Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

03 Eylül '07

 
Kategori
Anılar
 

Muska takmazsam öleceğim

Muska takmazsam öleceğim
 

Çok uzun yıllar öncesiydi. Ben 11–12 yaşlarındaydım çok yakın bir aile dostumuz vardı. İsmail Dayı. İsmail Dayım 70 yaşlarını geçmiş deniz derya bir büyüğümüzdü. Şimdi yaşama dair bildiğim şeyler de, düşüncelerim de, yaşama olan bakış açım da kendisinin çok önemli bir yeri vardır. ( Allah gani gani rahmet eylesin.)

Kendisiyle çok farklı bir dönem geçirmiş ve çok güzel bir bağ kurmuştuk. Dediğim gibi 70 yaşlarını geçmişti. Karısı Kibar teyzeyle birlikte Ankara da bize yakın bir gecekonduda kalıyorlardı. O zaman apartman da yoktu zaten benim oturduğum semtte. Yaşlı insanlardı ve ev içinde kendilerini idare etseler de dışarıdan olan ihtiyaçlarında zorlanıyorlardı. Evlerine gidebilmek için çok dik 150 tane merdiven çıkmak gerekiyordu. Ben de ekmek, süt, bakkal ihtiyaçlarına yardım etmek için her gün gidiyordum onlara.

İsmail Dayım ne kadar aydın, okumuş, kendini geliştirmişse Kibar Teyzem ise o kadar cahil, hurafelere inanan bir insandı ki anlatamam.

Eski Ankara kışlarından biriydi. Kış, kıyamet, kar, soğuk. Gene İsmail dayımlara gitmiştim. Kibar Teyzem söylenip duruyordu.

_ Ölüyom, İsmail, Ölüyom. Hayınsın hayın gitmedin bak. Offf öldüm öldüm.

Ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. Ne oldu diye sorduğumda İsmail Dayım olayı anlattı. Kibar Teyzem sabahtan beri başım ağrıyo, muska lazım ki başımın ağrısı geçsin, muska takmazsam öleceğim diye tutturmuş, İsmail Dayımın başımın etini yiyor. (Kadınlar için bu başı yemenin yaşı olmadığını ilk o zaman anlamıştım.) İsmail Dayım da muskayla baş ağrısının ne alakası var diye ona kızmıştı. Kibar Teyzem ise hayır cevabını kesinlikle kabul etmiyordu. İsmail Dayım tamam tamam deyip artık dayanamayıp evden çıkarken bende tam bir şok içerisindeydim. Çünkü İsmail Dayım gibi bir insan nasıl muska almak için çıkardı anlayamamıştım.

Neyse bende ekmek almak için dışarı çıktım. Ekmeği alıp merdivenlerden çıkarken İsmail Dayımı kömürlükten çıkarken gördüm. Demek ki dışarı çıkmamıştı. Elinde ise mavi bir şey vardı. Bana sus çaktırma bak şimdi dedi.

İçeri girdik.

_Geldim Kibar. Bak gidip şuradaki bir dedeye muska yazdırdım. Deyip elindeki mavi muskayı Kibar Teyzeye verdi. Kibar Teyzem de çocuk gibi bir sevinçle muskayı alıp takınca;

_Ohhhhhh, ohhhh bak geçti bütün başımın ağrısı. Sende itikat yok noolcak demez mi. Tam bir şok içerisindeydim. Benim dünyalar güzeli İsmail Dayım ne karısını kırmış ne de gidip boş hurafelere meyletmişti. Bana da insanımızın durumuna ilişkin olarak ilk dersi vermişti belki de farkında olmadan.

Mekanın cennet olsun İsmail dayım.

 
Toplam blog
: 166
: 1969
Kayıt tarihi
: 30.09.06
 
 

Sıcak bir Ankara yazında, 1975 yılında doğmuşum. İlk gençliğim Ankarada geçti. Üniversite yılları..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara