Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Aralık '09

 
Kategori
Güncel
 

MHP ve CHP uyarmıştı...

MHP ve CHP uyarmıştı...
 

en blanco y negro


Ülkemiz gündemini sürekli meşgul edecek “Demokratik açılımın, ” kazasız belasız uzunca bir süre devam etmesi, en azından geçmişimizdeki benzer durumlara göre zaten ters düşmekteydi. Nitekim olacak olanlar olmaya devam ediyor ve bir süre daha devam edecek gibi gözüküyor.

Bize düşen, bu süreç içerisinde tahriklere ve aşırı söylemlere kanmayarak, aldanmayarak, duygusallık yerine aklımızı kullanarak, ülkemize zarar vermeden sürecin tamamlanmasına yarar sağlamaktır.

Doğrusu ülkemizde son günlerde meydana gelen olaylar için tam bir “iç savaş denemeleri” teşhisi hiç de hatalı olmaz. PKK metrekareyi bahane ederek bütün varlığı ile masaya son kartlarını sürmektedir.

PKK için kafa ve mide bulandıran provokasyon söylemleri de çoktan çöp sepetindeki yerini almıştır. Bundan böyle uzunca bir süredir tüm terörist olayların hiç kuşkusuz PKK tarafından yapılacağı, yapıldığı son derece açıktır. Aksi halde hemen gerçekler ortaya çıkarılacaktır.

Hepimizin bildiği gibi bazı kentlerimizde PKK tarafından yapılan ve devam ede gelen tahrikler gerçekleştirilmektedir. Hepimizi korkutan bu tahriklerin sonucunda oluşabilecek karşı tepkinin bir iç savaşa neden olmasıdır.

Çünkü PKK’nın ve terörist başının artık yapabilecek herhangi bir şeyleri kalmamıştır. Tüm pazarlık güçlerini kullanmışlar ama istedikleri imkânsız istekler gerçekleşmeyince yapabileceklerinin en iyisini ortaya sermişlerdir.

Konu öyle metrekare konusu filan değildir. Resmen PKK’nın bitiş düdüğüdür.

Milliyet gazetesi yazarı Güneri Civaoğlu 08.12.2009 tarihli “İç savaş senaryosu” adlı yazıda aynen şunu yazıyor,

"PKK, “tasfiye” sendromuna girdi.
Türkiye’nin, Kuzey Irak yönetimiyle yakınlaşması, ABD’nin Irak’tan çekilirken geride sorun bırakmak istemeyişi nedeniyle PKK’ya Kandil’den “yol göründüğü” algılamaları, küçükler için “eve dönüş”, büyük kafalar için “Kandil’den İskandinav ülkelerine sürgün” planlarının seslendirilişi bir “olmak ya da olmamak” durumunu dayatmak üzere..."

Bilindiği gibi ülkemiz yöneticileri uzun süredir Demokratik açılımın yapılabilmesi için “uygun zemin” yaratma mücadelesi içinde hem Kuzey Irak’la hem de diğer dış dinamiklerle sürekli görüşmeler içerisinde bulunmaktadır. Terörün bitirilerek ülkemizin güvenli bir hale gelmesi artık kaçınılmaz bir süreçdir. Bu sadece bizim isteğimiz değildir. Türkiye artık bir Dünya ülkesidir. Topraklarımızdan enerji hatları geçecek. Ülkemiz bölgesinde geleceğin en güçlü ülkeleri arasında gösteriliyor. Ülkemizin öyle beş on bin kişinin son çırpınışlarıyla bölünecek bir yapısı filan yoktur. Dolayısıyla ülkemiz ne teröristlere teslim olur, ne de çeteler bu ülkede eskisi gibi “yazı tura” atabilir.

Yine de ülkemiz açısından çok tehlikeli gelişmeler mevcuttur. Demokratik açılıma destek olmayarak, bu sürecin karanlık tarafında kalmayı göze alıp nemalanmayı düşünenler, sürecin başarıya ulaşması halinde kendi kayboluş süreçlerini hızlandıracaklardır.

İşte Mustafa Sarıgül’ün partisi CHP’ye şimdiden ciddi bir rakiptir. Diğer taraftan Sayın Devlet Bahçeli’nin 08.12.2009 tarihinde yaptığı bölünme ve iç savaş imalı konuşması da (http://www.milliyet.com.tr/Siyaset/SonDakika.aspx?aType=SonDakika&ArticleID=1171153&Date=08.12.2009&b=Bahcelinin millet ayaklanir imasi&KategoriID=12) gelecekte tam bir talihsizlik örneği olarak adlandırılacaktır. Pkk’nın son denemeleri de başarısızlığa uğrayıp tükenince, kendi varoluş nedenleri de arşivlenecektir nasılsa.

Bence muhalefet partilerine ve ülkemizin diğer dinamiklerine düşen öncelikli görev, kentlerde meydana gelebilecek karşı tepkiyi frenlemektir.

Durum tam bir birlik beraberlik göstereceğimiz durumdur. Vatandaşlarımız bu tahriklere asla ve asla kapılmamalıdır. Bunu da ancak muhalefet partileri sağlayabilir. Muhtaç oldukları “ders” tarihimizde mevcuttur.

Sonuçta Dünya ile bağı kalmayan PKK, (DTP büyük olasılıkla kapatılacaktır) hızla tükenişe doğru çoktan yelken açmıştır. Kendilerini destekleyenler ve kentlerimizi kana bulayanlarla emniyet güçlerimiz pekâlâ başa çıkabilir. Bize düşen görev ise emniyet güçlerimize tam destek vermektir.

PKK’nın son nefesini vermek üzere olduğunu göremeyenler ve PKK’nın ülkemiz kamplaşmasından yarar sağlayarak bu son "çirkin oyuna" kalkıştığını pas geçenler, açılım konusuna ver yansın etmekte, hatta açılım mimarlarını bölücülükle suçlamaktadır. Her zamankinden daha fazla birlik beraberlik konuşmaları yapacağımız ve davranışları sergileyeceğimiz bir ortamda böyle ayırıcı ve tahrik edici köpüklenmelerin teşvik edilmesi çok yakışıksız kalmaktadır.

Böyle düşünenlerle, sorunu AK Parti, MHP ve CHP gibi parti tartışmalarına indirgeyenlere birkaç soru sormak gerekir. Şehirlerdeki terör olaylarına gelebilecek karşı tepki durumları yaygınlaşırsa ne olur? Böyle bir durumda gerçekleşecek bir iç savaş için bizler, “10 (on) yıl sonra bu blogda” hangi pişmanlıklarımızı ve öngörüsüzlüğümüzü yazabiliriz? Peki, MHP ve CHP “biz iktidarı uyarmıştık mı” diyeceklerdir?

Düşünmesi bile korkunç, değil mi?


 
Toplam blog
: 144
: 899
Kayıt tarihi
: 06.02.07
 
 

Gazete ve kitaplara hep tersten göz atar, daha sonra okumaya başlarım. Bu özelliğim devrik cümlel..