Milletvekilleri polisi taşladı ve dövdü!

Malumunuz olduğu üzere dün, yani 21.3.2011 günü Sultan Nevruz’du… 

Aslında Nevruz, yeniden doğuş demektir. Tabi kimisine göre de Hz. Ali’nin doğum günü… Ülkemizde kimi demir döver, kimi barış adına önüne gelene saldırır, kimsenin ne olduğunu tam olarak anlayamadığı bir keşmekeşin sürdüğünü söylemek fazla bir abartı olmaz… 

Eskiden hatırladığım kadarıyla, akşam saatlerinde evin çevresinde ateş yakılır, çevresinde toplananlar güzelliklerden konuşur, yeni bir yılın gelmesinden duyulan mutluluklarını paylaşırlardı. Yani yeni bir baharın gelmesi, herkes tarafından yeni bir yılın gelmesi olarak algılanırdı. 

Bir de şimdiki kutlamalara bakalım: 

Doğu ve Güneydoğuda, mübarek sanki baharın gelmesini müjdeleyen gün olma özelliğini yitirip, “Özgürlük, barış demokrasi” abidesi olan bir gün gibi kutlanıyor. Her türlü eylemi koyarak, hem çevreye, hem kendilerine, hem de ülkeye zarar verenler, gittikçe işi abartıyorlar. 

Özellikle bu yılki kutlamalar, Libya’ya yapılan saldırıların gölgesinde kalsa da, eylemi gerçekleştirenler seslerini o kadar çok çıkartıp, eylemlerini o kadar abarttılar ki, Libya’ya yapılan saldırıları bile gölgede bıraktılar. 

Bu yılki kutlamalarda iki eylem gözlerden kaçmadı. Birincisi Şırnak şehir merkezindeki eyleme damga vuran, BDP İstanbul Milletvekili Sabahat Tuncel! 

Olay en canlı haliyle televizyonlara yansıdığı için burada yazmakta bir sakınca görmüyorum. 

Sabahat Tuncer aşırı sinirlenip, görevli bir Başkomiser ile tartışıyor. Tartışma sırasında sinirlenen BDP'li Tuncel, görevli başkomisere, bağırarak tokatlıyor! 

Televizyonlara ve basına yansıdığı kadarıyla; BDP'li Tuncel ile başkomiser arasında tokat olayından sonra şu konuşmalar yaşanıyor: 

Tuncel : "... Ne yapıyorsunuz? (Tokat atıyor). Ne yapıyorsunuz, ne yaptınız çocuklara? 

Başkomiser: Sizi uyardık. Ama uymadınız. Bize taş attınız. Biz de müdahale etmek zorunda kaldık. 

Tuncel: Defolun gidin buradan. Bunun hesabını vereceksiniz. 

Başkomiser: Bir milletvekili olarak bana tokat attınız. Siz mi anlamıyorsunuz biz mi anlamıyoruz? Sizi ikaz ettik ama dinlemediniz. 

Tuncel: Nerede ikaz ettiniz? Böyle arkamızı dönerken su sıkmak kalleşliktir. Sizin gibi adi, halk düşmanlığı yapmayın. 

Başkomiser: Terbiyesizlik yapmayın. 

Tuncel: Bir sürü yaralı var orda. 

Başkomiser: Siz taş attınız. 

Tuncel: Kim taş attı? Bunun hesabın vereceksiniz. Bu halka yaptıklarınızın hesabını vereceksiniz. Vurun beni öldürün. Ben buradayım. Beni öldürün." 

Bu görüntüler şunu gayet güzel açıklıyor. Milletin vekili, milletini istediği zaman tokatlayabilir, eğer bununla yetinmezse, istediği hakareti yapabilir. 

Bir diğer olay, yine Güneydoğudan: 

BDP Grup Başkan Vekili ve Batman Milletvekili Bengi Yıldız, Siirt'teki nevruz kutlamalarında, "Selam, dağlardaki özgür arkadaşlara. Selam, Kürdistan halkına! Bu topraklarda ne kadar yiğit gelip geçti. Ne Mustafalar, Ne İsmetler, Ne Erdoğanlar gelip geçti bu topraklardan. Ama sen dimdik ayaktasın ve direniyorsun" diyerek, haddini aşan sözlerden sonra, kutlamaya katıldığı kalabalıkla birlikte eline aldığı taşla polise saldırdı. 

Sonra televizyonlara çıkıp, yaptığı eylemi şu sözlerle savundu: "Elimizde taş vardı ama taş atmadık. Çünkü üzerimize gelmediler. Üzerimize gelselerdi taş da atacaktık…” 

Tunus’ta, Mısır’da ve son olarak Libya’da olaylar nasıl başladı? 

Ülkemizin nereye gittiği açısından bu iki olay çok önemli!