Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

25 Eylül '06

 
Kategori
Sivil Toplum
 

Mersin limanı.. İş işten geçmeden..

Mersin limanı.. İş işten geçmeden..
 

1992 de Ulaştırma Bakanı Yaşar Topçu liman özelleştirmelerini ilk dile getirdiğinde neredeyse deli diye topa tutulmuştu...

Zaten üzerinden 13 yıl geçmesine ve pek çok hükümet tarafından gündeme taşınmasına rağmen 2005 yılına kadar somut adım da atılmadı..

Derken birden hızlandı her şey...

Sanki sihirli değnek dokunmuşçasına, uyuyan bürokrasi bile uykulardan uyandı..

Yıllardır özelleştirme idaresine devredilmesine karşı çıkan TCDD, Ulaştırma Bakanının ısrarlı takibiyle inadından vazgeçti...

Başta İzmir ve Mersin gibi altın yumurtlayanlar, ülkedeki 6 liman TCDD tarafından Özelleştirme İdaresi Başkanlığına devredildi.

Başkanlık hemen kolları sıvadı...

9 Haziran 2005 günü yayınlanan ilanla ihalenin 4 Ağustos 2005 günü yapılacağı duyuruldu...

Dünya devlerinin katıldığı nefes kesen yarışın ardından limanı AKFEN-PSA (Singapur dahil dünyadaki 13 büyük limanını işleten Singapur’ lu şirket) Ortak girişim grubu 755 milyon dolarla işletmeye hak kazandı.

Yapılması gereken yasal işlemler yerine getirildikten sonra Özelleştirme Yüksek Kurulu 2005/120 sayılı kararla 7 Kasım 2005 tarihinde Mersin limanının AKFEN-PSA grubuna devrine onay verip kendi adına işlemi tamamladı..

Limanı devralmaya hazırlanan grubun önünde yasal tek engel kalmıştı.. Yasa gereği 60 gün içinde 36 yıllık devir sözleşmesi ile ilgili görüş bildirmesi gereken Danıştay kararı..

Mersin limanı ile aynı günlerde özelleştirilen TÜPRAŞ ve Ereğli Demir Çelik İşletmelerinin devir işlemlerinde hızlı hareket edip, Danıştay kararını bile beklemeyenler sıra limana gelince nedense aynı tavrı göstermediler.. (bunda AKFEN-SPA grubunun Mersin’in ardından en yüksek teklifi verdiği İskenderun limanını almasına Rekabet Kurumunun karşı çıkması da etkili oldu)

Mersin limanı ile ilgili işlemlere nokta koyamayan Özelleştirme İdaresi Başkanlığı ÖİB, salt bu nedenle 4 Ocak 2006 tarihinden beri ihalesini duyurduğu İzmir limanı ile ilgili işlemleri dördüncü kezdir erteliyor..

Son ilana göre ihale için teklif alınacak tarih 30 Kasım 2006..

Mersin ve İzmir limanları Türkiye’ nin dış ticareti açısından hayati konumdalar..

Özellikle 21. yüzyılın lojistik yöntemi olarak gelişen konteyner taşımacılığı bakımından -15/20 ton taşıma kapasitesine sahip kapıdan kapıya götürülebilen kapalı sandık- Mersin ve İzmir ve Mersin’ in tartışılmaz önemi var..

Yılda 3 milyon konteyner elleçleme noktasına gelen Türkiye’de bu iki liman söz konusu işlemlerin yarısına yakını (%45) yapılmasına olanak veriyor...(1)

Bin dönüm arazisiyle Türkiye’ nin ve doğu Akdeniz’in en büyüğü sayılan Mersin limanı konteyner terminalinin yetersizliği ve yeni yatırımların devralacak şirketten beklenmesi nedeniyle artık tıkanmış durumda...

Günümüzde Mersin limanında yıllık kontayner elleçleme miktarı 550 bin civarına geldi ve mevcut yapıyla bunun üstüne çıkması çok zor...

Oysa Özelleştirme İdaresi Başkanlığının koyduğu hükümler gereğince limanı 36 yıllığına işletmek üzere devralacak kuruluş, 5 yıl içinde konteyner elleçleme kapasitesini yıllık 1,7 milyon adete çıkarmak zorunda.. (Sözleşmeye göre 5 yılın sonunda bunun yerine getirilmemesi halinde işletmeci kuruluşun idareye vermiş olduğu 35 milyon dolarlık teminat mektubunun 27,5 milyon doları nakde çevrilecek)

Sözleşme taahhütleri bir yana dünya taşımacılık standartları ve ticari akıl da bunu gerektiriyor..

Doğu Akdenizin bu çok önemli limanının terminal sayılması ve büyük konteyner gemileriyle işletmecilerince ana üs olarak kabul görmesi için mutlaka bir milyon üstü konteyner taşıma kapasitesine ulaşacak biçimde yeniden düzenlenmesi gerekiyor..

Yapılan hesaplamalar, yeni işletmecisi eliyle ve çağdaş anlayışla işletilecek limanın beş yıl içinde en kötümser tahminle 3 kat büyüyeceğini ortaya koyuyor..

Bu durumda özelleştirme nedeniyle işçilerin işini kaybedeceği iddiası da havada kalıyor..

Tam aksine mevcut 1017 işçisinin 936’ sı 45 yaşını doldurmuş (2), yerlerine de geçici işçi almayı bürokrasi ve siyasetin insafına bırakmış liman, yeni işletmeci kuruluşun başlatacağı atılım sayesinde kısa zamanda çalışmak isteyen binlerce yeni gence iş ve umut kapısı olabilir..

Limanı bir yana, neredeyse ana caddelerini bile konteynerlere açan küçücük Dubai, Mersin’in 15 katına ulaşan yıllık 7,5 milyon konteyner seviyesini yetersiz bulup on yıllık zaman diliminde 50 milyonluk hedefi koyduğu günümüzde Mersin’ in iflas etmiş alt yapı ve anlayışla, 2013 te 500 milyar dolarlık dış ticaret gerçekleştirecek Türkiye’nin gereksinimlerine cevap vermesi mümkün mü?

MAO’ nun Kızıl Çin’i bile limanlarını özelleştirip, tek başına dünya konteyner taşımacılığının %25 lik kısmını alırken, 1935’lerde özel sektör eliyle liman işleten şirkete sahip bu kentin dünyada bilinen tek markasını, “Mersin Limanı” nı kaderine terk etmesi düşünülemez..

Çağdaş anlamda yönetilecek ve gelişecek limanın sadece Mersin’in değil tüm bölgenin kaderini değiştireceğini aklımızdan çıkarmayalım..

(1) Rekabet Kurulu raporu

(2) DPT ‘ nın (2007-2013) yıllarını kapsayan 9.beş yıllık kalkınma planına ek denizcilik özel ihtisas komisyonu raporu.

 
Toplam blog
: 9
: 1216
Kayıt tarihi
: 04.07.06
 
 

Ekonominin gittikçe küreselleştiği günümüzün yükselen değeri katılımcı demokrasi.. Katılımcı demokra..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara