Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Kasım '15

 
Kategori
Futbol
 

Mersin' de idman maçı

13 Haziran 2015 tarihinde "Fenerbahçe' nin tercihleri doğru mu?" başlıklı bir yazı yazmıştım. Bu yazıda Pereira' yı analiz etmiş, hocalık tarzı ve futbol felsefesi ile ilgili bilgi vermiştim. O yazıyı kaleme aldığımda değerli futbol yorumcuları ve köşe yazarları, ağız birliği etmişçesine Pereira' nın nasıl hücuma dönük bir futbol oynatacağını, Fenerbahçe' nin bir hücum takımı olacağını, gol rekorları kıracağını yazıyorlardı. 

 

O yazımın bir bölümünü sizle paylaşmak istiyorum:

 

"... Kendisi ile ilgili yaptığım araştırma ve analizlerde ön plana çıkan diğer bir konu da, oyunu rakip sahaya yıkan, hücuma dönük bir oyun felsefesine sahip olmaması. Tıpkı Mourinho ve Boas gibi sağlam bir omurga ile çok koşan ve orta saha dominasyonuna önem veren bir felsefesi var. 4-3-3 veya 4-2-3-1 sistemlerini tercih ediyor. Ancak hücumcu bir hoca değil. Dengeli, kontrollü futbolu tercih ediyor. 

 

Portekiz, Arabistan ve Yunanistan' da oyun felsefesi ve taktik anlayışını o liglere göre modifiye ettiğinden, Türkiye' ye yönelik de bir değerlendirmesi olacaktır. Ancak, Fenerbahçe taraftarı, Yanal döneminin ileride basan, risk alan, rakip sahaya yerleşen set hücumlarını beklemesin. Daha ziyade sağlam defans, hızlı atağa çıkma örgüsü içinde görüntüler izleyeceksiniz. Bu da Yanal dönemi hariç, son 10 senenin Fenerbahçe görüntüsü ile uyumludur. 

 

Daha basit ifade edebilmek için şunu söyleyebiliriz ki, Yanal' a değil, Kocaman' a yakın bir futbol izlemek olası. Ancak, bu futbol ligimizde keyif vermese de Avrupa maçlarında, aradaki Fenerbahçe aleyhine olan kalite farkı nedeni ile özellikle Fenerbahçe' den daha güçlü ekiplere karşı iş yapabilecek gözüküyor".

 

Bu tespiti yapabilmek için Pereira' nın eski maçlarını izlemiş, Porto ve Olympiakos forumlarını takip etmeye çalışmış, yurt dışında Portekiz ve Yunanistan' daki bazı futbolseverler ile temas kurmuştum. Yani ciddi bir araştırma yapmıştım. 

 

Şimdi bu yorumumun ne kadar doğru olduğunu görüyorum. 

 

Pereira, bu maç dahil, her maç çıkıp ne kadar iyi oynadıklarını, ne kadar çok gol kaçırdıklarını söylüyor, ancak sahada 10- 15 dakika hariç bir hücum futbolu, mutlak baskı göremiyoruz. Pereira' nın sistemi, tam da yukarıda belirttiğimiz felsefeye göre işliyor. Fenerbahçe, Pereira' ya göre iyi oynuyor, ancak sahadaki futbol taraftara zevk vermiyor. 

 

Mersin İdman Yurdu maçı ve skoru sizi aldatmasın. Ne Fenerbahçe, ne de Pereira' da bir performans artışı yok. Sahada olumlu gibi gözüken tablo, rakibin zayıflığından kaynaklandı. 

 

Mersin İdman Yurdu, büyük idari ve teknik sorunlar yaşayan, ligde 12 maçta 7 puan almış, bu şekilde giderse seneye Süper Lig' de olmayacak bir ekip. Fenerbahçe takımına fiziksel bir direnç göstermeyince, Fenerbahçe' nin yetenekli futbolcuları baskı görmeden rahatça top oynadılar. Farklı görüntü buradan kaynaklandı. Hiç bir direnç göstermeyen bir takıma karşı oynadı Fenerbahçe. Fiziksel dezavantaj yaşamayan Fenerbahçe' li futbolcular, daha iyi pas yapıp, daha organize olup, daha çok ileri çıkabildiler. Olay bundan ibaret. 

 

Böyle bir kadronun normalde çıkıp, 4-5 gol atması, gol de yememesi gerekiyor. 

 

Türkiye' de başta kulübe yakın bazı spor yazarları olmak üzere, taraftar grupları ve bir kısım kanaat önderi sosyal medya fenomeni, kötü futbolu normalleştirmeye etmeye çalışıyor. Onlara göre kazanılması, 3 puan alınması kafi. İstersen 11 kişi defans yap ama kazan! Kötü futbolun normal olduğunu, ligde kolay rakip olmadığını empoze etmeye çalışıyorlar. Kötü futbolu zaman içinde insanlara kabul ettirmeye çalışıyorlar. Bu tür bir kabulün, başta Sayın Yıldırım olmak üzere, kuşatma altında olduklarına inandıkları kulübün yararına olduğunu düşünüyorlar. Kısa vadede verdikleri bu anormal destek, orta ve uzun vadede Fenerbahçe' ye zarar veriyor. Bu zevat şimdi de tüm güçleri ile Pereira' ya arka çıkma misyonunu üstlenmiş durumda. 

 

Bu gece sahadaki futbol kimseleri kandırmasın. Pereira ve takımı sadece idare ediyor. Evet kazanıyor ama ışık vermiyor, keyif yok. Bugün de karşısındaki zayıf rakibe karşı, öyle aman aman iyi bir futbol sergilemedi. Nani, RvP, Alper, Diego, Jozef arasında yine hiç bir uyum yoktu. Mehmet Topal' ın hücum desteği olmasa, Alper biraz gayretli olmasa, bu maçtan böyle kolay çıkmak da mümkün değildi. Yine bireysel performanslar 3 puanı getirdi. Alves, Gökhan, Nani, Jozef, Volkan ve hatta Fernandao müthiş formsuzlar. Hoca bunları bir türlü forma sokamıyor. 

 

Kimse kusura bakmasın ama ben bu maçı bir ölçü kabul etmiyorum. Bence sahada ciddi sorunlar var. Ben bunları görüyorum. Bunlara halen çözüm bulunabilmiş değil.

 

Fenerbahçe' nin Jozef yerine Ozan, Nani yerine Volkan ve Gökhan Gönül yerine Şener ile daha bilinçli bir hücm takım haline gelmesi gerek. RvP' yi oyundan alma uygulaması da acilen son bulmalı. RvP, en kötü hali ile dahi Fernandao' ya tercih edilmesi gereken isimdir. En az 75 dakika da oyunda kalmalıdır. Hele de bu oyun sistemi içinde. 

 
Toplam blog
: 575
: 567
Kayıt tarihi
: 10.05.07
 
 

İlgi alanları ekonomi, para politikası, siyaset, edebiyat, futbol, Türk ve Ortadoğu Tarihi, AB ve..