Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Mart '08

 
Kategori
Anılar
 

Mürefte mi; kalsın ben almayayım!

Mürefte mi; kalsın ben almayayım!
 

-Leyla Önder arkadaşımız, memleketi Mürefteyi nede güzel anlatmış.
-Doğrsusunu isterseniz başıma gelen kötü bir olaydan sonra, bir dahada unutamadım Mürefte’yi.
-İstanbul’da yaşadığım dönemlerde, sadece adını duymuştum Mürefte’nin.
-Nasıl bir yerdir?
-Neler vardır Mürefte’de?
-Doğrusu hiç bilmiyordum.

* * * * *

-Yıllar önce eşimle yaz tatiline çıkıyoruz.
-Tatil programımızı yaptık ve gerekli hazırlıklardan sonra yola çıktık.
-Antalya’dan batıya doğru, sahil bandında, küçük pansiyonlarda konaklamak sureti ile İstanbul’a kadar gideceğiz.
-İstanbul’da ailemi ve dostlarımızı ziyaret ettikten sonra, bol bol gezeceğiz.
-Kaş.
-Kalkan.
-Patara.
-Köyçeğiz.
-Fethiye.
-Ortaca.
-Dalaman.
-Bodrum.
-Marmaris.
-Kuşadası.
-Dikili.
-Ve her gittiğimiz yerde, bir gece konaklıyoruz.
-Kıyı şeridinde yolculuk yaparak tatil yapmak, çok güzel oluyor.
-Özellikle Antalya’dan çıkıpda, Kumluca’yı geçtikten sonra, nefis koylar vardır.
-Ve hoşunuza giden her hangi bir koya yanaşıp, aracınızı park ettikten sonra, denize girmenin keyfini hiçbir şeyde bulamazsınız.
-Canımız nerede istiyorsa duruyoruz ve denize giriyoruz.
-Tatil çok keyifli sürüyordu.

* * * * *

-Konakladığımız her tatil beldesinde, güzel bir akşam yemeği yiyip, beldeyi dolaşmaya çıkıyorduk.
-Sabahta erkenden yola koyulup, hoşumuza giden koylarda mola veriyorduk.
-Bu şekilde İzmir/ Dikili’ye kadar yol aldık.
-Bir gecede Dikili’de konakladıktan sonra, devrisi gün erkenden yola çıktık.
-Yine yol boyunca kimi yerlerde dinleniyoruz.
-Ve sonrasındaki programımız, akşam yaklaşırken belli oldu.
-Şarköy’e ulaşmak ve geceyi Şarköy’de geçirmek.
-Sabahta erkenden tekrar yola koyulmak sureti ile İstanbul’da olmak.
-Şarköy’e geldik ve konaklayacak bir pansiyon veyahut bir otel arıyoruz.
-Şarköy’e yıllar önce, 1980’li yılların ilk çeyreğinde gitmiştim.
-Nasıl bir yerdir hiç aklımda kalmamış.
-Şarköy hoşumuza gitmedi.
-Ve yola devam etme kararı aldık.
-Henüz hava aydınlıktı.
-Ağustos ayı olduğundan, havanın aydınlığı hususunda herhangi bir endişemiz yoktu.
-Ve sahifiye yeri olarak görünen Mürefte’ye devam ettik.
-Haritadan bu şekilde bilgi verilmiş.
-Mürefte’ye ulaştığımızda hafiften bir yağmur serpiştirmeye başladı.
-Çok yoğun olmayan bir yağmurdu.
-Ne varki Trakya’daki sahifiye yerleri, Güney’e hiç benzemiyor.
-Henüz turizm yoğunluğu olmadığından, beklentilerimize yanıt alamıyoruz.
-Ne bir pansiyon.
-Nede bir otel var.
-Gördüğümüz tek tük insanlara soruyoruz.
-Pansiyon ve otelin ancak Şarköy’de olduğunu söylüyorlar.
-Ve biz yola devam kararı aldık.
-Hatırlıyorumda; genç bir çocuk çevre yoluna çıkmamızı söylemişti.
-Ama sahildende Tekirdağ’a gideceğimizi söyledi.
-Çevre yoluna çıkmak için tekrar Şarköy’e dönmemiz gerekiyordu.
-Biz geriye dönmedik ve Mürefte sahilinden devam ettik.
-Hava kararmaya yüz tutmuştu.
-Derken asfalt yol, yerini stabilize yola bıraktı.
-Sahil yolu, ama nasıl bir sahil yolu.
-Bir taraf denize doğru uçurum.
-Diğer taraf dağ.
-Ve yol stabilize dolgu.
-Git git yol bitmez.
-Hava karardı.
-Tek bir insan yok.
-Eşim bir taraftan korkuyor, ama fazlaca belli etmiyor.
-Bende kaygılıyım.
-Ama belli etmemeye çalışıyorum.
-Feci bir rüzgârda çıkmazmı.
-Dalgalar çılgın kayaları dövüyor.
-Ama nafile.
-Ne asfalt bir yol çıkıyor önümüze.
-Nede insanlar.
-Araba dolgu yolda feci bir durumda.
-Ve biz dipsiz bir kuyuya doğru yol alıyoruz.
-Bu arada Mürefte’yede atıp tutuyoruz.
-“Nasıl bir sahifiye yeri.”
-“Konaklayacak bir pansiyonu bile yok.”
-“Birde turistik yer diye haritaya koymuşlar.”
-Bir hayli atıp tutuyoruz Mürefte’ye.
-Ve iyiden iyiye umutszluğa kapılıyoruz.
-Yaklaşık 30 km yol aldık.
-Ha şimdi asfalt bir yola çıkarız umudu ile.
-Nafile.
-Dağları aşıyoruz.
-Tepeleri aşıyoruz.
-Sahil yoluna çıkıyoruz.
-Ormanlar’dan geçiyoruz.
-Ne bir ışık.
-Ne bir araç.
-Ne bir insan.
-Sonuçta gidiyoruz.
-Ciddi ciddi bizi bir korku sardı.
-Ve o dalgalar yokmu.
-Nede çılgın bir haldeydi.
-Feci bir şekilde kayaları dövüyordu.
-Korkunç bir ses ve rüzgâr uğultusu her yanı kaplamıştı.
-Korku üzerimizde kendini iyiden iyiye göstermeye başladı.
-Artık ne olursa olsun yola devam ediyoruz.
-Yapacak bir şey yok.
-Battı balık yan gider.

