- Kategori
- Psikoloji
Mutlu Eden Beklenti Ayağınıza Geldi
Bir eylemde bulunurken o eylemin belli bir amaçla sonuçlanacağı hakkında geçici bir inanca sahip oluruz. Çoğu kez bu eylemlerin tek bir amaçla değil pek çok araç olan amaçlarla sonuçlanacağını ümit ederiz. Sahip olduğumuz bu geçici inançlar bizim için beklenti kavramının karşılığıdır.
Bir öğrencinin sınıfı geçmek istemesini ele alalım. Öğrencimiz sınıfı geçmeyi hedeflerken bahsettiğimiz araç olan amaçlardan bazıları şunlar olabilir. Sınıfı geçip başarılı olmak, ailenin beklentilerini karşılamak, sınıf arkadaşlarının kendisi ile dalga geçmesinin önüne geçmek istemek... Görüldüğü gibi asıl amaç sınıf geçmek gibi görünse de asıl amacı destekleyen minik amaçlar da vardır. Bizler de pek çok kez beklenti içine girdiğimizde aslında tek bir amaca hizmet eden bir eylem içinde bulunmuyoruz.
Kendimize bir hedef seçip onu zihnimizde olmuş gibi şekillendirip kendimizi buna hazırlayıp onu çok isteyip özgür bıraktığımızda bir süre sonra beklentimizin gerçekleştiğini görürüz. Ancak bazen işler yolunda gitmeyebilir ve beklentimiz olumsuz sonuçlanmış olabilir. Bu noktada eksik yaptığımız bir şey vardır. O da beklentiyi özgür bırakmak, onu zamana bağlamak. Yaşamın odak noktası haline gelen beklentiler kişiyi içine çeken bir girdaptan farksızdır. Bu yüzden onu akışına bırakmakta fayda vardır.
Beklentiler kendi içlerinde de farklılık göstermektedir. Somut olan beklentiler ve soyut olan beklentiler. Somut olanlar üniversite kazanmak, işe girmek, çocuk sahibi olmak... Soyut olanlar ise içten olmayan zoraki bir gülümseme, özel günlerde hediyelerin anlamsız ayrıntılar olduğunu düşünmek, yapınız gereği olduğunu düşündüğünüz bir yardım süreci...
Soyut beklentiler gizli bir mesaj içerir. 'Benim bir beklentim yok.' Peki gerçekten bir beklenti olmadığı için mi bu mesaj verilir? Bunu anlamak kolaydır. Örneğin doğum günü hatırlanmayan biri bu yüzden hayal kırıklığı yaşıyorsa içten içe önemsiz bir detay olarak adlandırdığı eylemleri bekliyorsa aslında gizli bir beklenti içinde olduğu aşikardır. Bunun sebebi ise fark etmeden eylem veya kişilere fazlasıyla anlam yüklememizdir. Hediyeye verilen anlam aslında hatırlanıp sevildiğini değerli olduğunu hissetmekse hayal kırıklığı kaçınılmaz olur. Hep sözü geçen 'üzen beklentilerin' temeli tam da burada atılmaktadır. Amaçlar varoluşun gerçeğidir ancak bir şeye gereğinden fazla önem vermek hayal kırıklığına sebep olur.
Tüm bunlardan çıkarılması gereken sonuç kendimiz olmak kendimizden uzaklaşmamaktır. Hedeflerimiz olsun ancak onlara sıkı sıkıya bağlı kalmayalım, alternatif sonuçlara hazır olalım. Unutmamak gerekir ki her su kaynağının akmasına uygun bir zemin ve denize ulaşmasını sağlayan bir yol vardır.