- Kategori
- Haber
Moloz ve Cenaze

Molozdaki cenaze
İnşaatlarda can güvenliğinin olmadığı, ruhsat belgesi olmadan izinsiz çalışmalar yapıldığı, çalışanlar ile sorumluların iş hakkında tecrübesiz olduğu, inşaat denetiminin yapılmadığı söylemlerine rağmen 6331 sayılı işçi sağlığı iş güvenliği yasası ile de iş kazalarının önüne bir türlü geçilemedi. Maalesef, bir inşaat işçisinin cesedi inşaat molozlarının içerisinde bulundu.
Sarıyer’deki bir inşaattan aldığı molozları Kağıthane’deki moloz döküm alanına döken kamyon şoförü molozların içinde bir erkek cesedi olduğunu fark ederek durumu polis ekiplerine bildirdi. Olay yeri inceleme ekipleri yaptığı incelemede cesedin molozların geldiği inşaat şirketinde çalışan 21 yaşındaki Veysel Karani Keleşoğlu’na ait olduğunu belirledi. Ceset yapılan incelemelerin ardından Adli Tıp Kurumu’na kaldırıldı. Polis ekipleri, inşaat işçisi Veysel Karani Keleşoğlu’nun iş kazası sonucu hayatını kaybetmiş olabileceği üzerinde dururken soruşturma çok yönlü olarak devam etmektedir.
Bir hayvana bile yapılsa insanın vicdanını sızlatacak belki de kamuoyunda uzun süreli şiddetli tartışmalara neden olması gereken bir olay bu ama ölüme o kadar çok alıştık ve kanıksadık ki. Genç işçinin cesedinin şirketin imajı gölgelenmesin, zedelenmesin diye inşaat moloz artıkları ile döküm yerine atılmış olma ihtimali, gelişmemiş ülkelerde özellikle orta doğuda insana verilen değerin Ülkemize de yansıması mıdır diye düşünmeden edemedim! Bu olay inşaatlarda halen güvensiz koşulların olduğunun yanında çevremizde kullanılan “fakirin Cenazesi, zenginin O…p…ğu duyulmaz” sözünü, Yunus Emre’nin “şöyle garip bencileyin”
“Bir garip ölmüş diyeler
Üç günden sonra duyalar
Soğuk su ile yuyalar
Şöyle garip bencileyin” şiiri ile
Turgut Uyar’ın “Bir Garip Ölmüş Diyeler” şiirini hatırlattı;
“şöyle sessizce ölüp gitmeliyim
bir yaz gecesi Gülhane parkında.
şu hazin ömrü tamam etmeliyim..
geç saatlere kadar oturduğum,
denize bakan bir sırasında
kırık dökük hatıralar arasında.
ne vasiyet, ne uzun boylu veda
ölümüme hiç kimsenin aklı ermesin
gözlerim birdenbire kapanıversin.
ne kimseye borcum, ne alacağım
ne birikmiş beş on kuruş cebimde.
ne kimseyi sevindirmiş, ne üzmüş olacağım.
ne gazetelerde ne de radyoda
ölümüm kimseye dert olmamalı.
kim tanır zaten beni dünyada.
insanlar her günkü gibi şen şakrak
tabutum Merkez Efendi'ye giderken
üç beş kişinin omzunda gıcırdayarak
birkaç kişi başlarını eğsinler,
sonra ardımdan bakıp acıyarak
- Bir garip ölmüş desinler”
Ne yazık ki; moloz ile cenazenin birlikteliğine şaşırmayan hatta ikisini özdeşleştiren yüreği katılaşmış bir toplumun bireyleri olarak ölen işçi Veysel Karani Keleşoğlu için de rahmet okuyamıyor, içten, “bir garip ölmüş” bile diyemiyoruz hep beraber!
Nizamettin BİBER