* * * * *

-Yaklaşık 45 km’lik bir mücadeleden sonra asfalt bir yola çıktık.
-Ama yine ortada ne bir ışık.
-Ne bir araç var.
-Devam ettik.
-Vel hasıl çevre yoluna ulaştık.
-O sıkıntılı yolculuktan sonra, yüzümüzde hafif yollu bir tebessüm oluştu.
-Tekirdağ’a girdik.
-Burada kalmayalım dedik ve Marmara Ereylisi’nde bir pansiyonda kalırız diye düşündük.
-Marmara Ereylisi’ne girdik.
-Sahilde bir pansiyon.
-Odayı gösterdiler.
-Rezalet bir oda.
-İçerde lahım kokuyor.
-Başka bir pansiyona baktık.
-Al birini, vur ötekine.
-Yok dedik, soluğu Silivri’de alalım.
-Orada daha iyi pansiyonlar vardır diye düşündük.
-Belki güzel bir otel ayarlarız.
-Silivri’ye vardığımızda saat 24.00 olmuştu.
-Ne varki Silivri’ninde Marmara Ereylisi’nden kalır yanı yoktu.
-Orayı’da gözümüz tutmadı.
-Ve İstanbul’da annem ve babamı aradık.
-Yatmayın biz 1 saate kadar evdeyiz dedik.
-Ve büyük ve çetin bir mücadeleden sonra eve vardık.
-Yorgun ve bitkindik.
-Ve korku dolu mücadeleden ezer kalmamıştı.
-Hemen bir duş ve derin bir uyku.
-Devrisi gün öğleni geçmişti kalktığımızda.

* * * * *

-İşte o Mürefte macerasını hala unutamadım.
-Yıllar geçti eşimde, bende büyük bir keyifle dostlarımıza anlatırız.
-Ve Mürefte’nin adı geçtiği anda ilk aklımıza gelen olaydır anlattığım anım.
-Nede çok korkmuştuk.

 
Toplam blog
: 1509
: 1145
Kayıt tarihi
: 07.08.07
 
 

Yazarım... Okurum... Öğrencilik yıllarımda çok yazdım... Kompozisyon derslerinde yazdım... Duvar ..