Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Ocak '10

 
Kategori
İnançlar
 

Müslüman ne demektir?

Müslüman ne demektir?
 

Kur'an'ı Kerim ve Türkçe meali(Prof.Dr. Yaşar Nuri Öztürk)


Müslüman, barış ve esenliğe ulaşmış, inanç olarak İslam’ı benimsemiş olan kişi demektir. Ehlikitap ise, Hz. Muhammet’ten önce gönderilmiş olan peygamberlerden Hz. Musa’nın ve Hz. İsa’nın bağlıları olan Yahudiler ve Hıristiyanlardır.

Allah’a inanan her kişinin, Müslümanların, Hıristiyanların ve Yahudilerin yalnız kendilerine gelen peygambere ve kitaba değil, hiç bir ayırım yapmaksızın, kendilerinden önce ve sonra gelen tüm peygamberlere inanmak ve eşit saygı göstermek zorunda oldukları belirtilir.

Sonra gelen din öncekini yok etmiş değildir. Her dinin mensupları, detaylarda kendi kitaplarına uygun olarak yaşamak ve karar vermekle yükümlüdürler. Ancak, kendi kitapları ile birlikte, Kur’an Ehlikitap’ın da kitabıdır.

Yapılması gereken dini ana kaynağından, Kur'an'dan öğrenmektir. (Ancak meallerin ve tefsirlerin hepsi de güvenilir değildir. Bunlar içinde pek çoğu sanki anlaşılmamak için yazılmış gibi görünmektedir. Dili eski veya anlaşılmaz derecede Arapça kelime dolu (Örneğin, elime geçen bir İngilizce çeviri sanki 14.yy diliyle çevrilmiş gibiydi. Şimdiki kuşakların anlaması mümkün değil) , anlatımı bozuk ve yazanın anlayışına uygun olarak yönlenidirlmiş gibi görünüyor. Bu konuda Türkçede yayınlamış en başarılı meal, hiç yorumsuz ve kelimelerin tüm anlamlarının verildiği Türkçe meal ve ikinci kaynak Elmalılı Hamdi Yazır'ın çalışmasıdır. Hatta, Yaşar Nuri Öztürk meali, doğrudan diğer dillere (ingilizce, Almanca vs.) çevrilerek hem o ülke insanlarına, hem de o ülkelerde yaşayan ve Türkçeleri çok iyi olmayan Türk çocuklarına çok faydalı olabilir.

Kur’an ile ilgili olarak, daha fazla bilgi için, blog: Kur’an:Neden? Kimin için?)

Allah her bir dini kabul edecek toplum için ayrı bir yol, yöntem belirlemiştir. Allah’a yaklaşmış olmanın ölçüsü belli bir dine, topluma mensup olmak değil, takva sahibi olmak, yani Allah’ın iradesine ters düşen şeylerden uzaklaşmış bir insan olmaktır.

<ı>“Ehlikitap’la, en güzel yöntem dışında bir yolla mücadele etmeyin! Onların zulme sapanları müstesna. Şöyle deyin: ’Bize indirilene de size indirilene de iman ettik; tanrımız ve tanrınız bir. Ve biz O’na teslim olanlarız:”(Ankebut, 85/29, 46)

<ı>“Şu bir gerçek ki, iman edenlerden, Yahudilerden, Hıristiyanlardan, Sabiilerden Allah’a ve ahiret gününe inanıp hayra ve barışa yönelik iş yapanların, Rableri katında kendilerine has ödülleri olacaktır. Korku yoktur onlar için, tasalanmayacaklardır onlar.”(Bakara, 92/2, 62)

<ı>“De ki: ‘Allah’a, bize indirilene, İbrahim’e, İsmail’e, İshak’a, Yakub’a, torunlarına indirilmiş olana, Musa’ya, İsa’ya ve diğer nebilere Rablerinden verilmiş olana inandık. Onlardan hiç birini ötekinden ayırmayız. Biz O’na teslim olanlarız. Kim İslam’dan/Allah’a teslim olmaktan gayrı bir din ararsa artık o, ondan asla kabul edilmeyecektir.”(Ali imran, 94/3, 84-85)

