- Kategori
- Kültür - Sanat
Mutluluk oradadır..

Ülkemizde teknolojik ve elektrikli ev aletleri yaygınlaştıktan beri söylemesi ayıp elde çamaşır yıkamamıştım...
Yani yaklaşık yirmi yıl gibi..belki arada çoraplarımı falan yıkamışımdır ama çamaşır dediğimiz türden hayır..
Bugün beyaz gömleklerimi elde yıkamayı denemek istedim..İyiki de denemişim..Önce beyazlar, sonra renkliler derken bir bakmışım bir sürü çamaşır yıkamışım elde..
O ne haz vericiydi elde çamaşır yıkamak öyle..Beni eski yıllarıma götürdü bir an. Çamaşır sonrası gözlerimi kapatarak, karanlık ve kapalı Türkiyeyi gözlerimin önüme getirdim..İdeolojik çatışmalar, elektriği, suyu, yolu olmayan..Şehirlerarası telefon görüşmeleri için günboyu sıra beklemeler ve televizyonun tek kanallı günlerindeki Türkiyesi..
Nasıl ki bir insan kendisine.."ne idim, ne oldum, ne olacağım" soracağı gibi..Ülke olarak da "ne idik, ne olduk, ne olacağız"ı sormamız gerekiyor..
Hala meta esiri yaşam sürdüren insanlar çoğunlukta ülkemizde..Güzel ve sağlıklı yaşam için mutlaka çok kazanmak gerekir ama metanın esiri olmak çok tehlikeli bir durumdur..Kendinizi yaşamanızı denemelisiniz..Mutluluk oradadır..Piyasa ekonomisi geçiş dönemlerinde unuttuğunuz, ihmal ettiğiniz ve daha önce yapmış olduğunuz şeyleri arada bir yapmaya çalışın, özünüz olmaya çalışın bakalım neler oluyor..kırın meta zincirlerinizi..
Geçmişe bağlı kalarak değil, yaşanmışlıklardan ders alarak hep ileriye, hep ileriye yürümeliyiz toplum olarak..
Tesadüfen yapmış olduğum denemeyi veya benzer denemeleri yapmanızı tavsiye ederim..
Yaşamak sadece teknolojik kolaylıklarla değildir..
Mutlaka teknolojik gelişmeler insanların yaşamında gereklidir fakat zaman zaman teknoloji dışına çıkabilmektir yaşamak..
Yaklaşık sekiz veya on yıl önce Prens Charles'ın oğlu, hayatına ve yaşamına daha anlam kazandırma adına, modern şehirden uzak, geçici süreliğine bir dağ evine yerleşip, son derece ilkel koşullar içinde ormanda odun keserek, bidonlarla su taşıyarak, mum ışıkları altında yaşamını sürdürmüştü..