Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Mart '10

 
Kategori
Güncel
 

Münakaşa veya münaşaka

Münakaşa veya münaşaka
 

Petek Dinçöz, "bu yaz polemikler değil, şarkılarımız yarışsın" demiş.


Bu günkü konum son iki yazıma gelen yorumlarla alâkalıdır.

U. Kesici isimli arkadaş, "Değişim ve Direnişim" başlıklı yazıma yaptığı yorumda:

"Belki de "sol" (doğrusu "sağ") kulağınızın duymadığından olacak, bir o yana bir bu yana savrulmuş yazınız... Ne diyeyim, "CHP'ye de kapatma davası açılsın'a dönmüş... Oysa haberiniz yok... Mustafa Kemal Partisi CHP 1938 den beri kapalı... Sağ kulağınıza söyledim. Umarım duymuşsunuzdur... " demiş.

Salim Selçuk Özalp isimli okuyucu ise, "1. Sınıf Hakimler ve 1. Sınıf Çocuklar" isimli yazımı blog sayfamın, "hakkımda" kısmındaki tanıtım bilgilerimle yorumlamış:

"Sosyal Bilimler önlisans mezunuyum. Siyasetle, sosyal olaylarla uzaktan ilgileniyorum. Hiçbir siyasi partinin, derneğin, kuruluşun üyesi değilim. Herkes gibi benim de bir dünya görüşüm vardır. Ama bunu bağımsız olarak seslendirmeyi tercih ediyorum. Emekli din görevlisiyim."

Anlaşılıyor ki, iki arkadaş ta yazılarımı okuduktan sonra, kimliğimi merak edip bakmışlar. Beni tanımışlar ve içlerinde birikmiş olan tepkiyi boşaltmak için bundan yararlanabileceklerini düşünmüşler. Gördüğünüz üzere bu fikirlerini de hayata geçirmişler.

U. Kesici, kendimi tanıtırken sağırlığımdan bahsetmemi fırsat bilerek benimle kafa bulmuş. Aynı zamanda, bu nakısama dayanarak şahsımda cehalet vehmetmiş. Önce yazımı tutarsız bulmuş, sonra da "CHP'nin kapatılmasını istediğime" yormuş. Ardından, rahat olmam gerektiğini, zaten M. Kemal'in partisinin, 1938 de kapatıldığını söylemiş. Diğer arkadaş ise, "hakkımda" da yazdıklarımı kendi pozisyonuna göre yorumlamış.

Birinciden başlıyorum. Şüphesiz ki, kimse mükemmel değildir. Hemen her insanın ruhsal ya da bedensel bir takım noksanlıkları vardır.

Bunların büyük bir kısmı, atalarımızdan gelen genetik mirastır. Diğer bir kısmı da hastalık ve kaza gibi nedenlerle sonradan ortaya çıkan anormalliklerdir. Kimsenin fizyolojik ya da psikolojik arazlarla yaşamaktan mutlu olduğunu/olacağını sanmıyorum.

Tıbben tedavi imkânı bulunmadığından dolayıdır ki, bir çok kimse noksanlıklarıyla yaşamaya mahkûmdur. İnsanın ve bilimin üstesinden gelemediği bu tür sonuçlara kader denir. Diğer taraftan dünyaya gelmeden önce karakterimiz, ruhsal yapımız, boyumuz/bosumuz, şeklimiz/şemalimiz, güzelliğimiz/çirkinliğimiz üzerinde tercihte bulunma imkânımız da yoktur. Tüm bunlar, insanın iradesi dışında şekillenir. Bunlara hükmedemeyiz.

Ama öğrenmek, anlamak, bilgilenmek, insani değerleri özümseyip ahlâk ve edep sahibi olmak, yalancıların, düzenbazların tezgâhından beslenmektense, doğruları araştırıp bulmak elimizdedir. Dürüst insan olmanın mücadelesini vermek, başka fikirlere müsamahakâr davranmayı öğrenmek, her bireyin iradesi dahilindedir. Bunu, aykırı tiplerden kaptıkları bir kaç sloganla hayatlarına şekil vermeye çalışanlara hararetle tavsiye ederim.

Kısacası sağ kulağımın duymaması benim bireysel tercihim değildir. Bundan hoşnut olduğumu da söyleyemem. Ne var ki, böyle yaşamak zorundayım. Çünkü doktorlar çare bulamıyor.

İşin garibi, "sağır" denilmesinden de hiç rahatsız değilim. Allah'a şükür sol kulağım duyuyor. Kahvede/evde muhabbet ederken ya da sokakta yürürken seslerini duyabilmek için arkadaşları sol tarafıma alıyorum. Çoğu kez, bu espri konusu bile oluyor. Bu yüzden, bana sağırlığımı hatırlatan blog yazarına bir tepki duymadım.

Fakat tepkisini, işitme zorluğum üzerinden göstermeye çalışmasından, yazımda iması bile olmadığı halde, "CHP'ye kapatma davası açılmasını istediğim" sonucunu çıkarmasından rahatsız oldum. Hatta kızdım, diyebilirim.

Anlatmak istediğim açıktı. "Kayıp trilyon davasında" Erbakan ve FP'liler, hızlı bir yargılamaya tabi tutulup, cezalandırılmışlardı. Eğer hukuk müessesesi, adalet dağıtan tarafsız bir kurum ise bu uygulama, aynı suçu işlediği AYM'since sabit görülen CHP hakkında da işletilmeli değil miydi?

FP ve Erbakan sözkonusu olduğunda meydanı gümbür, gümbür gümbürdeten medya, iş CHP'nin cürmüne gelince neden sustu? Yargı neden yavaşladı?

CHP yetkililerinin ağzından çıkan bir çok aykırı söylemin, Ak Parti'lilerinkinden aşağı kalır yanı yokken, birinin gözardı edilip, diğerinin anında incelemeye alınması adil bir tutum mudur? Yanlış gördüğüm olgu ve olayları sorgulamak, herkes gibi benim de hakkımdır.

Yani, ideolojik tarafgirliği eleştirmek, parti kapatılmasını istemek değildir. Sistemin ve onun yargı kurumunun hukuk dışı tasarruflarına dikkat çekmektir. Bana göre parti kapatmak, (ya da kapatılmasını istemek) yarışta yenenemediğin rakibini, hakeme diskalifiye ettirmek demektir.

İkinci yorumcum Salim Bey'e gelince, "siyasal ve sosyal olaylarla uzaktan ilgileniyorum" ifademi sanıyorum, "ilgilenmiyorum" olarak anlamış. Bu yüzden, "hem siyasetle ilgilenmiyorum diyorsun, hem de politika yapıyorsun" demek istemiş. Tanıtım yazımın devamından da anlaşılacağı üzere burada, siyaset dışı biri olduğumu söylemiyorum. Üyelik gibi, fiili siyasetin içinde değilim diyorum. Bir dünya görüşüm olduğunu, bunu da herhangi bir partiye, derneğe mensubiyetle değil, sahip olduğum fikre göre ortaya koyduğumu anlatıyorum.

Bu açıklamam, fikrimin kendime has, biricik olduğu anlamına gelmiyor. Atalarımızın kültürünü, inançlarını ciddiyetle benimseyen herkesle paylaştığım, ortak bir dünya görüşünü ifade ediyor. Bir parti, dernek veya grup benimsediğim değerlerle uyuşan bir fikri savunuyorsa, sırf tarafsız görünmek için ona veryansın etmem gerekmiyor. Gene bir parti, dernek veya grup her fırsatta, benim manevi değerlerime saldırıyorsa, sırf demokrat olacağım diye, ona övgüler düzmem de gerekmiyor.

Herkesin bir inancı, bir fikri, bir hayat görüşü vardır veya olmalıdır. Herkes, herkesle fikir münakaşası yaparak, sade bir dille onu ikna etmeye çalışabilir veya çalışmalıdır. Bu (iki tarafın rızası ile yapıldığında) her kişinin hakkıdır. Fakat fikir adına ortaya konan iddialar yalan, iftira ve düzmece olmamalıdır. Tartışma hiç bir biçimde alay, küçümseme, küfür, hakaret ve saldırma şekline dönüşmemelidir.

Keşke sözünü ettiğim muhataplarım, yazdıklarımı fikirleriyle eleştirselerdi. Kimliğimi polemik konusu yaparak kendi acz ve nakısalarını ilân etmiş olmasalardı. Demek ki, herkesin bir eksik yanı var ve oluyor da!

Demokrasiyi, alayla, düzmece savlarla, yalan ve iftiralarla rakiplerini karalama, köşeye sıkıştırma fırsatı olarak değerlendirenlere rağmen, onun dürüstlük ve ahlâkilik üzerine oturduğu konusundaki anlayışım değişmeyecektir.

Resim: www.ozmenfm.com/ben-buyudum-polemik-yapmam.html

 
Toplam blog
: 462
: 707
Kayıt tarihi
: 28.04.07
 
 

Emekliyim. Herkes gibi benim de bir dünya görüşüm var. İnsanların farklı fikir ve inançlara sahip..