<ı>“Her ümmet için biz, bir ibadet şekli/ bir ibadet yeri belirledik; onlar, onu izlerler. Artık bu iş konusunda seninle çekişmesinler. Sen de Rabbine davet et/ dua et. Sen, elbette ki şaşırtmadan yol aldıran bir kılavuzun ardındasın.”(Hac, 88/22, 67

<ı>“Onlar ki Allah’ı ve O’nun resullerini inkâr ederler, Allah’la O’nun resullerinin arasını açmak isterler de ‘bir kısmına inanırız, bir kısmını inkâr ederiz’ derler; böylece imanla inkâr arasında bir yol tutmak isterler. İşte bunlar gerçek kâfirlerdir. Ve biz, kâfirler için yere batırıcı bir azap hazırladık. Allah’ a ve O’nun resullerine iman edip onlardan birini ötekilerden ayırmayana gelince, Allah böylelerinin ödüllerini yakında kendilerine verecektir. Allah, Gafur’dur, Rahim’dir.”(Nisa, 98/4, 150-152)

<ı>“De ki:’Ey Ehli kitap! Sizin ve bizim aramızda aynı olan şu söze gelin:’Allah’tan başkasına kulluk etmeyelim, O’na hiç bir şeyi ortak koşmayalım, Allah’ın berisinden birbirimizi rabler edinmeyelim!’ eğer yüz çevirirlerse söyle söyle:’Tanıklar olun, biz Müslümanlarız/Allah’a teslim olanlarız!”(Ali imran, 94/3, 64)

<ı>“Allah’ın yanında hahamlarını ve ruhbanlarını da rabler edindiler. Meryem’in oğlu Mesih’i de öyle. Oysa kendilerine, tek olan Allah’tan başkasına ibadet/kulluk etmemeleri emredilmişti. ” (Tevbe, 113/9, 31)

<ı>“Yüzlerinizi doğu ve batı yönüne çevirmeniz hayırda erginlik/dürüstlük değildir. Hayırda erginlik/dürüstlük o kişinin hakkıdır ki, Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere inanır; akrabaya, yetimlere, çaresizlere, yolda kalmışa, yoksullara, özgürlüğüne kavuşmak gayretinde olanlara malı seve seve verir, namazı/duayı yerine getirir, zekâtı öder. Böyleleri söz verdiklerinde ahitlerine vefalıdırlar; bolluk ve bereket zamanı kadar, zorluk, sıkıntı ve şiddet zamanında da sabırlıdırlar. İşte bunlardır özüyle sözü bir olanlar. İşte bunlardır takva sahipleri.”(Bakara, 92/2, 177)

Hıristiyanlar ve Museviler içinde doğru yolu izleyenler de vardır. Doğru olduğunu zannederek yanlış yorumların etkisinde kalmış olanlar da:<ı>

<ı>“Sizden her biri için bir yol/şeriat ve bir yöntem belirledik. Allah dileseydi sizi elbette bir tek ümmet yapardı. Ama size vermiş olduklarıyla sizi imtihana çeksin diye öyle yapmamıştır. O halde hayırlarda yarışın! Tümünüzün dönüşü Allah’adır. O size, tartışmış olduğunuz şeylerin esasını bildirecektir.”(Maide, 110/5, 48)

<ı>”Musa kavminden bir topluluk vardır ki, hakka kılavuzluk/hak ile kılavuzluk eder ve yalnız hakka dayanarak adaleti gözetir.”(<ı>A’raf, 39/7, 159)

<ı>“Onların zulme sapanları, sözü, kendilerine söylenenin dışında bir sözle değiştirdiler”(A’raf, 39/7, 162)

<ı>“Arkalarından yerlerini alan halefler geldi. Bunlar, kitaba varis olmuşlardı. Şu basit dünyanın geçici menfaatini esas alıyorlar ve şöyle diyorlardı:’Biz zaten bağışlanacağız!”(A’raf, 39/7, 169)

Geleneksel inancın aksine, Kur’an Hz. İsa’nın acı çekmediğini belirtir. İnsanlar O’nun acı çektiğini zannederken O, gerçekte bu dünyada değildi! Ayrıca, Allah’ın eşi veya ortağı, oğlu-kızı yoktur! Hz. İsa, Allah’ın değil, Meryem’in oğludur!

(Buna göre, her tarafından süsler fışkıran, gösterişli pek çok kilisede bulunan veya dini törenlerde, yine süslü, gösterişli giysiler içindeki din adamları tarafından taşınan çarmıha gerili, belinde sadece bir peştamal bulunan “acı çeken, zavallı, yoksul İsa” tasvirleri gerçeği yansıtmamaktadır. Gerçekte zengin ve güçlü olan, hiç kimsenin acımasına ve korumasına muhtaç olmayan Hz. İsa’dır. İnsanların Hz.İsa’nın acılarına değil, mesajlarına odaklanması gereklidir.)

<ı>“Biz, Allah’ın resulü Meryem oğlu Hz. İsa Mesih’i öldürdük!’ demeleri yüzünden. Oysaki onu öldürmediler, onu asmadılar da; sadece o onlara benzer gösterildi. Onun hakkında tartışmaya girenler, onunla ilgili olarak tam bir kuşku içindedirler. Onların ona ilişkin bilgileri yoktur; sadece sanıya uymaktalar. Onu kesinlikle öldürmediler. Tam aksine, Allah onu kendisine yükseltti. Allah, Aziz’dir, Hakim’dir. Ehlikitap’tan her biri ölümünden önce ona mutlaka inanacaktır. Kıyamet günü de o, onlar aleyhine bir tanık olacaktır. .”(Nisa, 98/4, 157-160)

<ı>“Allah şunu da demişti:’Ey İsa, senin canını alacağım, seni kendime yükselteceğim; seni, inkâr edenlerden uzaklaştırıp arındıracağım. Ve sana uyanları, inkâr edenlerin, kıyamete kadar üstünde tutacağım. Sonra bana olacak dönüşünüz; tartışıp durduğunuz şeyler hakkında aranızda ben hüküm vereceğim.” (Ali imran, 94/3, 55)

<ı>“Yahudiler :‘Uzeyr Allah’ın oğludur.’ dediler; Hıristiyanlar da:’Mesih Allah’ın oğludur.’ dediler. Kendi ağızlarının sözüdür bu. “ (tevbe, 113/9, 30)

<ı>“Allah katında İsa’nın durumu, Adem’in durumu gibidir. Onu topraktan yarattı, sonra ona ‘Ol!’dedi. Artık o olur. Hak, Rabbindendir. Sakın kuşku duyanlardan olma:”(Ali imran, 94/3, 59-60)

<ı>“Bir de melekler şöyle demişlerdi:’ Ey Meryem, Allah seni seçti. Seni tertemiz kıldı ve seni âlemlerin kadınları üstüne yüceltti. Ey Meryem, Rabbinin huzurunda saygıyla el bağla. Secdeye kapan ve rükû edenlerle birlikte rükû et. Bu, gayb haberlerindendir ki, sana vahyediyoruz. Onlar, Meryem’in bakımını kimin üstleneceğini belirlemek için kalemlerini atarken sen yanlarında değildin. Çekiştikleri sırada da yanlarında değildin.’ Bir de melekler şöyle demişlerdi:’Ey Meryem! Allah seni, kendisinden bir kelimeyle muştuluyor. Adı, Meryem’in oğlu İsa Mesih’tir. Dünya ve ahirette yüz akıdır. Allah’ a yaklaştırılanlardandır. (...) Tevrat’tan önümde bulunanı doğrulayıcıyım. Size haram kılınmış olanın bir kısmını size helal yapacağım. Rabbinizden bir mucize getirdim size. Artık Allah’tan sakının ve bana itaat edin! Allah benim de Rabbimdir, sizin de Rabbinizdir; o halde, O’na kulluk edin! İşte bu, dosdoğru yoldur.”(Ali imran 94/3, 42-51)

