- Kategori
- Blog
Milliyet Blog'da bir yeni öğrenci
Evet efendiiim...
Bundan önceki yazılarımda buraya başvurma ve kabul sürecindeki hislerimi, neden buraya dadandığımı dilim döndüğünce anlatmıştım. Bugün de, MB'deki ilk haftamın ardından zihnimde oluşanları derleyip toplayacağım, içimden öyle geldi.
Aslına bakarsanız öyle gereksiz yere kendimi yerme, ezme, aşağılama ne bileyim beğenmeme gibi fonksiyonlarım yoktur. Yazım dilinde de iyi kötü belli bir seviyeye kendimce geldiğimi düşünüyorum. Fakat acaip korkuyordum burada alacağım tepkilerden. Tamam, yazdığınızı herkes beğenecek diye birşey tabi ki yok... ama ne bileyim abi, böyle hiddetli şiddetli tepkiler beklemiş, korkmuştum ben ( manyağım biraz galiba ) Beğenilmeyen yazılara: "Eltimin alışveriş listesi bile bundan sürükleyici" ya da işte: " Çok pespaye yazmışsınız, selamlar! " tarzı yorumlar beklerken; beni çook çok iyi hissettiren geri dönüşler aldım; tam manasıyla "hoş buldum". Yazarlığım onaylanmadığı dönemde de takip ettiğim, MB'nin pek çok ağır topunun da zaman ayırıp yazdıklarımı değerlendirmesi ayrı rahatlattı ( gerçi kendileri yorum olarak:"asdgf" bile yazsalar bana yeterdi blogçuğum ). Hazır konusu da açılmışken, fikirlerini eksik etmeyen herkese bir kez daha teşekkür ediyorum efenim...
Özellikle Ümit bey'in "konuşma diliyle yazma" konusundaki hassasiyetini öğrendikten ( ve ciddi bir tufandan da yırttıktan sonra ) içimdeki redaktörü keşfettim. 27 yaşından sonra Türkçe öğreniyor gibiyim Allah sizi inandırsın. Tamam, daha öncesinde de öyle korkunç imla hataları yapmıyordum ama şimdiki gibi özenli de değildi açıkçası. Ve itiraf etmek gerekirse imlaya dikkat ettiğimden beri yazdıklarım daha bir güzel gelmeye başladı gözüme... Sonracığıma üslup konusunda da buradan aldığım geri dönüşler çok işime yarıyor. Farkında olmadığım, okuyana ukalalık ne bileyim umursamazlık gibi gelebilen ifadelere, argoya, kullandığım tabirlere daha fazla dikkat etmeyi öğrendim. Aldığım her eleştiride, bahsedilen noktayı bir daha yapmamaya özen gösteriyorum. Fakat şu da bir gerçek ki, gerekli düzeltmeler yapılır ama benim yazma biçimim, genel üslubum değiş(e)mez. Herşeyden önce kendim için yazı yazıyorum zira.
Yaklaşık 2 yıldır, bu zamana kadar 50 kadar yazı yazdığım kişisel bloguma ise aynen devam... Eski sıklıkta oraya da birşeyler karalamaya devam. Orayı kapatmaya hiç niyetim yok. Burası nasıl okul gibiyse, ders veriyorsa, orası da teneffüs... Orada sınırlı kitle, eş dostla geyik ve makaranın dibine vururken burada: "Öğretmen geldi susun!" ve de " Sahibi geldi kaçın!!!" atmosferi var, ve benim de her ikisine birden çok ihtiyacım var. Bir taraftanbebekolay a yazı göndermeye de devam. Hatta bulabildiğim başka anne-bebek platformlarına da dadanma niyetindeyim, anneliğe dair birşeyler yazmak da ayrı bir keyif zira.
Yani demem o ki sevgili okuyucu, iyi ki buradayım, iyi ki buranın çömeziyim... Daha önce de söylediğim gibi, eskisi gibi güzel öyküler de yazabilecek kapasiteye gelebilmek dileğiyle... esen kalın efenim