- Kategori
- Deneme
Köy

Herhangi bir dağ köyünde otların arasında çıplak ayaklarınızla yürüdünüz mü bilmiyorum. Tırtıl otlarının çıplak teninize yapışan o çapkın sarılmalarını, tepelerin ardından heybetiyle doğan, ve ara ara bir bulutla oynaşırken gölgelenen dağlardaki güneşle konuştunuz mu? Onu da bilmiyorum. Şırıl şırıl akan Karadeniz akarsularının coşkuyla taşlara vuran suyundan nasibini aldı mı yüzünüz bakın onu da bilmiyorum.
Her adımınızda ezilen dağ papatyalarının, menekşelerinin yeşil çimenlerin burnunuza sokulan o ham kokusunda aşık oldunuz mu toprağa, bunca güzelliğe hayat veren toprağa. Heybetli dağlara bakarken püfür püfür esen Karadeniz yaylarından selamını aldınız mı özğürlüğün.
Hangi coğrafyada açtıysanız hayata gözünüzü bir elbise gibi bürünüyor çıplak teninize ve üstüne örtülen ne olursa olsun aslolan altındaki kimliğiniz.
İşte o kimlik belirliyor yaşamın önceliklerini, kültür hükmediyor hayat yolunuza, coğrafyanız ilk öğretmeniniz, algınızda ve yaşamınızda.
Ne büyük lükstür ki toprağın cömertliğine şahit olabilmek bir avuç içi kadarında bile mucizelerini görebilmek nasıl mı? Bir taşın üzerinde mağrur başkaldırışıyla bir diken çiçeğinin asilliğinde hayata sarılmak, işte yine iş başında toprak.
Hanlar hamamlar derdi eskiden, görmüş geçirmiş Anadolu filozofları, işte onlara sahip olsan ne yazar bir köyün bir karış toprağın yoksa ayaklarınla basamadığın övünme sakın.
Bir yaylaya çıkmamışsan, orada çadır kurup da dumanı tütmemişse meşe odununun, burnuna sokulmamışsa is kokusu tabi ki sen onu da bilmiyorsun. Ne güzeldir be kardeşim bir köyünün olması otlaklarında kuzuların kuşların olması. Ama sen bilmiyorsun ki yazık, sarayların olsa ne yazar hanların olsa neye yarar.
Bir eşeğin nal seslerinde taş sokaklı köylerde zevki safa yapmadınız belki, bir atın şiltesinde hoplamadı yüreğiniz şahlanırken başı gökyüzüne. Eminim bir kuyu suyunu bakır bir maşrafaylada içmediniz siz, şişelere sıkışmış, kişiliğinize gaz yapan o asitli içecekleri farklı bildiniz, bir yayık ayranının tadını bilmediğiniz gibi.
Senin motorlu araçların, uçakların olsa ne yazar.
Bostanlar olur bizim köylerimizde bir uçtan bir uca hayvan gübrelerini dökersiniz toprağa onlar verimlendirir tohumları, en doğalından yetişir sebzeler. Zor iştir elbette köy kadını olmak KADIN olmak köy ADAMI olmak. Ancak işin en kıymetli vaktinde unutulur o zorluklar. Hasat zamanında bayramı vardır alın terinin. Kültürümüzde var olanlarla övünürüz, bu bütün insanlar için böyledir bana göre. Emeğin her türlüsüne saygım sonsuz ancak unutmayalım köylerimizi.
Çünkü oradan başlar hayat onların alın terinden yola koyulur umut.
Kuzular ve hatta kurtlar çakallar bizim köylerimizde de oldukça fazlasıyla var dört ayaklı olanlarından sadece fark burada.
Adım adım sırtında yükleriyle hiç gocunmadan üretmek için sabahın zifiri karanlığında yollara düşen cefakar kadınlarımız saygım sizlere.
Üreten bütün kadınlara emekçi bütün kadınlara bir karış toprağında bile mucizeler yaratan işçi kadınlara selam olsun.
Birçok şeyi bilmiyorum belki ancak İnsanlığımı ve toprağımın değerini çok iyi biliyorum. Çünkü benim hamurumda köy mayası burnumda mis gibi dağ kokusu var, ve birde dik yamaçlı bir Karadeniz köyüm var, iyi ki de var.