Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Mart '11

 
Kategori
Siyaset
 

Müdahaleler,Tutulmuş Akıl ve Doğanın İntikamı!

Müdahaleler,Tutulmuş Akıl ve Doğanın İntikamı!
 

Özlem: Yağmacı akıldan güneşin çocuklarına... Artık ne kadar sağlam kalmışlarsa...


Küresel iktisadi kriz, patlak verdiği 2007 yazından bu yana boyut değiştirerek derinleşiyor. Bir yanda Libya’ya yöneltilen müdahale, diğer yanda doğanın acımasız yasaları karşısında Japonya’da yaşanan çevre felaketi... Pazartesi günkü yazısında sevgili Ergin Yıldızoğlu’nun vurgusuyla, “Son günlerde dünya iki ucundan birden yanan bir muma benziyor...”.

Sermaye huzursuzdur; devamlı ilerlemek, devinmek, yeni pazarlar ele geçirmek, birikmek; kâr peşinde koşmak ve yaygınlaşmak zorundadır. Ancak bu sürecin temelinde kapitalist (anamalcı) piyasanın anarşik yapısı yatmaktadır. Kapitalist birikim süreci derinleştikçe kâr oranlarında kaçınılmaz bir gerileme yaşanır; teknolojiler eskir, kapitalist sistemin yürütücü kurumları köhneleşir. Bir yanda da mülksüzleştirilen, ücretleri devamlı bastırılan emekçilerin alım gücünde gerilemeler yaşanır. Aşırı üretim / eksik talep koşulları ağırlaşır.Krize neden olan bu üretim fazlasının bir şekilde “yakılması” gerekir. Dolayısıyla, iktisadi yatırıma dönüştürülemeyen, satın alınamayan mal fazlasının savaş konjonktürü içinde yakılması gündeme gelir. Çünkü bu sayede sermayenin yeni teknolojilere kavuşturulması, askeri silah teknolojisinden yeni üretim tekniklerine ulaşılması, atıl sermayenin, köhnemiş kurumların, modası geçmiş üretim tekniklerinin yakılıp, yerine modern teknolojilerin, modern kurumların, modern toplumların inşası sağlanabilir.

İşte bu akıl,

Daha önce Vietnam'da, Kamboçya'da, Cezayir'de, Mozambik'de, Angola, Kongo, Grenada, Dominik Cumhuriyeti'nde ve daha birçok yerde, yakın zamanlarda Afganistan'da, Irak'da, Gazze'de, en son olarak da Kuzey Afrika kıyılarında oluk oluk kan içen vahşi akıl.

Öznel (subjektif), mekanik, araçsal, pragmatik ve soğukkanlı akıl.

Modernliğin yitik mirasını parlatıp parlatıp tank namlularına durmaksızın süren akıl... Plazma, LCD ya da LED ekranlarda, olup bitenleri seyreden bizlere sinsice, nevrotik, duyarsız ve otoriter kişilikler sunan, kâh 7,65, kâh 105 milimetre çapında namluların kustuğu akıl...

Doğayı amansızca kuşatırken "küçük adamlar / kadınlar" olarak gördüğü bizleri yeni yeni tanrılara tapınmaya, mitolojilere ve masallara sorgusuzca kanmaya, ama yanıbaşındakileri ötelemeye iten akıl...

Her şeyi, önce biriktirip yığmaya, sonrası da tükettirip yakıp yıkmaya dünden hazır eden tutulmuş akıl!

Bu hazır oluş halindeki insanları, demokrasiyle totaliterlik, eşitlikle eşitsizlik, özgürlükle esaret, varsıllıkla yoksulluk arasında hep muâllakta bırakan bulanık ve tutulmuş akıl...

Modernite, post-modernite sarkacının merkez ekseninde salınan ayraç, kentsoylu, anamalcı gelişmeyle güçlenen, öznel, nesnel ayrımında öznelin yanında yer alan araçsal akıl.

Algıyı doğadan soyutlayan, birey zihnini mekân kılan, her ama her şeyi salt çıkar ve yararlılık işlevine indirgeyen, engin bir derinliği bu amaçla dizginleyen mekanik akıl.

Pervasızca kâr amacına saplanmış, güçlünün söylemini her daim doğruluğa yücelten, böylece her eylemine meşruluk veren batılı, beyaz, kentsoylu, eski ve yeni ahitçi ve erkek akıl!

'Doğu'yu sürekli kemirerek etkisizleştiren, 'Doğu'dan ve 'Güney'den de gelse tüm doğruları bencilce sahiplenen, üstüne üstlük tüm bunları küresel fayda ve iyilikle özdeşleştiren, asıl ürkütücü yanı da 'olağan akıl' diye öğretilip dayatılması olan, ikiyüzlü akıl.

Sürekli bir yenisi icat edilen ikâme hazların renkli merdivenleriyle, iktisat ilminin temel amentüsü 'Kıt kaynaklarla-sınırsız ihtiyaçlar' söylemiyle bazen de usul usul, sinsi sinsi, ve arsızca yükselen akıl!

Geriye kalansa... Kendisine dayatılan -ya da yarattığı- modern putlara ne pahasına olursa olsun tapınan, sonrası da, kriziyle, savaşıyla ve sayısız hayâl kırıklığıyla yıkıldığında sıkça da enkaz altında kalan onca insan!

Bu bir tür "tutulma"(*)

Değil de ne? Erk sahibi, yöneten, yönlendiren kesimler açısından 'akıl tutulması', yönetilen, edilgin ve çoğunluktaki kesim açısından, bilinçli ya da bilinçsiz, bir amaç doğrultusunda kullanılmak üzere 'kiraya verilmiş' ya da 'satılarak devredilmiş akıl' gibi sanki...

Bu yazdıklarımız sakın Libya'nın başına 40 yıldır çöreklenmiş olan, dünün devrimcisi, günümüzün despotu Kaddafi'yi korumak olarak anlaşılmasın. Onu iktidardan uzaklaştırmanın -ya da güçten düşürmenin- herhalde çok iyi bilinen başka yolları da vardır! Fakat temel amaç Libya petrollerini kontrol altında tutmak, enerji güvenliğini pekiştirmek olunca sapla saman karıştırılmaktadır.

Bilmem söz konusu kavram 20 Mart 2003’te başlayan Irak’ın işgalini, bundan iki yıl önceki Afganistan müdahalesini ve geçen hafta sonu başlatılan Libya’ya saldırıların anlamını, dünyada sık sık olan ama Japonya'da ki son nükleer formatıyla daha da ürkütücü hale gelen doğanın intikamını kucaklar mı?

İ.Ersin Kabaoğlu,

23 Mart 2011, Ankara

Blognot:

(*) Bu konudaki şiirim için bkz.: http://blog.milliyet.com.tr/Tutulmus_akil/Blog/?BlogNo=156458

 
Toplam blog
: 366
: 2333
Kayıt tarihi
: 05.10.07
 
 

Samsun/Ladik doğumluyum. Çocukluğum ve ilk gençlik yıllarım babamın görevi gereği ülkemizin Orta ..