- Kategori
- Şiir
Nabzımın kıyameti olacaksın

nabzımın kıyameti
Kafesteki havada özgürlük arayan ben
Saçının bir telinde mahkum oldum bilmeden
Gözümdeki yaşlara adını koymadan sen
Sensizlik öğretseydin beni senden silmeden
Kafesteki havada özgürlük arayan ben
Saçının bir teline mahkum oldum bilmeden
İhanet sandığının mührü oldun sevdiğim
Ölümdeki düğünün mihri oldun sevdiğim
Yokluğunda sözüne ırak kalmış yetimim
Kuyulardan kurtaran ip gibiydi lisânın
Kaderin mavzerinden kurşun yemiş latîmim
Bana vasi olmuştu sevgi veren her ânın
Yokluğunda sözüne ırak kalmış yetimim
Kuyulardan kurtaran ip gibiydi lisânın
Keşke harap kalbimde bitebilsen sevdiğim
Hiç tanımamış gibi yitebilsen sevdiğim
Mum gibi eriyerek, affı bilmeyen kibrim
Kendine cellat olup bin kez özür yağdırdı
Cesedime ağlayan titrek dudaklı kabrim
Irmak gibi kirpiği toprağına sığdırdı
Mum gibi eriyerek, affı bilmeyen kibrim
Kendine cellat olup bin kez özür yağdırdı
Merhametsiz gözlerin kalem kırdı sevdiğim
Şuursuzca sözlerin göğüs yardı sevdiğim
Ayı, günden küstürdü uzun soluklu zindan
Sahtekâr suratının gölgesinde sadâkat
Riyakârca tavrından gökler kızdı bir yandan
Sözünü tutmayınca erdeme indi tokat
Ayı, günden küstürdü uzun soluklu zindan
Sahtekâr suratının gölgesinde sadâkat
Şiirlerin akrebi oldu tadın sevdiğim
Yeryüzünde ’sahtekar’ kaldı adın sevdiğim
Dirilen nevbahardan terkettin nezareti
Evrende ar yırtıldı aşka imanım söndü
Saydın durdun habire hayali mazereti
Yalanların yüzünden güneş siyaha döndü
Dirilen nevbahardan terkettin nezareti
Evrende ar yırtıldı aşka imanım söndü
Kıyamet alâmeti olacaksın sevdiğim
Nabzımın kıyameti olacaksın sevdiğim
Müjgân Akyüz/MAJ