Milliyet Blog yazarlığımda 3 yılın ardından

Blog yazarlığım da bir yılı daha geride bırakmış bulunmaktayım.

Kayıt tarihi: 02.01.2007.

Bugün: 02.01.2010.

Tam 3 yıl olmuş. 3 yıl sonra kendi kendime şunları sorguluyorum.

MB'a ilk adımımı attığım zaman inanın ne yazacağımı bilmiyordum ve burada ki insanların hiç birini tanımıyordum.

Benimde birilerine aydınlatacağım bir konu vardı. “Doğa ile baş başa kalmak!” Bunu yalnızca bisiklete binerek sağlayacağını düşündüğüm için de birileriyle bu güzel olayı paylaşmalıydım. Evime internet girdikten sonra yaptığım araştırmalar neticesinde karşıma MB çıktı. MB'u incelediğimde tam istediğim gibi dedim. Burada bisikleti ve doğa sporlarını anlatırım. Sonuçta burada okuyan ileri görüşlü kişiler bulurum diye düşündüm. Bu nedenle MB'a üye oldum. Üyeliğim kabul edildi.

Bisikleti anlatabilmem için bisiklete biniyor ve bununla beraber doğa ile devamlı başbaşa kalıyor olmam gerekirdi. Zaten de uzun bir süre bu güzel sporu yapmaktaydım. Bu nedenle en ince ayrıntılarına varıncaya kadar anlattım.

***

Bununla birlikte en fazla yazdığım kategori de Fenerbahçe ve futbol oldu. Bunun nedeni de bir Fenerbahçeli taraftarı olmam ve futbolu herkes gibi sevmemden dolayı idi. Üstelikte kendi isteğimle geçen yıl gazetemizin “Canlı maç anlatımı“ bölümüne kaydımı yaptırıp Fenerbahçe’nin maçlarını izledikçe yorumlamaya çalıştım. Bunu da bir taraftar gözüyle yapıyorum.

Bununla birlikte Süper Ligimizin başlangıcı olan 21 Şubat 1959 tarihinin 50’nci yıl dönümü münasebetiyle 21 Şubat 2009’dan bu yana bir sezonunu her cumartesi günleri yayına vermek kaydıyla detaylı bir şekilde bloglarımda derlemeye çalışıyorum. Daha öncelerinde böyle bir çalışmam vardı. Amacım tüm maçları bir araya toplamak ve geçmişi anmak için bu çalışmayı yapmıştım. Zamanımın el verdiği sürece çalışmalarımı sürdürüyorum.

***

Bu 3 sene içersinde düzenlenen birkaç tane MB toplantılarına da katıldım. Yüz yüze görüştüklerimde oldu. Burada bu kadar güzel dostlar edineceğimi MB'a girmeden önce birileri söyleselerdi bana hiç inanmazdım. İyi ki de buradayım.

***

Bilindiği üzere geçen ay acı bir kayıp yaşadık. Mustafa Mumcu ağabeyimizi kaybettik. Onu kaybını siz blog yazarları olarak bloglarda üzüntülerini dile getirdiniz. Bende onu yakından tanıyan ve yüz yüze görüüştüğüm kişilerden biriydim. O yalnızlığını bloglar yazarak dile getirmeye çalışırdı hep. Bizlerden yaşça büyük olarak tecrübelerini bizlere yansıtırdı. Onun ölümü MB'ta bir eksikliktir. Artık ne yazabiliyor ne de gelen yorumlara cevap verebiliyor. Ama o bir ağabeyimizdi ve tecrübelerinden daha çok faydalanmamız gerekirdi. Bazıları onun uyuna ve suyuna gitmedi. Kim bilir onun ne gibi bir derdi vardı. Nasıl bir ruh halindeydi. Kimse bunu hesaba katmadı. Acaba bizler o yaşa geldiğimiz de nasıl olacağız, kim bilir?

Ömrü daha fazla yetmedi ve son nefesini vererek geçen ay aramızdan ayrıldı. Ölümü ona yakıştıramadık.

Ne diyebilirim ki. Allah rahmet eylesin. Mekanı cennet olsun demekten başka, söylenecek bir söz bulamıyorum.

***

Bu 3 yılda yaşadıklarımı zaten bloglarımda açıklığı ile sizler sundum ve sunmaya devam edeceğim.

3’üncü yılımı doldurup 4’üncü yılıma ayak bastığım şu günde sizlerle daha uzun yıllar beraber olmayı ümit eder sevgilerimi yolluyorum efendim.