Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Aralık '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Misketlerim ve kabanım

Merhaba!

Öncelikli olarak hepinizin bayramını kutlayarak başlamak istiyorum. Bu bayramda umutlarla, sevgilerle ve mutluluklarla geçmiş olsun diyorum. Ve geçen bayramda olduğu gibi bu bayramda da size yaşanmış bir bayram hikayesini aktarmak istiyorum.

Yaşlı adam bir konfeksiyon mağazasının vitrine uzun uzun baktıktan sonra
ilerideki yeşillikte oynayan çocukların en zayıfına dönerek “Küçüüük!”
diye seslendi , “Bana biraz yardımcı olur musun?” Çocuk, hafta
sonlarında yaptıkları misket oyununu ilk defa kazanmış olmasına rağmen
arkadaşlarını bırakıp geldi. 7-8 yaşlarındaydı ve üzerindeki elbiseler tek
kelimeyle dökülüyordu.

Yaşlı adam çocuğun saçlarını okşadıktan sonra “Vitrindeki elbiseyi giymeni istemiştim. Bakalım üzerine uyacak mı?” dedi. Çocuk bu teklifi ilk önce şaka sandı. Ama adam son derece ciddiydi. Onunla birlikte mağazaya girerken ilk önce rüya da olup olmadığını, daha sonra da şimdiye kadar yeni bir elbise giyip giymediğini düşündü. Genellikle aile deki büyük çocuğa alınan veya komşular tarafından verilen giyecekler elbiselerin ona dar gelmesiyle birlikte ortanca kardeşe kalır,
birkaç sene sonra da dizleri aşınmış veya delinmiş vaziyette kendisine yamanırdı. Ama her zaman hasta dedikleri babasının ne kadar zor para kazandığını bildiğinden, bu işe bir kere bile itiraz etmemişti.

Şimdiyse ilk defa yeni bir elbisesi olacaktı. Üstelik bayram a üç gün kala… Çocuk
yaşlı adamın gösterdiği elbiseleri giydiğinde büyümüş olduğunu ilk defa fark etti. Hepsinin üzerine giydiği kaban bir başkaydı ve artık üşümeyecekti. Çocuk misketleri onun cebine bıraktığında iyice keyiflendi, irili ufaklı misketler gayet derin olan ceplerin bir köşesinde kalmıştı.

Demek ki her bir cep en az elli misket alabilirdi. Yaşlı adam çocuğu sağa
sola döndürdükten sonra elbiselerin paketlenmesini istedi. Ve iş
tamamlandığında tezgâhtara dönerek “Elbiseleri torunuma alıyorum, ” dedi,
“Kendisine sürpriz yapacağım için onları bu çocuğun üzerinde denedim.”

Çocuk bir anda beyninden vurulmuşa döndü ve ne diyeceğini bilemedi. Ama
artık büyüdüğüne göre bir şey belli etmemeliydi. Aynaya son bir defa baktıktan sonra üzerindekileri yavaşça çıkartarak bir kenara fırlattığı eskileri giydi. Adam elbiselerin torununa uyacağından emindi. Yaptığı hizmet için çocuğa bir ciklet parası vermek istediğinde onu yanında göremedi. Haylaz velet, belli ki bu işten sıkılmıştı. Çocuk arkadaşlarının yanına döndüğün de bir kenara çekilerek onları seyretmeye koyuldu. Ve bütün ısrarlara rağmen oyuna katılmadı. Arkadaşları, “Niçin oynamıyorsun?” diye sordular, “En güzel misketleri sen kazanmıştın.”
Çocuk inci gibi yaşlar süzülen gözlerini arkadaşlarından kaçırmaya çalışırken
“Misketlerim bu elbiselere yakışmayacak kadar güzeldi.” Dedi, “Bu yüzden onları bayramlık kabanımın cebine sakladım!” Bu hikayeyi ne zaman okusam hüzünlenirim. Ve gözlerim dolar. Eminim sizde aynı duyguları paylaşıyorsunuzdur.

Bayramlar birlik olma , olmayana yardım etme günleridir. Sahip olduklarınızı lütfen paylaşın. Ve en azından bu bayram bir çocuğu sevindirin. Gözlerinden akan yaşlar onun sevinç yaşları olsun.

Sevgiler. Mutlu bayramlar.

 
Toplam blog
: 21
: 1643
Kayıt tarihi
: 19.10.07
 
 

İzmir 1975 doğumluyum. Dokuz Eylül Üniversitesi buca eğitim fak. biyoloji öğretmenliği mezunuyum...