- Kategori
- Güncel
Muhafazakar yaşam koçu, aile danışmanı; Sibel Üresin

“Bekar iki erkeğin bir arada kalması bile zinadır. Nikah yoksa aralarında. Aynı cinsten iki kişi değil tabi farklı bir cinsel tercihleri var ve, bir araya gelmişlerse tabi ki bu da zina”
“Erkeğin fıtratında olan çok eşlilik, biz kadınlara göre aldatma diye nitelendirilse de; aslında dinen istenildiği durumda kullanmaları üzere kendilerine verilen bir haktır.”
“Sihir ve nazar depresyonla karıştırılabilir. Belirtileri birbirine çok benzediğinden insanlar yanlışlıkla psikiyatristlere giderler. İşinin ehli birine gitmeleri gerekir."
"Bir kadın, dokuz ay karnında taşıdığı çocuğunu, kendi canından kanından beslediği yavrusunu dövebiliyor. Hal böyleyken, eşinden dayak yiyen kadın bunu neden boşanma sebebi saysın ki?"
"Tek eşlilik sürdürüp de sıkıntı içinde yaşayan, depresyondan bir türlü çıkamayan mutsuz kadınların sayısı azımsanmayacak kadar çoktur. Seçim sizindir. Ya mutlu bir birliktelik tablosu çizmeye çalışan mutsuz bir kadın olarak yaşarsınız, ya da her durumda ve şartta mutlu bir kadın olmaya odaklı bir birliktelik yaşarsınız”
“Kocama eş bakıyorum, kocama arkadaşımı tavsiye ettim istemedi. Ben eşime bu izni nikah günü verdim”
“Çok eşlilik yasal olsun, evde kalmış kız sorunu çözülecek. Kırklı yaşlarda, psikolojisi bozulmuş evde kalmış bir çok kız var.”
Son bomba ise;
“Müslüman kadınlar uyanık olun, bir otel odasına bir takıya gitmeyin. Mutlaka maddi talepte bulunun, kendinizi garanti altına alın.”
Bunlar sadece hemen akıllara geliveren beyanlar.
Toplumu ahlaken ıslah etmek amacında olduğunu dile getiren bir insanın, tespit ve çözümleri herdaim gözümüze sokulmaktadır.
Belli bir ereği var mı diye düşünmemek, iyi niyetli bir saflık olur galiba?
Smith; kişisel çıkarı, psikolojik ve hedonistik bir temel olarak bütün ekonomik etkinliğin motoru şeklinde görmüş ve kişisel çıkar peşinde koşmanın kişisel çıkarların yanı sıra genel çıkarları da sağlayacağını ileri sürmüştü.
'Çünkü insanlar, kişisel çıkarları peşinde koşarlarken görünmez el; onları, genel çıkarları sağlama yoluna da götürecektir' der.
Şimdi bu durumda; görünmez elin ne veya kim olduğunu, çıkarın nerelere kadar gideceğini tahmin etmemek bizim gafletimizden öte bir şey olamaz!
“Aydınlanma, insanın kendi suçu ile içine düşmüş olduğu bir ergin olmama durumundan kurtulmasıdır. Bu ergin olmayış durumu ise insanın kendi aklını bir başkasının kılavuzluğuna başvurmaksızın kullanamayışıdır.
İşte bu ergin olmayışa, insan kendi suçu ile düşmüştür; bunun sebebini de aklın kendisinde değil, fakat aklını başkasının kılavuzluğu ve yardımı olmaksızın kullanmak kararlılığını ve yürekliliğini gösteremeyen insanda aramalıdır.”(Kant)
Aydınlanabilen toplumun bilincine kaldırıyorum kadehimi, şerefe;-)