Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Mart '13

 
Kategori
Edebiyat
 

Metin inceleme - 2

Metin inceleme - 2
 

Trabzon Meydan Parkı, Mayıs 1985


İŞLEVSEL PARAGRAFLARLA İLGİLİ  UYGULAMA

“Kitapta doğru, güzel, iyi dediğimiz en yüksek kültür değerlerinin dildeki anlatılışları tespit edilmiştir. Bunların sözler halinde kalarak uçup gitmeleri önlenmiş, sürüp gitmeleri sağlama bağlanmıştır. Kuşaklar edindikleri bilgi ve görgüleri birbirlerine aktarırlar.’Gelenek’ dediğimiz de budur. Kültürün sürekliliğini, bir yaz boz tahtası olmamasını sağlayan gelenektir.Kitap da, kültürdeki sürekliliği, kendi görevi bakımından en sağlam biçimde gerçekleştiren aracımızdır. Kitap, insanlığın kültür belleğinin dayanağıdır. Kitap, bir yandan geçmiş kuşakların kültürdeki kazanç ve başarılarını bize güvenecek bir biçimde ulaştırması, öbür yandan da yaşayan kuşakların oluş halindeki düşünce, görüş ve duygularını yayması, dolayısıyla karşılıklı uyarmalar yol açması ile tam bir kültür değeridir.”                                                                             

(Macit GÖKBERK) 

1. Örnek paragrafta konuyu belirleyiniz. Konu paragrafın hangi tümcesinde yer almıştır. Bu tümceyi adlandırınız.

2. Yazarın konuyla ilgili vardığı yargı paragrafın hangi tümcesinde yer almıştır?

3. Anadüşünceyi destekleyen yardımcı düşüncelerin paragrafın hangi tümcelerinde yer aldığını, yer alan düşüncelerin neler olduğunu  yazınız.

4. Paragrafı biçimsel olarak bölümleyerek adlandırınız.

5. Macit GÖKBERK'i tanıyor musunuz? Kitaplarından okudunuz mu?

Değişen Dünya Değişen Dil,Felsefenin Evrimi,Felsefe Tarihi,Kant ve Herder'in Tarih Arayışları 

 “Utopia’da, ortaçağın hiçbir izi bulunmaz ve Rönesans’ın tüm özellikleri görülür. Ortaçağ Hıristiyanları, insanların doğuştan günahkâr olduklarına inanırken; Utopia’da insanların iyi olarak yaratıldıkları, doğru dürüst bir toplumsal düzende kusursuzluğa erişebilecekleri kanısı savunulur. Ortaçağ, şövalyelik ruhunu ve savaşkanlığı överken; Utopia’da her çeşit savaş, ancak kiralık askerlere yaptırılabilecek iğrenç bir uğraş olarak yerin dibine geçirilir.Ortaçağ, ruhu yüceltmek amacıyla tüm kötü isteklerin kaynağı bildiği bedeni ezmek isterken, Utopia’da bedene ve bedenin hazlarına ayrıca önem verilir.”            (Mina URGAN)

1. Paragrafın giriş tümcesinde yazar neyi ele almıştır?

2. Anadüşünceyi bir tümceyle yazınız.

3. Yardımcı düşünceleri belirleyerek yazınız.

4. Paragrafın planını çıkararak bu plan doğrultusunda “giriş, gelişme, sonuç” paragraflarından oluşan bir yazı yazınız.

5."Ütopya" kimin yapıtıdır? Bu yazarı tanıyor musunuz?

6."Bir Dinozorun Anıları"nı okudunuz mu?

“Bilgelik, bir anlamda, bir insanın kendi düşüncesine bütün öbür düşünceleri hiçe sayarcasına önem vermesini hor gören bir tutumdur. Bilge insan, kendi düşüncesine, kendi düşüncesi olduğu için önem vermemesi, kuşkuyla  bakması gereken insandır. Ne diyor Valery “ Bizim düşüncemize kendi düşüncemiz olduğu için inanmamayı öğrenmeliyiz. Tersine onu kuşkuyla karşılamamız gerekir.” Ama politikacıların tutumu bunun tam tersi değil mi? Hangi politikacı vardır ki kendi düşüncelerinin tartışma konusu yapılmasına göz yumsun? Düşüncelerinin karşısındayım, ama senin düşüncelerini savunma hakkını sonuna kadar destekleyeceğim, diyen Voltaire’in bilgelik formülüne hangi politikacı varabilmiş bugüne değin?”     ( Melih Cevdet ANDAY) 

1.Paragrafın, “konu, anadüşünce, yardımcı düşünceler”ini içeren tümcelerini gösteriniz. Bu ayırımı başka nasıl adlandırabiliriz? Konu : Giriş tümcesi, Anadüşünce  : Sonuç tümcesi ya da paragrafın tümünde, Yardımcı düşünceler : Paragrafın gelişme tümcelerinde

2.Yazının planını çıkarınız. Çıkardığınız plan doğrultusunda değişik görüş açısıyla konuyu işleyiniz.

