Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Nisan '11

 
Kategori
Güncel
 

'1 Nisan Şakası';Nasıl ve nereden doğdu?

'1 Nisan Şakası';Nasıl ve nereden doğdu?
 

Görsel:www.facebook.com


Bugün 1 Nisan ve her 1 Nisan'da olduğu gibi dünyanın hemen her yerinde insanlar küçük, tatlı şaka ve hileler peşindeler... Buna bazı hallerde kurumsal düzeyde de katkılar gelmekte. Geçmişteki örneklerden de biliyoruz ki, bazı ciddi medya organları bile bu yönde kamuoyunu şaşırtıcı manşetler atabilmekteler. Bazen de küçük yerel medya buna heveslenebilmekte (1)

Şaka, aldatma ve hile... Bunlar günümüzün çoğu kez biteviye, sıkıcı ve yapay ilişkiler zinciri içeren yaşamında zaten var olan şeyler. Maalesef gündelik olarak sık sık başvurulan kaçamaklar, nefeslenme aralıkları... Hele şaka, yerinde ve ayarında yapılanları bireyler arası ilişkilerde ciddiyetin kalın zırhlarını delerek olaylara daha esnek, mizahi bir yaklaşım getirmeyi, böylelikle de gerginlikleri henüz oluşmadan törpülemeyi sağlayan yararlı bir işleve de sahip. Toplumsal anlamda da baskı ve eziyetlere katlanabilmeyi kolaylaştırabilmekte... 1 Nisan günü, edindikleri tatlı meşruiyet zemini üzerinde daha da rahat yapılmakta ve kabul görmekteler.

Henüz 29 yaşında hayata veda eden, genç, erken romantik dönem Alman yazar-filozofu Novalis, "Her şakanın içinde bir gerçek gizlidir" derken, büyük mizah ustası George Bernard Shaw ise " Şaka çok ciddi bir san'attır." deme zorunluluğu hissetmiştir.(2)

Üzümü ye fakat bağını da sor!

Çağdaş yaşama katılmak kanımca, ahlaki bütünlük ve entellektüel dürüstlükle birlikte olmalıdır. Biz bu bağlamda aslında oldukça geniş bir boşlukta yaşıyoruz. Oysa entellektüel dürüstlük olayların tarihten gelen yapısının doğru bilinmesini ve ona göre değerlendirilmesini zorunlu kılmakta. Toplum olarak anlaşılmamış, yüzeysel bir sözde çağdaşlık ortamında yaşıyor gibiyiz... Batı'dan gelen kavramların, olayların, adet ve geleneklerin içerik, tarih ve geçirdikleri dönüşüm evrelerinden -sadece halk değil, okumuş geçinen kesimler de- haberdar değiliz. Bu durum demokrasi, özgürlük, hak, hukuk gibi temel kavramlar alanında olduğu kadar, sevgililer günü, anneler günü, Dünya Kadınlar Günü ve 1 Nisan gibi dış kökenli adet ve gelenekler açısından da aynı... Çoğu hal ve durumda, bunlar sanki bayram, kutlama, şenlik yerlerindeki içleri hava ile dolu, renkli balonlardan, kutlamalar ise onları gülüşerek patlatmaktan ibaretmiş gibi bir manzara ile karşı karşıyayız.

1 Nisan şakası nasıl ortaya çıkmıştır?

Bugün hoş gelenekler halinde kanıksadığımız birçok kutlama, gün ve olayın tarihsel gelişimine baktığımızda çok ilginç, ilginç olduğu kadar da kendi içinde tutarlı tarihsel nedenleri olduğunu gözlemleriz. İşte 1 Nisan şakası da bunlardan biridir.

Roma İmparatoru Julius Caesar (Sezar) M.Ö. 46 yılında takvimin başlangıcını Ocak ayı olarak ilan ettiyse de, çok uzun bir süre daha, 16. yüzyılın ortalarına kadar Avrupa'da yeni yıl geleneksel olarak, bahar aylarının başlangıç tarihi olarak da kabul edilen Mart ayının 25'inde başlardı.

Sezar'dan tam 1610 yıl sonra, 1564'de Fransa Kralı IX. Charles, takvimi değiştirerek yıl başlangıcını Ocak ayının birinci gününe almıştır. O zamanın iletişim koşullarında bazı insanların bu gelişmeden haberi olmamıştır. Bazıları ise bu kararı protesto etmek amacıyla eski adetlerini sürdürmüşlerdir. Bu çerçevede 1 Nisan'da partiler düzenlemeye, birbirlerine hediyeler vermeye devam etmişlerdir. Yeni takvimden haberdar olup onu kabul edip uygulayan diğerleri ise bunları 1 Nisan aptalları olarak nitelendirip bu güne 'Bütün Aptalların Günü' adını vermişlerdir. Bu günde diğerlerine sürpriz hediyeler vermişler, yapılmayacak partilere davet etmişler, gerçek olması mümkün olmayan haberler üreterek yaymışlardır.

