Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Ekim '11

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Misafire yakın kendimize uzak oda

Misafire yakın kendimize uzak oda
 

 

Misafir… ve odası.


Ne zaman misafir olgusu aklıma gelse…

Buz gibi soğuk bir odanın kapısı aralanır; gündüz ise kırılgan gün ışığının altında, gece ise soğukla birlikte renginide donuklaştırmış lambanın altında yeni, yepyeni hafif kapalı kalmışlığın kokusunun üstüne sindiği elişi dantellerin altında kalan mobilyaların bulunduğu, duygudan, yaşanmışlıklardan nasibini almayan ve insandan uzak oda imgesi aklıma düşer…

adı üstünde misafir odası ama biz de nihayetinde bu dünyada misafir değil miyiz?

Ötekileştirdiğimiz odada bulunan eşyalara saygıyı mı gösteriyorduk , gelecek olanlara ve adını misafir koyduğumuz ötekilere mi yoksa kendimizde kullanma hakkını bulmadığımız mobilyalarla statümüzü, zenginliğimizi, itibarımızı ve becerikliliğimizi yüklediğimiz kanıtlama duygusuna mı kapılıyorduk?; açıkçası bilmiyordum.

Ortada olan, hep orada durduğunu bildiğimiz ve özenle tozunu aldığımız, en değerli yün halıları serdiğimiz, duvarına sevdiklerimizin resimlerini astığımız odaya değer veriyorduk.

İçerisinde ağırladığımız misafirlerimizle birlikte yaşam alanına giriyor, onlarla birlikte yere bir damla çay lekesi bile dökmeye tahammül edemediğimiz odayı yine onlarla, yaşam alanını terk ediyorduk.

Zamanla aslında günlük yaşamımızda eskitemediğimiz mobilyalarımızı, perdelerimizi moda eskitiyor, diğer yenisine sahip olmakla kendimizi bir kez daha o odanın çekiciliğine kaptırıyorduk.

Kendimiz eskiyor, yüzümüzdeki kırışıklıklar artıyor, belimiz bükülüyor, ikinci ve üçüncü nesil evi şenlendiriyor olsa da misafir odası ne hikmetse hep yeni hep yeni kalmaya, bizden uzak kapalı kapının ardında kalmaya, estetik, ilaç ve diğer şekillerle hep kendini genç tutmaya adamış insanlar gibi gençliğini, tazeliğini korumaya çalışıyordu, çünkü, öyle istiyorduk.

Fakat, ne yaparsak yapalım, içerisinde gülüşmelerin, konuşmaların, ağlamaların ve hatta kavgaların ve kahkahaların yaşandığı, eşyalarının kullanılıp eskidiği odalardaki samimiye,t sıcak sevimliliği seslerin güzelliği , asla ve asla misafir odasının soğukluğunu gidermiyordu. O, orada tıpkı mahalledeki diğer evlerden uzak kalan tek bir evin görüntüsü gibi sessizliğinde yaşıyordu.

Belki de içimizden misafir gelsin diye de hafif iç konuşmalar yapıyorduk. Kim bilir?

Farkında olmadığımız bir şey daha vardı o da yaşamımızın bir daha geri dönülemeyecek şekilde programlanması.

Elbette misafire önem veren kültürden geliyorduk, bizim için değerlilerdi.

Ah! beğenilme duygusu yok mu?

Bizim şu anda bile aynı şekilde kendimizden uzak ve yeni tuttuğumuz misafir odası imgesi böyleydi işte.

Bizden uzak ve sadece yeni…

 
Toplam blog
: 359
: 1593
Kayıt tarihi
: 29.11.06
 
 

Deli-dolu, akıllı,  yalandan yere çamura yatan, normal değerlerde zekalı, esprili, şakacı, kendin..