3.Melih Cevdet Anday'ın hangi kitaplarını okudunuz?

.ESERLERİ : AKAN ZAMAN DURAN ZAMAN : 1920-1980 dönemine ayna tutan yapıtı

Şiir; Garip (1941, Orhan Veli ve Oktay Rifat'la birlikte) Rahatı Kaçan Ağaç (1946) Telgrafname (1952)Yanyana (1956) Kolları Bağlı Odysseus (1962) Göçebe Denizin Üstünde (1970)Teknenin Ölümü (1975) Sözcükler (1978, toplu şiirler) Ölümsüzlük Ardında Gılgamış (1981) Tanıdık Dünya (1984)Güneşte (1989) Yağmurun Altında (1995) Yalan, Şinanay, TohumTek Başına

Şiir Çevirileri; Annabel Lee - Edgar Allan Poe, Atlının Türküsü - Federico Garcia Lorca,Ben de - Langston Hughes,Bir Zenci Kızın Türküsü - Langston Hughes,Çayhane - Ezra Pound,Gece. Şehir Uyumuş. - Aleksandr Blok,Hürriyet - Paul Éluard, Kanun - Wystan Hugh Auden, Pan Öldü - Ezra Pound, Şiir Sanatı - Paul Verlaine,

Roman Çevirisi;Buz Sarayı (1973 - Tarjei Vesaas),Babalar ve Oğullar (1983- [Turgenyev]),Ölü Canlar (1982- [Gogol]),Roman;Zifaftan Önce (1957 - Murat Tek adıyla),Yağmurlu Sokak (1959 - Murat Tek adıyla),Dullar Çıkmazı (1962 - Murat Tek adıyla),Bir Gecede Üç Erkek (Murat Tek adıyla),Aylaklar (1965),Gizli Emir (1970), İsa'nın Güncesi (1974), Raziye (1975),Şiir Üzerine Yazılar; Anlamın Anlamı, Çağlar Geçiyor, Şiir Üzerine, Şiirin Vazgeçilmez Üç Dönemi, Şiirin Anlamı, Uzun Şiir - Kısa Şiir,Yarın Düşüncesi,

Tiyatro Oyunu;İçerdekiler (1965),Mikadonun Çöpleri (1967),Yarın Başka Koruda,Dikkat Köpek Var,Ölüler Konuşmak İster, Müfettişler (1972), Ölümsüzler (1984)

Ödülleri;1970 TRT Roman Armağanı (Gizli Emir ile),1973 TDK Çeviri Ödülü (Buz Sarayı ile),1976 Yeditepe Şiir Armağanı (Teknenin Ölümü ile),1978 Sedat Simavi Vakfı Edebiyat Ödülü (Sözcükler ile),1981 İş Bankası Büyük Ödülü (Ölümsüzlük Ardında Gılgamış ile),1984 Enka Sanat Ödülleri (Mansiyon - Ölümsüzler ile),1991 TÜYAP Onur Ödülü, 2000 Aydın Doğan Vakfı Şiir Ödülü   

“İnsanın çevresini sürekli bir biçimde çirkinleştirip pisletmesi sadece geri kalmışlığın, düzensizliğin ve kültürsüzlüğün ifadesidir. Birçok uygar ülkede kişi başına yirmi beş metre kareye çıkan yeşil alan , İstanbul’da, Boğaz dışında bir metre kareye bile ulaşmamaktadır. Sadece yapıp satanı zengin eden, yıkıp yapmalı inşaat faaliyeti parselli ve güzel manzaralı yapı alanında yapılan yatırımların yüzde ellisinin havaya gitmesine yol açmaktadır. Spekülatif konut yapımı, soruna bir çözüm getirmedikten  başka, acayip bir yapılaşma, sağlık ve kültür için bir karış kent toprağı bırakmamakta, bu kanserli büyümeyi ise kentin altyapı sorunları izlemektedir. İstanbullu her gün daha pis, her gün daha çirkin, nefesi daha dar, suyu, elektriği, ulaşımı yetersiz bir kaos içine itilmekte, her türlü sosyal psikozun yeşerdiği bir ortam yoğunlaşmaktadır."                                              (Doğan KUBAN) 

1. Paragrafın giriş, gelişme, sonuç bölümlerini gösteriniz. Bu ayırımda en çok tümce hangi bölümde bulunmaktadır, neden? 

2. Bu bölümlerin özelliklerini birer tümceyle yazınız. 

3. Yazının planını çıkarınız. Bu plan doğrultusunda görüş açısı aynı olan giriş, gelişme, sonuç paragraflarından oluşan bir yazı yazınız. 

