Milli Piyango Bana Çıktı

Milli Piyango Yılbaşı Özel Çekilişi ile 45 milyon liralık büyük ikramiye 6718374 numaralı bilete çıkmış. Çeyrek biletmiş. Geçtiğimiz günlerde loto talihlisi olmayıp loto talihlisi olduğunu iddia eden ancak bu iddiasını kanıtlayabileceği biletini pantolonun cebinde unuttuğu için pantolonun dolayısıyla biletin de annesi tarafından (bir rivayete göre de karısı tarafından) yıkandığını belirterek gündemimize oturan talihli gibi bir iddiam olmayacak merak etmeyin. Çünkü bilet almadım. Gerçi o arkadaşın da bilet alıp almadığı bilinmiyordu değil mi? :)

 

Şu yaşımıza kadar çok defa yeni yılı arkadaşlarla bir eğlence mekânında eğlenerek kutlamaya çalıştık. Yedik, içtik, hopladık, zıpladık, yorulduk. Eğlenmek istedik. Eğlenmeye çalıştık. Yeni yıla nasıl girersen bütün yıl öyle geçermiş dediler ama hiç öyle olmadı. Zira birçok seneyi ayakta ya dans ederken, ya hoplarken, ya da kahkahalarla karşıladık. Birçokları gibi.. Ama bir sene boyunca hep öyle olamadık.

 

Hiç unutmam. Küçükken yengemden öğrenmiştim bunu. Öğrenmesem iyiymiş çünkü çocukluğum boyunca bu bana eziyetten başka bir şey getirmedi. “Bak oğlum yeni yıla nasıl girersen bütün bir yıl onu yaparsın ona göre” dedi. İçime bir sancı oturdu o anda.. Panikledim. Korktum. Yeni yıla uyurken girmek de vardı. E daha o zaman çocuğuz ya. Erkenden uykumuz geliyor haliyle.. o zaman bir yol bulmalıydık. Bulduk da..

 

Akşamüstü uykuya yatıyorduk kardeşimle birlikte. Uykumuzu alalım ki gece boyu ayakta kalalım. Zaten tüm gece uyanık kalmamıza gerek yoktu, saat 12’yi geçsin yeter. Hem evdeki eğlenceden geri kalmazdık hem de yeni yılı riske atmazdık. Birkaç yıl bu taktiğimiz işe yaradı. Üstelik tam yeni yıla girerken tüm yıl olmasını istediğimiz bir şeyi de yapıyorduk. Oh keka..

 

Derken bu kâbus olmaya başladı. İnsanlık hali ne de olsa. Yeni yıla her an her yerde yakalanabilirdik. Nitekim yakalandım da.. Bir defasında griple girmiştim yeni yıla. Bir defasında üşüyerek. Bir defasında gurbette girmiştim. Bir kere nöbette.. Daha neler neler. Tabi o batıl inançtan kurtulalı çok oldu da içim rahattı. Yoksa çocukluğumdaki gibi olsa sıkıntıdan kurdeşen olurdum her yılbaşı :) İşte bu yıl da yeni yıla uygunsuz vaziyette yakalandım nitekim. Söyleyeceğim..

 

Yukarıda da belirttiğim gibi çok seneler hoplayarak zıplayarak eğlenmeye çalıştık. Eğlenmek istedik. Damarımızda dolaşan yabancı sıvının aklımızı almasıyla eğlendiğimizi sandık. O an eğlenmişiz gibi geldi. Sanki eğlenmek Allah’ın emriymiş gibi. Ama herkes eğlenirken kös kös oturmaktan korktuk. Ne derlerdi sonra. Aman Allah’ım. O nedenle eğlenmesek bile eğlenmeye çalışacaktık, olmadı eğleniyormuş gibi yapacaktık. Ruhumuzun açlığını başka şeylerle gidermeye çalışacaktık. Yaptık da.

 

Ne ki bunun çare olmadığını anlamamız geç olmadı. Nispeten geç olmadı diyelim daha doğru olur. İdrak yollarımızdaki iltihaptan kurtulup hayatı başka bir yönüyle anlamaya başladıktan sonra bakış açımız değişti haliyle.. İşte o zaman yeni yıl kavramı yerini başka şeylere bıraktı. Yine eş-dost bir araya geldik, yine ailecek pijama-terlik-televizyon kombinasyonu yaptık. Ama o kadar. Eğlendiysek eğlendik, eğlenmediysek eğleniyormuş gibi yapmadık.

 

İşte bu yıl da ailecek birlikteydik. Güzel bir akşam yemeğini tatlılar ve tabi ki mis gibi Türk kahvesi takip etti. Ardından sohbet.. Sohbet.. Sohbet.. Gece yarısına doğru dağıldık. Yolcu yoluna gitti, evli evine.. Maskesiz bir yılbaşı, ruhumuzu da doyuran bir gece oldu.

 

Saate bakmamıştım. Gürültüden anladım. Yeni yıla giriliyordu. Apartman çığlık sesleri, dışarıdan silah sesleri geliyordu. İyi güzel de yeni yıla girerken bu silah sıkma ne oluyor kuzum? Giden yılı mı öldürüyorsun mübarek? "Ulan dur bu 2012 gidiyorum deyip kapıdan geri gelebilir, iyisimi kafasına iki sıkayım" psikolojisinde misin?

 

Bense tuvalette yakalanmıştım yeni yıla. Eyvah bütün yılım tuvalette mi geçecek şimdi? :)