- Kategori
- Gündelik Yaşam
Mutsuzlar Ülkesi

Mutsuzluk, karanlığı besler.
Ülkenin coğrafyası Dünyanın huzursuz bir bölgesindeyse! Asırlardır asla iyiye giden, kalkınan, gelişen, güzelleşen bir ülke olmak başarılamıyorsa! Geleceğe dair umutlar yoksa yarın korkusu ile yaşanılıyor ve de var olan umutlar da her yeni günle beraber ölüyorsa!
Ülkenin gündemi sürekli menfi içerikle dolu ise, şiddet (doğaya, hayvana, çocuklara, kadına ve insan) varsa, her şey olumsuzsa! Ülkenin reel milli geliri azsa, yani insanlar fakirse! Yaşanılan ülke ile gelişmiş ülkelere bakıldığında refah makası görülüyor, duyuluyor, okunuyor, fark ediliyorsa!
Sadece siyasette değil her konuda (Spor, eğitim, yaşam tarzı, tercihler, vs.) ötekileştirme yapılıyor, ülkedeki farklılıklar zenginlik olarak değil, ayrıştırılma ve değiştirilmesi gereken şeyler olarak görülüyorsa, Ülkede “ötekileştirme” varsa, ötekileştirmeyi insanlar iliklerine kadar hissediyorsa!
Eğitime önem verilmiyor, kulaktan dolma bilgilerle, siyasi sloganlarla tartışılıyorsa, taraftar psikolojisi ile hareket ediliyor, kavga, gürültü, kızılca kıyamet hakimse, cahilliğin popülaritesi yükselmişse! Liyakata önem verilmiyorsa! Ülkede sevgi, barış, hukuk mumla aranıyorsa! Kurumlar ve devlet organizasyonu entropi halindeyse! İnsan gibi konuşan, başarısız olunca siyasetten çekilen, bilgili, görgülü, tartışmayı bilen, çalışkan, dürüst, erdemli politikacılar yoksa! Ülkede siyaset, ayrıştırma, kavga ve gerilim üzerinden yürüyorsa!
Ülke olarak, ne devletin ne de vatandaşların geleceğe dair bir planı, bir hedefi yoksa günübirlik yaşanılıyor, günübirlik politikalarla ülke idare ediliyor, günlük yaşanılıyorsa! Hamaset, mügalata, rubailer, masallar eğitimin özünü oluşturuyorsa!
Hiç kimsenin kimseye tahammülü, insanlar arası iletişim yoksa herkes kendi derdine düşmüş, paylaşmak, yardımlaşmak gibi olgular kaybolmuşsa, ülkede hoşgörüsüzlük ve bencillik milli spor haline gelmişse!
Hangi konu olursa olsun, ister ekonomi olsun, ister dış ilişkiler, ister terör olsun, ister yatırımlar, her konunun sonu bir şekilde gelip dine, inanca dayanıyorsa, yani din istismarı ülkede egemense, hiçbir şey, hiçbir konu adam gibi tartışılmıyor, tartışıldığında ise sonuçta taraflardan biri din düşmanı olarak ilan ediliyorsa! Sadece inancın değil düşüncenin de özgürlüğünü esas alan Laiklik ülkede yoksa!
İnsanlar, düşündüklerini yazan, kendilerini haberdar eden, tarafsız, objektif, özgür bir medyanın açlığı içindeyse, devletin üç organını (yasama, yürütme, yargı) kamu adına denetlenmesinde medya diye bir şey kalmamışsa!
Bir ülkede insanların yüksek standart talebi olmadığı halde; insanlar, hiçbir şeyden zevk almıyor, hiçbir şeyi ile mutlu olamıyorsa, mutsuzsa, refleks olarak;
O ülkede;
Çok televizyon izleniyor.
Çok az kitap okunuyor.
Partizanlık fazla yapılıyor.
Ön yargı yüceliyor.
Normsuzluk ve kuralsızlık hakim oluyor.
Şans ve kumar oyunlarına teveccüh artıyor.
Bilim ve rasyonaliteden haber alınmıyor.
Akıl tutulması yaşanıyor.
Cehalet meşru hale geliyor.
Tüm bunlar size tanıdık geliyor bir ülkeyi hatırlatıyor mu?
Nizamettin Biber