- Kategori
- Deneme
Mutluluk gösterilerinin dünyası

Bu yazıyı sosyal medyayı kullanarak paylaşıyor olmak yazıyla tezat oluşturacak biliyorum, ama yazmam gerek. Görünür, okunur olmasını sağlamak için de buradan paylaşmam gerekiyor. Size sosyal medya şöyle kötü böyle kötü demek değil amacım. Akıllı telefonlara hapsolduğumuz sürece bu adı 'sosyal' kendi 'a-sosyal' medyadan kurtulmak da zor gözüküyor.
Bütün gün telefon ellerinde otobüste, metroda, vapurda birbirinin yüzüne bakmayan, neredeyse elindeki telefona bakarken kafasını önündeki direğe çarpan insanlarla birlikteyiz. Aslında hep insanlarla içiçeyiz, etkileşim halindeyiz ama bir o kadar da insanlardan uzak yaşamaktayız.
Akıllı telefonlarla aklımızı meşgul ederken, sürekli doyumsuzluk içindeyiz. Çok şey görüyoruz, çok şeyden haberdar oluyoruz. Çok fazla reklamı bilinçaltımıza kaydediyoruz. Aslında hepimiz ayaklı birer reklam panosu gibi dolanıyoruz gezdiğimiz, dolaştığımız yerleri ve bununla birlikte çoğu kez yediğimiz içtiğimiz şeyleri paylaşırken. Aslında buradaki 'paylaşmak' kelimesi de gerçek manadakine hiç benzemiyor. Bence bu bir paylaşım olamaz da, bu olsa olsa bir sunum olabilir.
Evinde, yolda, günlük rutininde telefonunu eline her aldığında gördüğün ve uzaktan çok renkli gözüken güzel pazarlanmış resimlerle özendirilen yaşamlar; tüketime ve doyumsuzluğa teşvik ediyor. Bunun sonucunda hayattaki gerçek amaçlarından kopuk, hayatından memnuniyetsiz insanlar oluyoruz. Oysa yaşadığımız her anı hakkını vererek kimseyle 'paylaş'madan yaşasak çok daha yaşanılır bir hayatımız olduğunu anlayacağız. Sanal dünya; 'mutluluk gösterilerinin dünyası' orada kimse ağladığı anı, kavgalarını, mutsuzluğunu sıkıntısını göstermiyor. Oysa gerçek yaşam tüm duygularıyla bir bütün ve anlamlı. Görünmez olmak mümkün değil, ama bilinmez olmak çok daha güzel diye düşünüyorum, biraz gizemli olmak bu devirde büyük ihtiyaç.
Hazal Yıldız
19/05/2015