Yıllar sonra takvimin ayları yerine oturup Ocak ayının yılın ilk ayı olmasına alışılınca, Fransızlar 1 Nisan gününü kendi kültürlerinin bir parçası olarak görmeye başladılar. Zaman içinde bu geleneği gittikçe süsleyerek, zenginleştirerek ve yaygınlaştırarak devam ettirdiler. Fransız kökenli bu geleneğin İngiltere'ye ulaşması yaklaşık iki yüzyıl sürmüştür. Oradan da Amerika'ya ve bütün dünyaya yayılmıştır.

Bir de bu konu ile ilintili "Nisan balığı" kavramı var! Fransa'da da yılın bu döneminde balık avı yasak. Çünkü bu dönem balıkların üreme mevsimidir. İşte böyle bir ortamda bazı muziplik severler balık avcılarını kandırmak için ırmaklara "Nisan balığı" diye bağırarak çiroz ringa balıkları atmışlar ve bu şaka kavramı da buradan türemiş... Günümüzde artık tatlı sulara balıklar atılmasa da balık şeklinde çikolatalar yenerek, insanların arkasına kağıttan balıklar iliştirilerek, dostlar işletilerek bu özel şaka geleneği de bir şekilde yaşatılmakta.

Diğer bir rivayete göre;

Geçmişe, tek tanrılı dinler sonrası medeniyet tarihine bir baktığımızda (Fransız devrimine kadar) bunun büyük ölçüde dinler tarihi ve din savaşları ekseninde belirginleştiğini görürüz. Bu uğurda bitmek tükenmek bilmez savaşlar, kuşatmalar, buna yönelik adet ve gelenekler tarihi göze çarpar...

15 yüzyılın sonlarında, Haçlı ordusu, 1492'ye kadar 736 yıl boyunca Güney İspanya'da varlıklarını sürdüren Endülüs Müslümanlarının son kalesini kuşatır. Uzun süren bir kuşatma olmasına rağmen, kış aylarının da etkisiyle, kale korunabilmektedir. Durumun zorluğunu anlayan Haçlı ordusunun komutanı değişik taktikler düşünür. En sonunda 31 Mart gecesi Kalenin önüne giderek bir elinde Kur'an bir elinde İncil 'Şu iki kitap üzerine yemin ederim ki, teslim olursanız bu akşam size bir şey yapmayacağım' der (3) . Gerekli görüşmelerden sonra canlarının kurtarılması karşılığında Müslümanlar kaleyi teslim ederler. Ertesi sabah, yani 1 Nisan sabahı, Haçlı ordusu komutanı bütün Müslümanların öldürülmesi için emir verir. Bunun üzerine Müslümanlar 'Yemin etmiştiniz, bize söz vermiştiniz' dediklerinde Haçlı ordusu komutanı 'Benim sözüm size dün akşam içindi, bugün için size bir sözüm yoktur' diye cevap verir ve bütün Müslümanlar orada kılıçdan geçirilir. İşte, 1 Nisan'ın Hristiyanlar arasında böylesi bir 'Hile Günü' olarak kutlandığı rivayeti de mevcuttur.

Geniş internet ve İslam-Osmanlı tarihi kitaplarına yönelik taramalarımdan edindiğim kuvvetli izlenim odur ki; internette belli bir inanç grubu mensuplarına hitap eden sitelerde yer alan bu rivayet tek yanlı ve öznel (subjektif) bir konumda görünmekte... O nedenle 'Nisan 1 şakası'nın doğuşunda temel olamaz kanısındayım.

Kıssadan hisse;

Gönül ister ki, bu neşeli günde kimseyi çok hak etmedikçe akılsız yerine koyarak taciz etmeyelim, her şakanın içinde bir gerçeğin gizli olabileceğini ve şakanın aslında ince bir sanat olduğunu bilerek bu günü ona göre yaşayalım, anlamlandıralım.

Not:

(1) Bugün Ankara'nın Pursaklar ilçesinde yayımlanan bir yerel gazete belediye başkanının parti değiştirdiği yolunda haberiyle 1 Nisan şakası yapmaya kalkışınca ortalık karışmış. (Bkz. Milliyet.- Hürriyet. com.tr Gündem) http://www.hurriyet.com.tr/gundem/17441265.asp

(2) En iyi 10 'Nisan 1 Şakası' için bkz. http://arsiv.ntvmsnbc.com/news/404194.asp

(3) Aslında kuşatmalarda benzer bir yöntem Osmanlılarca da kullanılırdı. Kuşatılan şehir (ya da kale) İslami kural ve gelenekler gereği (Tanrı adına) üç kez teslim olmaya çağrılır, bu çağrılara olumlu cevap alınmazsa içeri girilerek kıyım ve talan hakkı doğardı. (Halil İnalcık, "Tarihçilerin Kutbu", T.İş Bankası Kültür Yay. 3. Baskı, Kasım 2005. İst.)

 
Toplam blog
: 366
: 2333
Kayıt tarihi
: 05.10.07
 
 

Samsun/Ladik doğumluyum. Çocukluğum ve ilk gençlik yıllarım babamın görevi gereği ülkemizin Orta ..