- Kategori
- Ekonomi - Finans
Merkez Bankaları gerçeğinde kapitalist-sömürü düzeninin bir ayağı mıdır? (4)
Bankalar-bankerler parayı en iyi kullananlardır. Kazanacağını ümit ederek kredi alanlar maça yenik başlamaktadır.
Merkez Bankalarının yaklaşık iki yüz yıl evvel oluşmaya başlamalarında, Sanayi Devrimi ve sonrasında sanayileşmenin bir etkisi mi, yoksa kurulan yeni düzende paranın, her değerinin bir adım önünde olacağı öngörüsü, hesabı mı vardır?
Kendi tanımlamalarına göre Merkez Bankaları ne yapmaktadır?
Genel kabule göre Merkez Bankalarının uygulamaları, kendilerine yüklenilen görevlerle belirlenmektedir. Bakalım gerçeğinde de öyle midir?
...
“..Modern parasal sistemin önemli bir ayağını oluşturan merkez bankası, ülke ekonomisinin sağlıklı olarak işleyebilmesi ve devletin mali işlemlerinin yerine getirilebilmesi açısından son derece önemli bir kurumdur. Merkez bankasının üstlendiği fonksiyonlar, ülkeden ülkeye farklılıklar göstermesine karşın, modern bir merkez bankasının yerine getirmesi beklenen üç temel fonksiyondan söz edilebilir:
-Ülkedeki para piyasalarında istikrarın sağlanması,
-Bankaların bankası ve likitidenin son kaynağı olarak hizmet görmesi,
-Devletin bankacılığını yapması..” (1)
...
Yukarıdaki ifadelerin arka planında mevcut (ekonomik) düzenin yaşatılması vardır.
Peki, mevcut ekonomik düzen ve bu düzenin işleyişi bakalım kimlerin değirmenine su taşımaktadır?
...
Bakalım Spekülatör ve Bankerlerin kardeşliği neleri tetiklemektedir?
ALTIN FİYATLARI (Yaklaşık, Kğ)
1998’de, 9.500 USD
2002’de, 9.000 USD
2006’da, 16.000 USD
2010’da, 35.000 USD
2014’de, 41.660 USD
*
ALİMİNYUM FİYATLARI (Yaklaşık, Ton)
2004’de, 1.700 USD
2008’de, 3100 USD
2009’da, 1.300 USD
2011’de, 2.700 USD.
*
BAKIR FİYATLARI (Yaklaşık, Ton)
2008 Nisan’da, 8.700 USD
2008 Aralık’ta, 3.100 USD
2011 Şubat’ta, 9.900 USD
2012 Ortalama, 8.000 USD
Yukarıdaki verilerden anlaşılan Merkez Bankaları (sanal kıymetlerin) paranın değerinin istikrarına önem vermelerine rağmen sanal olmayanların (hammadde-emek-üretim) istikrarına önem vermemektedir.
Bu noktada şu sorunun sorulması gerekmektedir?
Bankaların, “Bankaların Bankası’” Merkez Bankaları gerçekte neyin peşindedir?
...
Şimdi de son yıllarda ülkemizin bankalara ödediği faiz miktarına bakalım;
20 yılda 426 milyar USD (anapara ve) faiz ödedik
Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Yard. Doç. Yaşar Uysal, Türkiye’nin son 20 yılda 426.7 milyar dolar anapara ve faiz ödemesi yaptığını söyledi.
NELER YAPILABİLİRDİ?
Türkiye’nin 20 yılda ödediği faiz gelirleriyle nelerin yapılabileceğini farklı örneklerle anlatan Uysal, şunları kaydetti:
“Bu parayla 5 nükleer santral, Keban barajı büyüklüğünde 20 baraj, 500 et entegre tesisi, Aliağa’daki ile eşdeğer büyüklükte 5 petro-kimya kompleksi, 5 rafineri, 10 bin adet okul, 1000 hastane, 500 adet 5 yıldızlı otel, 50 adet İzmir metrosu büyüklüğünde metro yapabilir, kalan parayla da 1000 adet savaş uçağı, 15 milyon adet bilgisayar alabilir ve 5 milyon öğrenciye de 1 yıl burs verebilirdi.” (2)
...
Hammaddenin, emeğin, üretimin değer bulmadığı bir düzende üzerinde sanal bir değer yazılan ve maliyeti nerede ise “sıfır” mertebesinde olan bir kâğıt parçasının bu kadar büyük bir soygun aracı olmasının ve bu soyguna aracı olanların yorumunu okuyanların basiretine bırakıyoruz.
Resim;web ortamından alınmıştır.
Kaynaklar;
(1) Daha fazlası için bakınız; http://www.ekodialog.com/finansal_eko/merkez_bankasi_gorevleri.html
(2) 18 Nisan— Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) İktisadi İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Yard. Doç. Yaşar Uysal, http://arsiv.ntvmsnbc.com/news/77624.asp