Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Haziran '10

 
Kategori
Siyaset
 

Midem bulanıyor

Son bir hafta içinde, basında yer alan ve muhataplarınca yalanlanmayan iki haber midemi bulandırdı. İlki;29/06/2010 tarihli Habertürk Gazetesi yazarı Fatih Altaylı’dan. “2007 Mayıs’ında İsrail istihbaratı Türkiye’ye önemli bir bilgi veriyor. İran’dan gelecek bir trende Suriye üzerinden Hizbullah ve Hamas’a aktarılacak bir vagon dolusu silah ve roketatar var. Bu treni durdurun. İçindekilere el koyun” Ancak bu tren ne Türkiye’ye girerken, ne daha sonra durdurulmuyor. Katar, Tatvan’dan ayrıldıktan sonra Suveren İstasyonu yakınlarında tren yoluna döşenen bir mayının patlaması sonucu devriliyor. Silahlar ortalığa saçılıyor.Olay basına “PKK’nın demiryoluna döşediği patlayıcının patlaması sonucunda bir tren devrildi” olarak yansıyor. Sonra 28 Mayıs’ta devrilen trende nereye gittiği çok da belli olmayan silahlar olduğu gazetelerde haber oluyor. Kısmete bakın ki, demiryollarına pek de saldırmayan PKK’nın demiryoluna mayın döşeyeceği tutuyor ve o mayının devirdiği trenden İran’dan gelip, Suriye’ye giden silahlar çıkıyor.”

Ikincisi; DTP eski milletvekili Aysel Tuğluk’a ait. 28 Kasım 2007 tarihli Yeni Şafak gazetesinde, Dağlıca Karakolu saldırısından sonra PKK tarafından alıkonulan 8 askerimizin geri alınması süreciyle ilgili “Tamamen o gençlerin hayatıyla ilgili kaygı duyduğum için gitmek gerektiğini düşündüm. İnsani bir refleksti. Ancak giderken duyduğum bu heyecanı, orada uluslararası bir kurgu olduğunu fark ettiğimde yitirdim. Ne ABD'nin ne de bu işe karışmış diğer güçlerin uluslararası çıkarlarına bulaşmak istemezdim.”

Yine, bir dostum anlatmıştı. 12 Eylül sonrası Suriye Devleti denetimindeki Bekaa Vadisi’ne yerleşen sol örgütlerin, orada yerleşme ve yaşama karşılığında, başta Suriye gizli servisi olmak üzere , bölgeyle ilgilenen bütün gizli servislerle içli-dışlı olması gerekiyormuş. Bu durumu reddeden ve bu kirli ilişkiler içeren siyaseti bilinçli bir tercihle sürdüremeyip tarihe karışan onlarca örgüt vardır. Bu iki haber ve dostumun anlattığı anekdotu üst üste koyduğumuzda, son günlerde tırmanan PKK şiddetini, sadece Kürt’lerin kültürel haklarıyla, Kürt’lerin ezilmişlikten doğan haklarıyla ilişkilendirmek biraz basit kaçıyor. Durup düşünmek gerekiyor.

Samimiyetiyle ve bu ülke insanlarının bir arada yaşaması gerektiği düşüncesiyle, DTP içinde ön plana çıkan Aysel Tuğluk’un, siyasetten tasfiye edilmesi, düşünülmesi gereken derin bir sorudur. Aysel Tuğluk’un tasfiye edilmesi kimin çıkarınadır? Başka ülkelerin gizli servislerinin payandası olmamak için yurda dönen ve çeşitli şekillerde yaşamını yitiren insanlarımıza, bağımsızlıklarını düşündükleri ve başka ülkelerin maşası olmadıkları için bir teşekkür borcumuz olması gerekmiyor mu? Aysel Tuğluk’un gördüğü “uluslararası kurgu”yu yıllar once gören ve bu kurguya alet olmayanların tuttuğu “YOL”un ne denli insancıl, temiz ve çıkarsız olduğunu görmek gerekmiyor mu? Hamas ve Hizbullah örgütlerine giden silahların, PKK tarafından , silah yüklü trenin bombalanması suretiyle, gideceği yere gitmesinin engellenmesi kimin çıkarınadır? Amaca ulaşmak için her yol mubah mıdır? Düşmanımın düşmanı dostumdur sözünün tarihsel olarak daha kaç kez yalanlanmasını bekleyeceğiz? Hamas ve Hizbullah’a gitmekte olan silahların PKK tarafından engellenmesi iddiası ve Aysel Tuğluk’un “uluslarası kurgu” iddiaları ortada durdukça ve gizli servislerle sık sık yolları kesişen bir siyaset anlayışı devam ettikçe ne Türkiye’ye ne de Ortadoğu’ya barış gelmeyecektir.

29/06/2010 Abdullah DAMAR
 
Toplam blog
: 223
: 700
Kayıt tarihi
: 04.01.08
 
 

Gaziantep' te öğretmen olarak görev yapmaktayım. Son olarak Eğitim Yönetimi, Teftişi, Planlaması ..