- Kategori
- Siyaset
Modern Toplumlarda Demokrasinin zaruriyeti
Kitle iletişim ve ulaşım olanakları artıp da insanlar arası ilişkilerde mesafenin öneminin azalması toplumlarda bilginin, emeğin ve sermayenin tam mobilizasyonu sağlandı. Bu mobilizasyonun avantajlarından yararlanmak isteyen gelişmiş kapitalist ülkeler ulusal menfaatleri için ulusal egemenlik haklarının bir kısmından uluslarüstü ve uluslararası örgütler lehine feragat ettiler.
Hiç şüphesiz ki günümüz modern ülkelerinde kapitalizm her türlü ticari, sınai, fikri ve sanatsal gelişmenin dinamosudur. Kapitalizmin yozluğundan dem vuranlar, kapitalizme karşı duranlar bile bunu yine kapitalist argümanlarla ve donelerle eleştirirler. Bir sinema filmi mi çekeceksin? Bunu milyarlarca dolarlık reklam sektörünün sponsorluğunda gerçekleştirirsin. Bilimsel araştırmaları da yine piyasaya kalifiye işgücü yetiştiren üniversiteler yapar.
Herşeyden haberdar bir toplumu, menfaatleri birbirleriyle bu denli uyumlu ve ilintili olan kitleleri ülke yönetiminden uzak tutmak ne yazık ki zordur. Devlet-millet ilişkisinin kişisel çıkarlara etki korelasyonuna göre demokrasinin önemi artar. Demokrasi en amiyane tabiriyle halkın kendi kendini yönetmesidir. Ama bu elbette bize ilkokulda öğretilen ve lisans eğitimini almış kişiler için kullanılmasından hicap edilen bir tanımdır. Bence aslında demokrasi halkın kendini yetkili ve profesyonel organlarca yönettiği, bu organların da belli periyotlarla ve ilkeler kapsamında denetlendiği yönetim biçimidir. Denetimin belli periyotlarla yapılması demek demokrasiyi seçimden seçime kullanmak demek değildir. Yöneticilerle yönetilenler arasındaki iletişim kanalları her daim açık olmalıdır. İletişim kanallarının tıkanması halkın taleplerini demokratik teamüllerle dile getirmesini olanaksız kılar. Bu da toplumsal mütabakatın bozulmasına ve hatta halkın sesini daha gür çıkarmak adına terörize olmasına neden olur.
Bizim gibi gelişmekte olan ülkeler sıralamasının son durağında olan ülekeler için demokrasi artık bir seçenek değil zarurettir. Lüks değil ihtiyaçtır. Demokrasinin tıkanması, seçmen gurupları arasındaki gerginlikler ülke enerjisinin ilerlemeye değil toplumsal mütabakatın sağlanmasına tahsis edilir. Bunun da efor israfı anlamına geldiği barizdir.