Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Mayıs '09

 
Kategori
Blog
 

Milliyet Blog 1.Geleneksel:) Anneler Günü kutlaması

Milliyet Blog  1.Geleneksel:) Anneler Günü kutlaması
 

Kırmızı maviye o kadar yakışmıştı ki!..


Akşamüzeri evime geldiğimde, bir garip sarhoşluk hissiyle oturdum, Susuz Dede’yi gören köşeme. Bu sayfalara yazmamı sağlayan nesneyi açtım, ilk işim sık kullandıklarımdaki radyoyu açmak ve şarkı tutmak oldu. Ama bütün bunlardan önce otobüsten indikten sonra yol boyu kucağımda taşıdığım papatyalarımı ve gülümü vazoya koydum, anne kucağının sıcaklığından (.) olsa gerek boyunları bükülmüştü.

Bir pazar sabahında, erkenden uyanarak başlamıştım güne, söz verdiğim saatte Martı’da olmalıydım. Ne giyeceğime bir gece önceden karar verdiğim için, hazırlanmam kolaydı. Evladımla vedalaşıp; anneler günümü kutladı, ayrıldım evden ve son derece güzel, aydınlık bir günde, bahar kokularıyla dolu şehrimin caddelerinden geçip Martı’ya ulaştım. Hemen kıyısındaki mavi gibi sakindi Martı. Rahatça kahvaltılıklarımı aldım, menemenimi yaptım ve bir güzel ekmek kızartıp, tereyağı sürdüm. Yanında da beyaz peynir. Çayımı da aldım tabi, çaydanlıkta demlenmemişti ama benim günüm olduğundan mıdır nedir çay gibiydi.

Keyif çayıma ilk yetişen günce sayfalarının dışından bir arkadaşımdı. Aslında günce sayfalarından bir başka arkadaşla aynı dolmuşla ve doğal olarak aynı anda gelmişlerdi. Ben aklım arkadaşımda, onları fark etmeden geçip gitmiştim. Arkadaşıma sarılırken tanıdık bir sesle kendime geldim.

Sabahın erkeninde tek başıma başlayan kahvaltı keyfim, ilerleyen saatlerde, gerçekten şehrin öbür ucundan, ya da yakınından gelen arkadaşlarımla öğleden sonraya kadar sürdü. Yok, saate bakmadık, oturduğumuz yere güneş geldikçe masamızı gölgeye alma gereksinimi duyduk ve farkına vardık ki vakit öğleden sonra olmuş. Eh bir keyif kahvesi içmenin zamanıydı ve bunu “Evin kızı” na yıktık. Bize o sıcakta hem de kömür ateşinde kahve yaptı; üstelik az şekerli içen de vardı, orta ya da şekerli içen de. Ne zaman yaptı hiç anlamadık, bir martı kanadına binmiş gibi, sohbetin kanatlarındaydık.

Telefonlarımız geldi, günümüzü kutlayan, telefon açıp gününü kutladıklarımız oldu. En azından benim aklımdan geçirip, Martı kanadında selam yolladıklarım oldu. Çiçeklerimiz geldi; güllerimiz, papatyalarımız. Onları kendini “Anne” gibi hissedenlerle de paylaştık. Ne de olsa tek başına anne olunmuyordu. Ama en güzel “Anneler Günü” hediyesi benimdi.

Başka annelerin de gününü kutlamak için ayrılanların ardından kalanlara Martı yetmedi, illa da “bira” diyen “evlat” a :) uyduk ve bira içebileceğimiz bir yer bulduk. Yanında da özel hazırlanmış patatesler vardı. “Şimdi anladık, neden ‘Akşamüzeri evime geldiğimde, bir garip sarhoşluk hissiyle oturdum’ dediğini” deyişinizi duyar gibiyim…

“Senin için geldim”…

Günce dostlarımın her biri aynı şeyi söyledi. Bundan güzel “Anneler Günü” hediyesi olur mu? Böylesi bir sözün yanında bir bira nedir ki?

Varlığıma varlık katan sevgili dostlarım sağ olun ve var olun e mi? Annelerimizin ve kendini anne gibi hissedenlerin Anneler Günü kutlu olsun. Sevgilerimle..

 
Toplam blog
: 210
: 3227
Kayıt tarihi
: 29.03.07
 
 

Yazmak... Öyle güzel, öyle hoş ve öyle derin bir eylem ki!.. Olmazları bile oldurabiliyorsun. "Ke..