Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Eylül '14

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Mevsim değişiyor, depresyon geliyor!

Mevsim değişiyor, depresyon geliyor!
 

alıntıdır


Ne kadar uzun zaman olmuş yazmayalı. Yaşam bazen öyle hızlı akar ki, neresinde durup bir nefeslik mola vereceğini şaşırır insan. Bende de böyle oldu sanırım. Ya hayatının içinde baş rolü alıp peş peşe yaşıyorsun ya da kendi hayatına uzaktan bir seyirci gibi bakıyorsun. Hoş; böyle bir hayat genç yaşta ölüp bedeninin gömülmesini beklemek kadar acı olsa gerek.

Yaz bitmiş ben kalemi elime alana, klavye karşısına yazmak için geçene kadar. Belki de kışı beklemişim yazmak için. İlk sağanak yağmuru, ilk ıslanışımı…

Yepyeni sayfalar açıyoruz kendimize. Bir mevsimden diğerine geçerken bile tutamıyoruz bazen elimizdekileri. Doğanın kanunu diyoruz, üzülüyoruz, hırpalanıyoruz, sirkelenip yeniden başlıyoruz.

Dolu dolu yaşıyoruz aslında. Acısıyla, tatlısıyla, hüznüyle, sevinciyle.

Her sorunun, her problemin çıkış noktası oluyor sevgi. Sevdikçe, sevildikçe yenileniyoruz. Bakış açımız değişiyor, ufkumuz genişliyor sanki.

Yazı, kışı, Pazartesiyi, Cumayı…

Kısaca yaşamayı sevdiğimizde güzelleşiyor her şey. Aslında bir mekanın veya bir cismin uğuru ya da uğursuzu olmadığını, kendi enerjimizin yansıması neyse her işimizde bunun karşılığını aldığımızı deneyimliyoruz yaşadıkça.

Odak noktamızın olumsuz cümleler, olumsuz düşünceler olduğunda vücut enerjimizin de aynı oranla dibe düştüğüne tanık oluyoruz.

Başımıza gelen her şeyde sorumluluğu şansa, talihe, kadere yüklediğimiz oranda da aynı şeyleri sık sık yaşar oluyoruz.

Oysa yaşadığımız her şeyin ama her şeyin tek sorumlusu biz olduğumuzu bizde çok iyi biliyoruz ama kabullenemiyoruz. Kurban rolünü oynamayı seçiyoruz.

Şimdi kış kapıda, depresyon baş ucumuzda…

Çünkü kendimizi tamamen mevsim geçişindeki depresyona odaklıyoruz. Çabuk etkileniyoruz her şeyden. Beslenmemize dikkat etmeden, günün 10 dakikasını bile kendimize ayırmadan Superman olmayı hedefliyoruz.

Vücudumuz eror veriyor, dayanamıyoruz.

Her gün yataktan mutsuz kalkan bir süliet ne kadar verimli bir gün yaşayabilir ki?

Gün içinde takındığımız vücut ve ifade şekilleri bile depresyonu çağırıyor, fark edemiyoruz!

Kaçımız dik duruyor ve gözleri daima ileri bakıyor?

Kaçımızın omuzları çökmüş, gözleri yerde mucize arıyor?

Hayat nefes gibi. Al- ver oyunu bir nevi. Nasıl ki nefes almadan vermek bile mümkün değilse, yaşadığımız hayatı sevmeden mucizelerini görmekte mümkün değil.

Son okuduğum kitaplardan günlük uygulamamız gereken bir çok egzersize tanık oldum. Hepsini bir daha ki yazımda kitap isimleri ile paylaşacağım.

Mesela bugün gün içinde uygulayabileceğimiz ve belki de en zor olanından başlayalım; olumsuz düşüncelerimizi sayalım!

Kendi kendimize ve hayatımıza nasıl bir kötülük ettiğimizin en kestirme kanıtı olacağına eminim.

 
Toplam blog
: 670
: 1923
Kayıt tarihi
: 19.12.10
 
 

İstanbul doğumlu. Kuantum Yaşam Koçu. EFT, NLP, ETKİLİ İLETİŞİM, BEDEN DİLİ gibi bir çok konuda e..