Modası geçmiş aile

İyi günde ve kötü günde, hastalıkta ve sağlıkta, ölüm ayırıncaya kadar birlikte olmak için söz vererek başlar bütün evlilikler. En sevdiğimiz bir eşyayı bile yıpratmamaya özen gösterirken, sokaklarda kullandığımız ayakkabımıza ihtimam göstermeye çalışırken, ailemize karşı hoyrat davranmamız anlaşılabilir bir şey değildir. “Aradığınız kişiye şu anda ulaşılamıyor, aradığınız kişi şu an kapsama alanı dışındadır...” Cep telefonlarından defalarca duyduğumuz bu sevimsiz anonsları bugün ailemiz içinde söylememiz gerekiyor. Ailemiz ne yazık ki günlük telaş içinde kapsama alanımızın dışında bırakılıyor pek çoğumuz tarafından. Eskiden her başarılı yiğidin arkasında başarılı bir kadın vardır söylemiyle karşılaşırdık. Bu söylemin değiştirilme zamanı geldi de geçiyor bile. Artık her başarılı çalışanın arkasında mutlu bir aile vardır denmesi gerektiğine olan inanç giderek artmaktadır. Aile yükselen bir değer olarak tüm yaşamımıza girmekle birlikte, ailenin önemi kavranmış olmakla birlikte maalesef aile mi o da ne noktasına gelinmiştir. Tanımadığımız, ne olduğunu ve içinde neler yaşandığını bilmediğimiz bize uzak bir yapıymış gibi baktığımız bir aile kurumu var artık karşımızda.

Günümüzde aile denen şey sadece toplumun temeli olmaktan öteye gitmeyen bir kavrama dönüştürülmeye çalışılmaktadır. Halbuki bu temel ciddi sarsıntılara maruz kalmakta, öncü depremlerle birlikte ciddi yara almaktadır. Toplum içinde yaşanan her olay, aynı zamanda sosyal birer virüstür. Antikor geliştirilmezse yıkıcı etkiler ortaya koyabilir. Toplumun temeli olarak varsaydığımız ailede meydana gelen her sarsıntı toplumu da derinden sarsacaktır. Türkiye’nin sosyal istatistikleri alarm vermektedir. Erken müdahale sistemi devreye sokulmazsa, toplumda tamiri zor yaralar açılabilir. Yarın geç olabilir. Bu gün Amerika’da babaların çocuklarını her gün ortalama görme süresinin 7 saniye olduğu tespit edilmiş. Ve yine araştırma sonuçlarına göre Amerika’da ki her iki evlilikten bir tanesinin boşanma ile sonuçlandığı tespit edilmiş. Bu rakamlar ürkütücü rakamlar olmakla birlikte, ülkemizde de eğer önlem alınmazsa çok yakında birebir yaşayacağımız gerçeklikler.

Aileyi aşağılayan ve modası geçmiş bir kavram olarak sunma gayreti içinde olanlara tek bir mesajım var. Kamusal yaşamımızda olmazsa olmaz özellik olarak sıraladığımız en temel haklarımızdan biri kabul edilen demokrasi ancak ve ancak ailede yeşerdiği sürece toplumun tümüne yayılabilir. Bunu 'moda' bir söylem olmaktan çıkartıp ailenin gerçek yapısında temel bir değer haline getirmek için bir başka deyişle bunu tüm aile bireyleri için içselleştirmek için öncelikle ailenin var oluş ve devamını sağlayıcı unsurlara sahip çıkmak gerekmektedir. Bunun sağlanması sonrasında gerçek bir demokrasi ve demokrasiyi öz yaşamında benimseyerek kamusal yaşama taşımış bireylerle daha sağlıklı ve başarılı ilişkiler kurulabilir.