Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

13 Şubat '07

 
Kategori
Edebiyat
 

Mısralarına aşk düşmüş şiirler

Mısralarına aşk düşmüş şiirler
 

Bir şair sevdiğinde adamakıllı sever bir kağıdın üstüne akıtarak bütün yüreğini ve kavuşmaların, ayrılıkların bütün izlerini düşürür mısralarının her yerine. Tek zenginliği olan kelimeleri kaynaştırmak olan yeteneği ile serenat yapar servetlerin aşkları satın aldığı bir Dünya'da. Israrla peynir, ekmek ve şarabın olduğu küçük bir tahta masada, 40 wolt ampülün aydınlığında büyük bir aşkın olabileceğine inanır. Sanayileşmiş bir toplumsallık vız gelir şairin tüm materyallerin kalabalıklığından uzak sade aşkına. Sevişmelerin her terinin anlamı başlıklandırır bir çok şiirini. Cemal Süreya "Aşk" adındaki şiirinde;

Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git.
Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. Gitsinler
Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin
Oysa Allah bilir bugün iyi uyanmıştık
Sevgiyeydi ilk açılışı gözlerimizin sırf onaydı,
Bir kuş konmuş parmaklarıma uzun uzun oturmuştu
Bir sevişmek gelmiş bir daha gitmemişti
Yoktu dünlerde evvelsi günlerdeki yoksulluğumuz
Sanki hiç olmamıştı
Oysa kalbim işte şuracıkta çarpıyordu

Şurda senin gözlerindeki bakımsız mavi, güzel laflı İstanbullular
Şurda da etin çoğalıyordu dokundukça lafların dünyaların
Öyle düzeltici öyle yerine getiriciydiki sevmek
Ki karaköy köprüsüne yağmur yağarken
Bırakasalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti
Çünkü iki kişiydik

Oysa bir bardak su yetiyordu saçlarını ıslatmaya
Bir dilim ekmeğin bir iki zeytinin başınaydı doymamız
Seni bir kere öpsem ikinin hatrı kalıyordu
İki kere öpeyim desem üçün boynu bükük
Yüzünün bitip vücudunun başladığı yerde
Memelerin vardı memelerin kahramandı sonra
Sonrası iyilik güzellik.

Yine hesapsız, paradan puldan uzak değerini iki yüreğin çıkardığı enerjiden alan bir aşkdan sözederken, Nazım Hikmet "Seviyorum seni" şiirinde "Böyle sevmiyorsanız seviyorum demeyin" der gibidir;

Seviyorum seni
ekmeği tuza banıp yer gibi

Geceleyin ateşler içinde uyanarak
ağzımı dayayıp musluğa su içer gibi

Ağır posta paketini
neyin nesi belirsiz
telaşlı, sevinçli, kuşkulu açar gibi

Seviyorum seni
denizi ilk defa uçakla geçer gibi

İstanbul'da yumuşacık kararırken ortalık
içimde kımıldayan birşeyler gibi

Seviyorum seni
Yaşıyoruz çok şükür der gibi.

Nacizane ben de bu usta şairlerimizin yanında sözü olmasa da başımda kavak yellerinin estiği bir zamanda yazdığım "Yaşamak nedenler ister" adlı şiirimde;

Uzat ellerini,
kuş kanatlarıma döneyim gökyüzüne.
Seveyim bu şehri.
Biliyormusun ?
Haklıydın son tartışmamızda ağlarken.
Yitiyor zaman saman alevi gibi,
sevgi tutuyor Güneşi pamuk iplikleriyle.
O halde gülümse,
uzat ellerini,
kuş kanatlarıma döneyim gökyüzüne.
Seveyim bu şehri
ve yaşamayı ölesiye....

Demişim. Saygılarımla...


 
Toplam blog
: 251
: 916
Kayıt tarihi
: 06.10.06
 
 

İ.Ü Edebiyat Fak. Coğrafya bölümü mezunuyum. Lise, üniversite ve  öğretmenliğim boyunca yaşamı şi..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara