Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Mayıs '07

 
Kategori
Futbol
 

Mısır Çarşısı'na gidin kına alın şimdi...

Mısır Çarşısı'na gidin kına alın şimdi...
 

Türk futbolu nihayet(!) taban yaptı. UEFA ve süper kupa şampiyonunun taraftarı yedi yıl sonra dünyanın en önemli derbilerinden birinde çıldırdı. Sahaya 15 bin koltuk ve 5 bin dolayında su şişesi ve bardağı attı.

Hepimizin bildiği görüntüleri tekrar ısıtıp önünüze servis yapmayacağım.
İyi bir spor izleyicisiyim, 20 yılı aşkın bir süre aktif sporculuk yaşamım oldu. Ortaokuldaki beden eğitimi öğretmenim Osman Ertul başta olmak üzere hep dürüst ve ahlaklı sporcu olmamız için uğraştı hocalarımız, idarecilerimiz.
Çocuk yaşta gönlümü sarı-lacivertli renklere verdim. Çok coşku yaşattı bize, çok da kahır.

"Hep destek tam destek" sloganı altında görmezden geldik birçok kusur. Belki yanlış burada başlamıştı.
Yanlış olan yanlıştı, yanlışa destek de olunmazdı, bizler olduk.
Joachim Löw' ün yerli antrenör getireceğiz diye göndermeleri yanlıştı, kabullendik.
Yerine gelen Rıdvan Dilmen'in yenilgisiz takımı yolun başında bırakması da yanlıştı, kabullendik.
Yanlışın üstüne Zdenek Zeman geldi, üstüne Pendikspor'a elenmenin yanlışı kaptan Rüştü'den çıkarıldı.

Yanlış üstüne yanlış.
Rüştü hala kaptanlık bandını koluna takmıyorsa bu da yanlıştır. Herkes biliyor ki Rüştü'nün olduğu yerde başka kaptan olmaz.
Ardından ezeli rakibin Avrupa'da zirve yapmasını izledik , gönlümüz kırık.
Futbolumuzu dünya kürsülerine taşıdı bu rüzgar, dünyanın üçüncüsü oldu bizim çocuklar. Ama her çıkışın inişi de kaçınılmazdı. Önce Fatih Terim İtalya kupasını kaldırması an meselesi iken Fiorentina'yı bıraktı, ardından şaşalı geldiği Milan'dan bir gece operesyonu ile gönderildi.
Letonya gibi toplama bir takım bizi önce Avrupa sahalarına girmemizi engelledi, yıkıldık.
Ersun Yanal-Hakan Şükür çekişmesinin gölgesindeki milli takıma Fatih Terim takviyesi de yaramadı.
En büyük darbeyi İsviçre maçında aldık, hem evimiz dediğimiz Almanya'da dünya kupasında yoktuk, hem de UEFA ya el etek öpecek(!)kadar aciz duruma düştük.
Son maçta şampiyonluğu ezeli rakibimize hediye ettik, yaralandık. 16 dakika duran maçı hakem cesaret edip yarıda kesemedi.
Tüm lig boyunca açız edebiyatı yapan sarı-kırmızılı futbolculara hiç bit Fenerli ağladı demedi, diyemedi. Doğru olabilirdi belki de.
"Lay lay fenerbahçe olamazsın şampiyon"diye sevinen Sabri geçen hafta "Fener ağlayarak şampiyon oldu"deyiverdi, hayret ettik.
İsviçre maçından sonra istifa eden Levent Bıçakçı yerine koca ülkede bula bula şaibeli Haluk Ulusoy bulundu ve bugüne gelindi
Gerginlik politikasını körükleyerek hatalarını kamufle eden başarılı(!) Papermoon yöneticileri(!)koltuklarında otururken, binlerce taraftar organize bir şekilde sahaya atıyordu koltuklarını, içimizi acıtarak.
"On maç ceza bile bize az" diyor sayın Polat. İyi de sayın Polat bir hafta önce İnönü' de polis kordonunda sahaya çıkabilen Fenerbahçe'li futbolcuları görmediniz mi? Göreve geldiğiniz günden beri gerilimi düşürmek için neler yaptınız?
Kayıkçı kavgasına çevirdiğiniz Türk futboluna katkınız olacağına ukala tavrınız ve yönetiminiz sayesinde nasıl bir yara açtığınızın farkında mısınız?
"Bu işler sizin stadda da var" kolayına kaçtınız her zaman.
Gelin bu işi kökünden çözelim türünden yaklaşımlara klüpler birliği diye bir rant derneğini adres gösterdiniz. Sorarım Klüpler birliği havuzpaylaşımı dışında ne iş yapar?

Maçı tribünden izleyen emniyet müdürü taraftarın çileden çıkmasını nasıl izleyebilir? Ve amigo yazarlar memnun musunuz futbolumuzun halinden?
Yarattığınız bu cehennemin çocuklarının fotoğrafları var her sütunda? Sahaya atılan her koltukta, her su şişesinde içimizden bir şeylerin çimlere saçıldığını görmez misiniz?
Şimdi gidin Mısır çarşısına da kına alın 5 kilo, yakarsınız gazetelerinizin bir köşesine.

Ve şimdi benim ezeli rakibimizin yaralı taraftarı. Ayağa kalkma zamanı gelmiştir.
Geçen yıl bizim yaşadığımız travmadır yaşadığınız. Eziklik psikolojisidir, biliriz...
Kaldır kafanı yerden ve tut elimizden. Nasıl çıktıysa karanlıklar aydınlığa, gün o gündür.
Evin önünü süpürmektir ilk görev, sonra mahalleyi imece yaparız...

 
Toplam blog
: 242
: 1784
Kayıt tarihi
: 24.06.06
 
 

1970 doğumluyum.Karadenizin bir sahil şehrinden, hayatın güler yüzlü tarafına tutunmak için İstan..