Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Ekim '12

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Mutluyum + Mutlusun= Mutlu

Mutluyum + Mutlusun= Mutlu
 

41 yaşındayım, yani hayatımın üçte birini tamamlamış biriyim. Evet, saçma demeyin, hissettiğim bir şey bu, yani ben 120 yaşına kadar yaşayacağım. Tabi, motorsiklet kazasında, ya da bir kale tepesinden düşüp ölmezsem.

Son derece farksız bir hayat yaşayan, farklı bir insanım. Hayatta fark yaratmak için çokça uğraşırım. Gençken son derece hırslı bir insanken, şimdilerde ise demli bir insanım. Dem de ne demek demeyin, çayın deminden bahsediyorum. Ben de artık demlenmiş biriyim.

İnsanın arsızlıklarını yaşaması için yeterli bir süre 41 yıl. Oysa ben arsızlık yapmadım ve hatta yapamadım. Mizacım buna uygun değil! Gariptir ama söylemeden geçemeyeceğim, bugüne kadar okumak dışında, kendim için bir şey de istemedim.

Ama şu an durum farklı. Artık mutlu bir insan olmak istiyorum. Ve bu yönde tüm çabalarımı yoğunlaştırdım. Benim mutlu olabilmem için iyi bir insan olmam yeterli! Yalan söylemeyen, dürüst, sözünün eri, yalın bir insan, yani ben, olmam yeterli.

Zeki insanın en önemli sorunu egosudur. Benim de geçmişte egom, kendi niteliklerimi aşmış ve zamanında çok hatalar yapmışımdır. Ama tüm bedellerini ödedim ben, hatalarımın!

Artık su gibi olmak istiyorum. Yıllarca bu yüzden şiir yazdım; düz yazı gibi değil, kendini anlatman çok daha kolay. Basit anlamda su gibi olmak istiyorum. Tadına muhtaç olduğumuz, hayatımızdaki en büyük fonksiyonları için gerekli olan su gibi olmak istiyorum. Bu çok kolay olmuyor. Ama ölmeden evvel bir gün bunu mutlaka layıkıyla başaracağım.

Kötü bir eş, iyi bir babayım. Bunu ben değil eşim söylüyor. Çünkü önceliğim çocuklarım, benim yaşadıklarımı yaşasınlar istemiyorum. Bu yüzden onlara karşı son derece sevgi doluyum ve istiyorum ki, sevgi içine boğulsunlar. Ama herşeye rağmen onların ebeveyni olmaya kararlıyım. Sevgi ayrı şey, hayat disiplini ayrı şey.

Ben artık hayatı kurallarına göre oynuyorum ve bunda da başarılı olduğumu hissediyorum. Geçmişte, işte ne kadar başarılıysam, hayatta o kadar başarısızdım. Şimdi işi pek önemsemediğim için, tüm konsantrasyonumu yaşamaya verdim. Açıkçası bundan pişman değilim!

Çocukluğumdaki fotoğraflarıma baktığımda, yüzümde hep hüzün görürdüm. Şimdilerde ise kocaman bir gülümseme... Çok yol katettiğim buradan bile belli! Oysa 20'li yaşlarda hayat hiç de istediğim gibi gitmiyordu. Herkes üstüme geliyordu çünkü ben iddiaları ve söylemleri olan bir insandım. Çoğu kez, "senin var da, bizim niye yok, demek ki sen delisin"e kadar varan, aptalca ve hiç de nazik ve naif olmayan, davranışlara katlanmaya çalıştım. O kadar zor günlerdi ki, hayatta, resmen, yapayalnızdım. İşte böyle günlerde iki tane büyüğüm bana yardımcı oldu,: Kemal Karadeniz ve Hamdullah Aydın. Bana inanıp beni desteklediler. Birincisi abim, ikincisi babam oldu ve böylelikle ben öksüz kalmamış oldum.

Koşullar, son derece ağır ve senin aleyhinde olabilir. Ancak ne olursa olsun, kendine inancını hiç bir zaman yitirmeyeceksin.

Ben Allah'ın şanslı kullarındanım. Şansa ve kaderime güveniyorum. Ve bundan sonra mutlu olacağıma inancım sonsuz...

Darısı başınıza...

Kavi'l   

 
Toplam blog
: 631
: 293
Kayıt tarihi
: 10.04.11
 
 

Eric'i külden yarattım. Tamamıyla benim eserim. Söyleyeceği çok sözü, söylemek istediği az sözü. ..