Millet tatmin oldu mu... Ya gençler?

Huylandı bir kez öğrenci YGS'den. Demek iki çeşit kitapçık var… Bir. Şifresiz kitapçık; İki. Şifreli kitapçık… Acaba şifreli kitapçık başka kimlere servis edildi? Var mı öyle bir şey? Öğrenci bu sorunun etkisinden kolay kolay kurtulamaz… Ve bu şifrenin servis edilebileceğini düşündüğü dersanelerin peşine düşer… Yanlış şeyler bunlar ama… Ortam böyle şifre üretiyor, nedense? 

Büyük şair Orhan Murat Arıburnu’nun “Şifre” adlı şiirini bu anda nasıl hatırlamazsın… (Büyük şairlerin her zaman böyle durumlar için genel geçer şiirleri vardır…) 

“Kaşın şifre
Gözün şifre
Gülmen konuşman şifre
Yaradan şifre yaratmış,
Seni çözmek için
Şifre müdürü mü olmalı?” 

Acaba burada “Şifre Müdürü” kim … ÖSYM Başkanı , Benden kaynaklanmıyor, Matbaa bir acemilik yapmış , diyor. Matbaa Müdürü de bu yükü hiç de üzerine almak niyetinde değil… Al gülüm , ver gülüm… hatayı paslaşıyorlar… 

Şimdi öğrenci ikinci YGS (Yüksek Öğretime Geçiş Sınavı) na girdiği anda, aklına bu şiir gelecek… “Kaşın şifre, gözün şifre… Ey soru seni çözmeye nereden başlamalı…” Bir kez de aklı takılmasın, hoptirinam... Aklı hep takılır… Onun için İkinci Sınava girmeden önce öğrencileri bu takıntıdan kurtarmak gerekir… Nasıl mı? Birinci YGS’nin namusunu kurtararak… Bu da ancak, Savcılık soruşturmasından sonra mümkün olabilir… Tabii, Psikolojik destek de şart… 

Belli ki bazı adamlar, türlü numaralar çevirmek için alesta bekliyorlar. Onlara bu fırsatı vermemek gerekir. Şüphelenilen kişiler varsa uzaklaştırmak gerekir… Ama bilginin para ettiği, alınıp satıldığı; bir teste yüzbin TL verecek kişilerin bulunduğu bir dünyada elbette testler para edecektir ve bu testlerin peşinde koşturan ; alan satan kişiler bulunacaktır. Eğer bu sınavları Devlet yapıyorsa ve bu kadar büyük sorumluluğu üzerine alıyorsa, bu sınavların güvenliğini sağlamak da onun görevidir. 

Türkiye gibi bir ülkede, geçmişte bir takım acı tecrübeler yaşandıysa, doğal olarak insanlar ürkecektir, korkacaktır… Ve elbette hakkının yenmesinden hoşlanmayacaktır. Ama öteki yanda bir kurtlar sofrası oluşmuştur. Onlar da elinden geleni yapacaktır.. 

Burada önemli olan, korkulan olmuştur. Artık bu sınava girmek denk güçlerin çekişmesi halinde geçmiyor… Bazı hanım kızlar türbanlarıyla geliyorlar, onların türbanlarına, türbanlarının altına hiç kimse müdahale etmiyor.. Diğer yandan türbansızlar, başı açık taifesi, gelince her şeyleri didik didik ediliyor… Bu mudur? Ben gözlerimle görmedim… Ama gazetelerin yalancısıyım… Şahitler var konuşanlar var... Böyleyse yazık olmuştur! Bu iş bitmiştir… Bu işin zaten böyle olacağı belliydi… Bizimkiler bu yana ; diğerleri siz şu tarafa… Öyle mi? 

Ufacık bir mikrofon, ufacık bir alıcı bu işi bitiriyor… Şifreye filan da gerek yok… Bence yakında bütün ümmeti Müslüman kızları, sınava girerken türban takarlar, bu iş de biter…
Erbakan kadınlar için ... “ Biz iktidara geldikten sonra, üç ay içinde herkes kendiliğinden türbanını takar…” mı demişti. Bu mealde bir söz söylediğini hatırlıyorum… İşte o günler gerçekleşiyor… Bu iş herhalde YGS’lerde gerçekleşecek ilk kez… 

Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti! Yakında bütün öğrenci hanımlar türbanla tanışacaklar… Hiç zorlama yok, kötü söz söyleme yok... Kendiliğinden... Spontane… Nasıl mı olacak… İşte öylesine, kendiliğinden… Gidin bakın Endonezya’ya nasıl olduysa… İşte öyle… 

Modern eğitim, türbanaltı mikrofonlu ve alıcılı eğitim… Modern bir dünyada yaşıyoruz… Onun nimetlerinden yararlanmalıyız, değil mi? Dünyada ne teknolojiler var be… 

Son haber şu: 

İşin en acıklı yanı en sonunda. ÖSYM’den öğrencilere gönderilen mektupta şöyle deniliyor: 

"Tüm adaylara verilen soru kitapçıklarında sorunun doğru cevap seçeneği rastgele biçimde değiştirilirken, diğer seçeneklerin yerleri de rastgele değiştirilmesi gerekirdi. Ancak, geliştirilen yazılım çalıştırıldığında her soru için rastgele verilmesi gereken değerler sehven sıralı olarak verildiğinden, oluşturulan soru kitapçıklarında bazı sorularda en büyük değerli seçeneğin hemen sağındaki seçeneğin doğru cevap olması durumu ortaya çıkmıştır."(1) 

Sonra ne olmuş ? Sonra sorular ve yanıtları şifreli olmuş. Anlaşıldı mı? Açık itiraf…
Peki , bu açıklamadan sonra , kim görevinden istifa edecek? Hiç kimse… Çünkü bu memlekette öyle bir adet yok.
Onlar ancak kendi isteyince ve Allah isteyince gidecekler… İşte o kadar…
 

……………………..
1.http://www.memleket.com.tr/news_detail.php?id=98251