Ancak Kur’an’da, Hıristiyanlar ve Museviler içinde Müslümanlığı ciddiye almayanlar, Müslümanları sevmeyenler ve Müslümanları dinlerinden döndürmek isteyenler olduğu, onlara karşı dikkatli olunması gerektiği de belirtilir.

<ı>“Ey Ehlikitap! Neden iman edenleri Allah yolundan alıkoyuyorsunuz? Gözünüzle gördüğünüz halde, Allah yolunu neden çarpıtmak istiyorsunuz? Allah, yaptıklarınızdan habersiz değildir.’ Ey iman edenler! Kendilerine kitap verilenlerden bir zümreye boyun eğerseniz sizi, imanınızdan sonra kâfirler haline getirirler.” (Ali İmran, 94/3, 98-100)

<ı>“Yahudi ya da Hıristiyan olun ki doğruya kılavuzlanasınız dediler.’ De ki: “Hayır, öyle değil. Şirk ve yozlaşmadan uzak bir biçimde, İbrahim milletinden olalım. O, şirke batanlardan değildi.”(Bakara, 92/2, 135)

<ı>“Ey iman edenler! Sizden önce kitap verilenlerden ve küfre sapanlardan, dininizi oyun ve eğlence edinenleri dost tutmayın.”(Maide, 110/5, 57)

<ı>“Ehlikitap’tan birçoğu, benliklerindeki kıskançlık yüzünden sizi, imanınızdan sonra kâfirler haline bir döndürebilseler diye yürekten istedi. Hem de gerçek kendilerine ayan-beyan belli olduktan sonra... Allah, buyruğunu yerine getirinceye değin affedin, hoşgörün. Allah, her şeye gücü yetendir.”(Bakara, 92/2, 109)

Ehlikitabın ayrıcalıklı, Allah ile kul arasında aracı kabul edilen din adamları sınıfı sapma olarak tanımlanır.

<ı>“Meryem’in oğlu İsa’yı da onların ardınca gönderdik. Ona İncil’i verdik; ona uyanların gönüllerine şefkat ve merhamet koyduk. Bir bid’at olarak ortaya çıkardıkları ruhbaniyeti, onlar üzerine biz yazmamıştık. Allah’ın rızasını kazanmak için ortaya çıkardılar. Ama ona gerektiği şekilde saygılı olmadılar. Onların, iman edenlerine ödüllerini verdik. Onların çoğu yoldan çıkmış olanlardır.”(Hadid, 112/57, 27)

Ancak bu farklı din mensuplarının birbirini potansiyel tehlike olarak görmesi değildir. İlişkileri belirleyen insanların düşünce ve davranış biçimleridir. En yakın gönülden ilişki olarak, farklı peygamberlerin bağlıları arasında evlilik yasaklanmamış ve hiç bir şekilde din değiştirme şartına bağlanmamıştır.

<ı>“Mümin kadınların iffetlileriyle, sizden önce kendilerine kitap verilmiş olanların iffetli hanımları da mehirlerini verdiğiniz takdirde; iffetinizi korumanız, zinadan uzak kalmanız ve şunu-bunu dost tutmamanız şartıyla size helaldir.”(Maide, 110/5, 5)

 
Toplam blog
: 174
: 4451
Kayıt tarihi
: 19.06.09
 
 

1958  doğumluyum. Arkeologum. Evliyim. Çocuğum yok. Çalışmıyorum. Yıllarca çalıştıktan sonra, zam..