Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Mart '16

 
Kategori
Kitap
 

Metin olmak - Tümer Metin

Metin olmak - Tümer Metin
 

Tümer Metin


Anı ve biyografi özellikle tercih ettiğim iki edebi türdür. 
 
Anılarını öykü tadında yazan ya da biraz daha bol vakitli olup da oto-biyografiye zaman ayırabilen herkesin kitabına, daha başlamadan bir artı veririm.
 
Yazmayı bırakın, yazmaya niyetlenmek ya da en azından düşünmek bile bence olumlulanması gereken bir durumdur. Sonrası 'biraz' yeteneğe, maddi güce, ilişkilere, zamana, sağlığın izin vermesine bağlıdır.
 
Kısacası çok bilinmeyenli bir denklemin içinden çıkabilenlerin, bunu çözebilenlerin işidir, aklındakilerini önce yazıya döküp sonra da bunu yayınlatabilip, okura ulaştırabilmek.
 
Anı ya da biyografi kitapları, 'ünlülere' ya da kerameti kendinden menkul ünlülere ait olmak üzere en temel olarak ikiye ayrılırlar.
 
Ülkemizde pek yaygın bir gelenek olarak medyatik ünlüler, biraz da eşin dostun 'dolmuşu' ve genellikle de 'emekli' yaşlarında, olanı olmayanı harmanlayıp tatlı bir dille, mütevazılığı da mutlaka öne çıkarmak kaydıyla ne büyük bir adam olduklarını anlatan kitaplar (tutarsa da kitaplar) yazmaya pek bir heveslidirler.
 
Gerçekten tarihe geçecek kadar mühim bir işe imza atmış kişiler ise, oto-biyografi'ye niyetlenseler bile zaten tabi haklarında o güne kadar yazılmamış bir şey kaldıysa eğer, ancak o takdirde o da kırpıntılardan olmak kaydıyla bir eser ortaya koyabileceklerdir.
 
Kerameti kendinden menkuller de kendi içlerinde birkaç'a ayrılırlar. Bir çoğu da Anadolu Kaplanı ayağındaki sonradan görme para babaları, mafyatik reisler, cami cemaatinden türemiş çakma tarikatların şeyhleri, tek kitapla şair olduğunu, bir öykü kitabı ile de Nobel'i - doğru cevapları kaydırdığı için- kaçırdığına çoktan kani yazarımsılar...
 
Bazı mesleklerde biyografinizin yazılma olasılığı genel olarak meslek ortalamalarının çok üstündedir. 
 
'Gerçek' edebiyatçılar, sinema-tiyatro-sahne ve diğer sanatçılar, bilim adamları, sporcular bu mesleklerin önde gelenleridir.
 
Otobiyografiler, biyografilere nazaran bazen bir 'yanıt' niteliğinde olurlar ve işin özünden uzaklaşıp, yani anıları ballandırıp anlatmak yerine, o güne kadar insanların kendisi hakkında söyledikleri-yazdıkları ve hatta düşündükleri şeylere, oluşmuş yargılara bir cevap hakkını kullanma fırsatı olarak değerlendirilirler.
 
Ben aslında sizin düşündüğünüz, sandığınız ben değilim, ben aslında biliyor musunuz...? diye başlayan ve aslında yazarın ömrü boyunca başkalarından duymayı bekleyip de  o güne kadar 'yeterince' duyamadığını düşündüğü güzel sözleri, kendi kendine ederken bulursunuz, kitabın yüz bilmem kaçıncı sayfasına geldiğinizde yazarını.
 
Metin Olmak, Tümer Metin: Bir 'emekli' futbolcunun Doğan Kitap tarafından 'anı/biyografi' başlığı altında 2013 Mayıs'ında ilk baskısı yapılmış bir kitabı.
 
Oysa ki gayet mutlu bir şekilde elime almıştım. Biyografi hastası olduğumu başta zaten yazmıştım. Futbolu severim, Beşiktaşlıyım ve sahada Tümer Metin'i izlemişliğim de var, son yıllarını Yunanistan'da geçirdiğini de biliyordum, Yunanistan özel ilgi alanımdaki ülkelerden, daha ne olsun?
 
Kısacası saha ve zemin top oynamaya gayet müsaitti müsait olmasına da kitap ne yazık ki, altılı da tek geçildiği halde patlayan favori at, iki günde altı delinen marka ayakkabı, fabrikadan hatalı çıkmış spor araba rolüne soyundu, tam bir hayal kırıklığıydı.
 
Çocukluğu ve Zonguldak günleri, kitabın gene 'eh işte hadi neyse' bölümü ki maalesef sonrası ise aman aman, düşmanımdan uzak...
 
Yaklaşık 200 sayfalık kitapta Tümer Metin şunu anlatmak istiyor deyip, şair burada şunu demek istemiş gibisinden üç beş cümle ile kendisine yardımcı olmaya çalışayım.
 
Ben, çevremde çoğu da yakın akrabam olmak üzere bir çok kişinin 'fenerli' olmasına karşın hasta Beşiktaşlıyım. Bunda 'çubuklu forma' ve Metin Tekin başrol oynarlar. Her maçtan önce oyunu önce kafamda oynarım. Altıncı hissim çok kuvvetlidir, içime doğanlar genellikle olur. Ben Beşiktaş'tan gitmeyi istemedim, beni zorla yöneticiler gönderdi. Şenol Güneş taraftarla aramı açacak şeyler yaptı yoksa ben hepsini çok severim. Ben taraftar değilim tarafım, parama bakarım, kimse benden bedava oynamamı beklemesin, hasta 'beşiktaşlı' olmam geleceğimi düşünmememi gerektirmez, Yunanistan'a askerlikten yırtmak (O biraz geciktirmek, uzatmak için diyor) gittim, Fener'de oynarken de beşiktaşlıydım ama profesyonelliğin gereğini yaptım.
 
Kimisinde haklı olduğu su götürmez, kimisinde de oldukça nafile çırpınışlar ile 5 satırlık hikayeyi, romana çevirmenin ne kadar anlamlı olduğunu okura bırakayım ama kitabın özeti de bu yukarıdaki satırlar, bunu da açıkça ifade edeyim.
 
Kısa öykü kitaplarında bile bir kaç sayfa not alan ben, bu kitaptan ancak A4'ün dörtte biri kadar bir not almıştım son sayfasına geldiğimde.
 
Cezalı olan Beşiktaş taraftarları'nın tribünleri maç öncesinde 'Ruhumuz Yeter' pankartları ile kapladıktan sonra, ikinci cezalı maçta bu kez de futbolcuların Fenerbahçe Stadı'na ellerinde 'Ruhunuz Yeter' yazısı ile sahaya çıkmaları,
 
Lucescu ile bir tartışmasında kendisine söylenen, ''Sen işçi ben patron, ben ne söylüyor o oluyor'' cümlesi,
 
Del Bosque ile iddialı bilardo maçından bir süre sonra işine son verilen teknik adamın, iddiada kaybettiği Real Madrid'li Zidane'ın formasını posta ile İspanya'dan kendisine ulaştırması,
 
En önemlisi de 100. yıllarında şampiyonluk yaşayan iki asırlık ekip Beşiktaş ve Fenerbahçe'nin kadrolarında yer alan 'tek futbolcu' olması.
 
Tümer Metin'e; duygularını değil de olayları anlatıyor olması halinde çok daha 'keyifle' okunabilecek bir kitabı, keşke tek taraflı bir bakış açısıyla bu kadar sıkıcı ve sıradan bir hale getirmeseydi demekten başta bu kitap eleştirisini bitirmeye daha uygun bir cümlem şimdilik mevcut değil.
 
Bir eleştirmen olarak, elimde 'teknik direktör' yetkim olsaydı kulübeden birine Tümer Metin'i değiştirin talimatını verip, daha maçın (kitabın) ortasında 11 numaralı tabela ile saha kenarına yardımcı hakemin yanına yollamıştım bile. 
 
Artık önümüzdeki maçlara (kitaplara) bakacağız Tümer Metin.
 
 
Toplam blog
: 344
: 1122
Kayıt tarihi
: 22.07.09
 
 

Okur yazarım. Okur yazarlıktan kastım, okuduklarımı yazmamdır ki, bu yazılarımı genellikle 'kitap..