bile yönetilebilir, örnekleri çok fazla olarak geçmişten bugüne kadar uzanmaktadır. Deliler, sapıklarla dolu imparatorların, liderlerin olduğu bir insanlık tarihi vardır.
Bizlerin özgür düşünme konusunda başarısızlığımızın farkında mısınız? Lübnan’da birilerini korumak için asker gönderdik, ama siz Lübnan’nın sözde Ermeni soykırımını ilk tanıyan ülkelerden olduğunu biliyor muydunuz, peki bize gülücükler dağıtan İtalya’nın da bu grupta olduğunu biliyor muydunuz?
Düşündükçe yorulduğumuz için, mutluluk itaattedir demek daha doğru geliyor galiba. Dünyanın tamamı böyle, benim sözüm bize özel değildir. Dünyanın tümündeki insanlar itaate daha yatkın, düşünmeden kabule daha uygun nedense. Düşünen insan denilen canlı formu, aslında homo sapiens denilen memeli grubunun bir kısmına verilen ad olması gerekir. Sokakta yürüyen Amerikalı ile konuştunuz mu? Konuşsanız şaşırırsınız bu kadar büyük bilgisizlik nasıl taşınabiliyor diye. Çok yer böyledir. Böyle olduğu için Bush ve benzerleri baştadır.
Büyük laflar edenler var, “bu, insana yakışır mı” diye, bu denilen ne ise ben iddia ediyorum ki insana her şey yakışır, çünkü insan iyilikler, kötülükler yelpazesinde yer alabilen geniş tayflı bir canlıdır. İnsana kötülük yakışmasaydı, emniyet teşkilatları kurulur muydu, evlerin kapısı kilitli olur muydu, Peygamberler insanları doğru yola çağırı mıydı? Buradaki yakışmak sözcüğü uymak, olabilmek, muhtemel kavramlarının tamamını içerecek şekilde düşünülmelidir. Yakışmanın güzellik ile eşdeğer olmadığını düşünmek gerekir. Mesela Hitler gibi bir adam soy kırdığı zaman “ona yakışır “ denir burada iğrenmek şeklinde bir yakışır vurgulaması yapılır.
Mülkiyettir insanı rezil de eden vezir de eden, mülkiyet olmasa idi merak da etmezdik. Kolomb niye o kadar yolu tepti, ona bu imkan niye sağlandı? Merak etmiyor musunuz?
Bu yazıdan sonra aşağıdaki yazıyı da tavsiye ederim