4. Paragrafları bir metin olarak ele alıp değerlendirmek gerekir mi? Her paragrafta işlenen anadüşünce bulunmakta mıdır? Buradan yola çıkarak paragrafı şöyle tanımlayabilir miyiz? Paragraf bir düşünce birimidir.

5. Doğan KUBAN, mimar, ulusal, uluslar arası başarıları olan aydın!

Örnek bir yazısını sizlerle paylaşmak istiyoruz. İşte Doğan Kuban’ın Murat Belge’nin  “Genesis: Büyük Ulusal Anlatı ve Türklerin kökeni” isimli kitabının eleştirisi:

“Mesele adlı derginin son sayısında Murat Belge ile yeni çıkan 'Genesis: Büyük Ulusal Anlatı ve Türklerin kökeni' adlı kitabı üzerinde uzun bir söyleşi vardı. Tarihi olguları klişelere indirdiği oranda karışık bir yazı üslubuna sahip bu söyleşide, 'militarizm ve Milliyetçilik' bağlamındaki yorumları okuyuculara sunmak istiyorum.

Ben Türkiye’de yetiştim. Babam askerdi. Ve beni de bazen milliyetçi diye suçlayanlar da çıkıyor. Kanımca Türkiye’de bugün toplumun dengesini bozan en önemli olgu, çağdaş bir toplumun dayanacağı hiçbir değerin ayakta kalmayışıdır. Sistematik karalama yayın hayatına egemendir. Bu yakında seksen milyona ulaşacak koca bir toplum için açık bir kölelik tuzağıdır. Oysa Türkiye üst düzeyde  bir uluslar arası statüye sahip olacak potansiyele sahiptir. 

Bu tür sürekli suçlama üslubunda yazılmış söyleşinin adı 'Türkiye tarihi militarist bir kurgudur' idi. Bu herhalde '1923’ten sonra hiçbir şeyin kurgusu daha önemli değildir' anlamına geliyor. Bu yazıda en ilginç şey Türkiye Cumhuriyeti’nin zaman ve mekanla ilişkisinin yokluğudur. Her şey 1923’te gökten paraşütle inmişe benziyor. Kurtuluş savaşı yapan ordunun her şeyi ile bir Osmanlı ordusu olduğu, Osmanlı’nın sultanları her yıl sefere çıkan bir askeri devlet olduğu, Türkiye’de batılılaşmanın sadece askerler kanalıyla yapıldığı ve bu anlatılan sürecin heyecanlı yazar farkına varmasa da, 1950’de bitmiş olduğunu unutmuşlar............

Türkiye tarihi militarist bir kurgu demek 1923-38 arası cumhuriyet tarihinin hiçbir şeyini anlamamak demektir. Modern Türkiye’yi tanımlayan askerlik değildir. Laikliği, köy enstitülerini, kadın sosyal haklarını, bugün yirmi milyondan fazla öğrencisi olan bir Türkiye için militarist kurgu olarak görmek için takılacak gözlüğü hangi firma üretiyor acaba? Bence 'yurtta barış, cihanda barış' diyen Atatürk asker olmasına karşın, hiç militarist olmadı. 

Amacı Yargılamak, 

Belge’nin yeni kitabı Genesis: Büyük Ulusal Anlatı ve Türklerin kökeni adını taşıyor. Amacı milliyetçi söylemi yargılamak. Kendisinin milliyetçi söyleme pek inanmadığını, fakat bazı insanların hâlâ bu işlerle uğraştığını söylüyor. İnsanın dünya vatandaşı olması kimseyi ilgilendirmez. İnanmadığı bir konu üzerine bir kitap yazmak da kişinin kendi bileceği bir iştir. Fakat tarihi bilgilere aykırı olarak 'Ulusal Kimlik' sorununa Cumhuriyetle birlikte başlamak sorgu işareti ile birlikte gelir…

Geç Osmanlı Hastalığı

Türk aydınlarının kendi tarihlerine Avrupa aynasından bakmaları Geç Osmanlı Hastalığıdır.Bizim tuhaf düşünürlerimiz kendi sözlerinin şehvetinde kaybolup, Slovakların Çeklerden yeni ayrıldığını, İrlandalılar, Basklar ve Tamil’leri anımsamıyorlar.”

Cumhuriyet, Bilim Teknoloji, Militarizm ve Milliyetçilik, 10.02.2009 

NOT: Paragraflar konusunda yaptığımız çalışmaları yeniden gözden geçiriniz. Konu ile ilgili notlar yayınladığımız "edebiyat" bölümünde yer almaktadır. Başarılar dilerim.  

  

 
Toplam blog
: 1064
: 732
Kayıt tarihi
: 24.03.12
 
 

Türkay KORKMAZ, umuda yolculuğu ertelemez. Mermeri delenin damlanın sürekliliği olduğunu bilir. Y..