Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Haziran '07

 
Kategori
Ruh Sağlığı
 

Mutluluğun rahatsız eden sesi

Mutluluğun rahatsız eden sesi
 

İki saattir avazı çıktığı kadar bağırıyor, ''şarkı söyleme'' adı altında düğün programını yöneten adam.. Elindeki mikrofondan sesinin çıkmadığını düşünüyor olmalı ki, arada ''ses kontrol, ses...bir iki...deneme'' nağmeleri yapıyor gür sesini kontrol ettiği nakaratlarda. ''Mecbur muyuz, bu insanların zorla ortak ettikleri eğlencelerine dahil olmaya, çığırtkanlıklarını duymaya?'' diyerek kendi kendime tepki gösterip dikkatimi dağıtan, kulaklarımı rahatsız eden sesin ulaşmadığı bir yer arayışına giriyorum evin içinde.

Pencereler kapalı olduğu halde bu kadar şikayet ederken, düğünün yapıldığı okul bahçesinin yanında, arkasında,karşısındaki binalarda oturan insanların ruh hallerini düşünüyorum, acı bir tebessümle. Her hafta sonu tekrarlanan, yaz mevsiminin gelişiyle kapalı mekanlardan bahçelere taşınan düğünlerde insanlar dans edip, halay çekerken, küçük bebeği, yaşlısı, erken kalkmak zorunda olanı, hastası olanlar ne yapıyorlar zoraki ortak oldukları eğlenceler karşısında. Sıcaklar arttığı için açık olan pencereleri, kapıları kızgınlıkla kapatırken bunalmayı göze alabiliyorlar mı gürültüyü biraz olsun azaltma başarısıyla. Arada birkaç apartman olmasına rağmen bu denli rahatsız olurken, okulun yanında, arkasında, karşısındaki apartmanlarda yaşayan insanların durumunu ifade edecek söz bulmakta zorlanıyorum dilimden ''kızgınlık'', ''düşüncesizlik'', ''saygızıslık'', dayanılmazlık'' kelimeleri çıkarken.

''Genç çiftlere bir ömür boyu mutluluklar diliyor alkışlarla sahneye davet ediyoruz...Ses gelmiyor, hadi bakalım elleri görelim'' derken çevreyi kirleten yüksek sese, havai fişekler eşlik ediyor ard arda ve en az on, on beş dakika boyunca. Diş çıkardığı için keyifsiz olan ve annesinin uzun süren çabalarından sonra yeni uyuyan yiğenim ağlayarak uyanıyor. ''Korkma canım geçti'' diyor annesi kollarına alırken. Sıkı sıkı sarılıyor annesine ve bırakmıyor uykuya dalarken.

''Bu kadarı fazla artık ! '' diyerek telefona sarılacağım ama kime, nasıl şikayet edeyim? Nasıl bir çözüm bulsunlar şikayetime. Önceden alınmış izinler vardır elbet, belirli saatlerle sınırlı olan. Ya duyarsız bir şekilde, ''insanların evlenmelerinden rahatsız mı oluyorsunuz, birazdan biter nasıl olsa? diyen biri çıkarsa o zaman ne diyeceğim? Gürültünün ruh sağlığımıza verdiği zararı nasıl anlatacağım. Anlattığımda anlayacaklar mı?

Oooof of diyerek hızlı adımlarla yürüyorum salonda. ''Balkona çıkmak, bahçeye inmek varken salonda yürümek çözüm mü? ''diyen kardeşime, ''spor için değil ki, gürültü stresi atmaya çalışıyorum'' yanıtı veriyorum. Yürümeye devam....''Birinizin telefonu çalıyor'' diyor annem. Çalışma masasına yöneliyorum, yanıp sönen ışık sayesinde fark ettiğim telefonumu görerek. ''Alo....Seni duyamıyorum biraz daha yüksek sesle konuşabilir misin?...Yine gelmiyor sesin, sonra görüşelim'' diyorum aylardır ses seda çıkmayan arkadaşımın ekrandaki numarasına üzülerek bakarken.

''Bir başka güzel gecede buluşmak üzere, güzel geceler, yarınlar sizlerin olsun, ömür boyu mutluluklar'' anonsu düğünün bittiğini müjdelerken, iki dakika sonra klakson sesleri başlıyor gecenin finali olmadan olur mu dercesine. Hiç durmadan çalarak gidiyorlar konvoy oluşturan otomobiller, kamyonlar, motorsikletler.....''Nihayet bitti'' diyenler yanılıyor çünkü, tur başlıyor sokaklar,caddeler arasında...Farklı salonlardan çıkan farklı konvoyların turları da başlıyor mutluluklarına zoraki ortak ettikleri gürültüleriyle.

Günlerden Cumartesi ve saat 23:30....Yarın Açık öğretim sınavları var Türkiye genelinde ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde uygulanacak olan. Dinlenmek için erken yatan, heyecan yaşayan öğrenciler nasıl acaba?

Ve bugün,3 Haziran 2007 Pazar...Sınavlar uygulanıyor sabah öğleden sonra olmak üzere iki oturum halinde. Düğün konvoylarının performasında azalma yok. Biri giderken diğeri gelen, hatta karşılaştıklarında gürültünün iki üç katına çıktığı sokak başları, caddeler araçlarla dolu. Dikkatini okuduğu soruya vermeye çalışan, bütünlemeye kalmamak için çok çalışsa da dışardan gelen ve neredeyse sınav başlangıcından bu yana kesilmeyen seslerin gölgesinde sınavdan çıkan genç kızgınlıkla bağırıp çağırıyor, '' duyulmuyor mutluluğunuzun sesi, biraz daha bağırın, klaksonlara sarılın'' derken.... Anlamsız ve deli mi ? diyerek baktı camlardan dışarı mendil sallayan insanlar.

''Ne oldu ki, ne yaptık biz. Mutluluğun sesi olur mu, rahatsızlık verir mi? Acı acı gülümsedi delkanlı yanından geçip giden konvoya ve Eylül ayına ertelenen başarısına....


resim kaynağı:www. muzikdersi.com sitesidir.
 
Toplam blog
: 126
: 2338
Kayıt tarihi
: 01.08.06
 
 

Kompozisyon derslerini biraz daha fazla önemsediğim, uzun cümleler kurmaya başladığımdan bu yana sev..